Colin ve Aaron'un hazırlanmak için odadan çıkmasıyla Sam'i yeniden uyandırmak için çabalamaya devam eden doktor Erskine, bir yandan hazırlıklarını sürdürürken diğer yandan gözünü monitör'den ayırmıyordu. Sam'in kalp atışları düz bir çizgi de seyredirken hazırlığını bitiren doktor Erskine, hemen kalp masajına başlayarak onu hayata geri döndürmek için çabalamaya devam etti.
O sırada hemen alt katta felaket bilimcilerle karşılaşan Colin ve Aaron silahlarına davranarak onları kurşun yağmuruna tutuyordu fakat tüm vücutlarını kaplayan zırhları kurşunları sektiriyor ve hiç hasar almadan ilerlemelerini sağlıyordu. Bilimcilerden birisi kolunu uzatarak Aaron'u yakaladıktan sonra hızını arttırarak beraberinde duvarlara yıka yıka ilerledi ve sarsılmış olan adamı kenara attıktan sonra diğer üçü ile mücadele eden Colin'e doğru fırladı ancak ondan daha hızlı davranan Colin ileriye doğru atılarak bacaklarının arasından yuvarlandı ve üstündeki kemerden aldığı yapışkan bombayı onun sırtına doğru fırlattı.
Bomba bilimci ile temas eder etmez patlayarak büyük bir elektroşok dalgası oluşturdu ve etrafındakiler ile birlikte devrelerinde hasar oluşan bilimciler yere yığılınca Colin hızla yerden kalkan Aaron'un yanına doğru koşturdu ve başında dikilip söylenmeye başladı.
"Sabit durmaman lazımdı, hareket halindeki bir hedefi yakalamak her zaman daha zordur."
"Sorduğun için sağol, iyiyim."
"Kalk hadi kalk, kendilerine gelmeleri uzun sürmez. İşe yaramasını ummuyordum bile."
Aaron ayağa kalkarken Colin etrafı gözlüyordu, derinden bir şeyin yere damlama sesi gelmesi ile Colin kaşlarını çattı ve tam o esnada koridorun tüm ışıklarının gitmesi ile gözlerini ona dikmiş karanlığın içindeki bir çift kırmızı gözü görmeleri ile belirsiz figürün Colin'in üzerine atlayarak onu beraberinde aşağı kata düşürmesi bir oldu.
Aaron yalnız kaldığı sırada silahını sıkı sıkı tutarak karanlığa doğru bir kaç kere Colin diye haykırdı fakat bir yanıt gelmeyince karanlık koridorda ilerlemeye başladığı sırada üst kattan gelen bir mavi renkli patlamayı ve hemen ardından ayakları önüne düşen metal yığınına bakarak hızla gerileyerek üst kata çıkan merdivenleri bulmaya çalıştı.
Orada yalnız olduğunu bilmek ödünü koparıyorken gerisinde bıraktığı karanlık koridordan aralıksız silah sesleri ile beraberinde yere düşen kurşunların sesleri yankılanıyordu. Tüm cesareti bu gece kırılmış gibi ne geriye ne de ileriye gidebileceğini sanmıyordu.
Olduğu yerde dikilirken aklı hâlâ Colin ve felaket bilimcilerinin nerede olduğundaydı, az önce koridorda ayaklarının dibine düşen onlardan birisiydi ama diğerleri neredeydi? Colin'i beraberinde o karanlığa iteleyen şey neyin nesiydi peki? Bu gibi daha bir çok soruyla boğuşurken bir takım ayak sesinin onun bulunduğu yere doğru yaklaştığını duyunca silahını kaldırıp sesin geldiği yöne doğrulttu ve yüksek ses ile "olduğun yerde kal yoksa ateş ederim." Deyince tanıdık gelen bir ses işitti.
Bu ses doktor Erskine'e aitti, Aaron rahat bir nefes alarak silahını indirdi ve karanlıkta seçebildiği kadarıyla basamakları çıkıp doktor'un yanına ilerledikten sonra mum ışığı ile aydınlanan odada önce yatakta hareketsiz bir şekilde yatan Sam'e ardından doktor'a baktı ve "koskoca hastanede jeneratör olmaz mı?" diyerek yakındı.
Bunun üzerine yeterince stres'e girmiş olan doktor Erskine'in cevabı ise gecikmemiş ve tüm suçun hastane müdürüne ait olduğunu, çok cimri bir adam olduğu içinde elektrik gittiğinde otomatik bir şekilde devreye giren bir sistem yaptırmadığını söylemişti. Aaron ise buna sadece "sikeyim böyle müdürü." demekle yetinerek jeneratör'ün nerede olduğunu sorunca bodrum katında olduğu cevabını almış ve yutkunmuşdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ORDINARY
FantasyNormal bir dünyada yaşayan sıradan bir insan olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Öyleyse bildiğiniz dünyanın hiç bilmediğiniz bir yönünü keşfetmeye hazırlanın.