S4E5: Fırtına Öncesi Sessizlik

31 6 17
                                    

Loş ışıklarla aydınlatılmış, yer yer kan lekelerinin bulunduğu beyaz fayanslarla döşenmiş bir koridor da ilerliyordu. Alışılmışın dışında bir uzunluğa sahip olan kambur doktor.

Karanlık ve soğuk bir odaya ulaştığında tüm rafların ortasında duran masaya yanaşarak önce hareketsiz bedene daha sonra çeşitli organların durduğu metal kab'a bakındı. Daha sonra önündeki bedene uzanarak zaten daha önceden yarılmış olan göğsünü ikiye ayırıp pens ile sabitledikten sonra organları tek tek çıkarıp metal kab'ın içine atmaya devam etti.

O sırada odaya girmiş olan diğer doktorlardan biri kab'ın içindeki organlardan bazılarını alarak diğer masaya ilerledi ve üzerinde yatan mekanik bedenin göğsünü açıp organları içine attıktan sonra geri kapattı ve masadan uzaklaşıp arkadaşının ayaklanmasına izin verdi.

İkiside diğer masada organları çıkarmayı bitirmiş arkadaşlarının yanına ilerledikleri sırada odaya kucağında organlarla giren ilk Kreationen, onları masaya bıraktı ve bir sonraki görevini beklermişcesine üzerinde yeşil gözlerin bulunduğu cyborg doktorun suratına baktı.

Doktor da ona bakarak bazı hırıltılar ve zorla nefes aldığını belli eden sesler çıkarıp, normalde kulaklarının bulunması gereken yerlerdeki deliklerden duman çıkardıktan sonra robot sesi ile ilk Kreationen'e görevini bildirdi.

"Tüm Kreationenler yaratıcılarına dönmeli."

İlk Kreationen hiç ses çıkarmadan yaratıcısının dediğini onayladı ve odadan çıktığı esnada dördüncü doktorla karşılaşınca başını önüne eğip, ellerini de ayak gibi kullanarak hızlıca orayı terketti.

***

Otomatik kapı iki yana açılınca hızla içeriye dalan Colin ve Aaron, beraberinde getirdikleri Pope Lick'i laboratuvar masasının üzerine yatırıp suratsız bir ifade ile onlara bakan Braxton'a baktılar.

Ü.B - "Sizi tebrik etmemi mi bekliyorsunuz? İşinizin başına dönün."

Colin dişlerini sıkarak laboratuvar'dan ayrılırken Aaron hemen onun peşine takıldı ve birlikte kafeteryadan birer kahve aldıktan sonra en uç köşedeki masalardan birine oturdular.

C - "Orusbu çocuğu bir kez olsun takdir etse ölür zaten, o koca kıçını kaldırıp öldüremeyeceği yaratığı biz öldürüp ayağına getiriyoruz."

T.P - "Ahbap aslında sorun öldürmekle alakalı, biliyorsun zorda kalmadığımız sürece onları canlı olarak getirmemizi bekliyorlar."

C - "Tanrı aşkına, yaratığı sende gördün. Onu nasıl canlı getirebiliriz ki? Hem sadece DNA örnekleri alıyorlar, canlı ya da ölü ne farkeder?"

T.P - "Orasını inan hiç bilmiyorum, o büyük kilitli kapının arkasında neler döndüğünü bizlerden kimse bilmiyor. Braxton bile bilmiyor olabilir."

C - "Buraya getirildiğimden beri onun sadece üç defa dışarıya göreve çıktığını gördüm, onun dışında hep burada çalışıyor."

T.P - "Bu sorunun cevabını bana zamanında vermişti, her üstte bir tane üsteğmen bulunuyormuş. Bunlarda doğrudan en üst yönetici ile görüşme hakkına sahip olan tek kişilerin kendileri olduğunu söylemişti."

C - "O zaman bu senin dediğini çürütür, en üst akıl ile sadece üsteğmenler görüşebiliyorsa dönen tüm haltlardan haberdarlardır."

T.P - "Dostum insanlar birbirini kullanır bunu hiç mi duymadın? Ya üst yönetici onlara yalanlar söyleyip doğru şeyi yaptıklarına inandırıyorsa?"

C - "Bu kadar iyimser düşünmek zorunda mısın? Hele ki söz konusu Braxton olunca, o kapının arkasına girebildiğini kaç defa gördük. Elinde beyaz önlüklülerin hazırladığı binbir farklı DNA tüplerinin bulunduğu tepsiyi taşırken."

THE ORDINARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin