Sınır: 90 oy,90 yorum
***
Yaşanan büyük kavganın üstünden 1 hafta geçmişti. Alican ile o günden sonra yüz yüze görüşmemiştik ama her gün mesajlaşıyor ya da birbirimizi arıyorduk. Bana dediği şey aklımdan bir an olsun çıkmıyordu. Bir şeyler ima etmişti ama bunu net bir şekilde duymadığım sürece konusunu açamazdım.
Zaten biz düzgünce konuşamadan çalışanlardan birisi mutfağa girmiş ve polisin geldiğini söylemişti. İkimizde toparlandıktan sonra polise olanları anlatmıştık. Polis ifademizi aldıktan sonra giderken biz de daha fazla orada kalmak istememiştik. Alican beni eve bıraktıktan sonra direkt kendi evine gitmişti.
O günden sonra kavga konusunu kapatmış birlikte günlük rutinlerimize dönmüştük. Kerem o günden sonra ortalıkta gözükmemişti. Gözükmesini de istemiyordum zaten.
Derslerim yoğun olduğu için genelde evden okula okuldan eve gidiyordum. Aslında Alican'ı görmek istiyordum ama bir türlü vakit bulamamıştım.
Yine okuldan çıkıp eve geldiğim günlerden birinde boş boş uzanırken Alican'ı pikniğe davet etme fikri aklıma girmişti. Beynimde bu fikrin ne kadar mantıklı olduğunu kendi kendime tartarken Aslı'ya yazmaya karar vermiştim.
Aslı'yı tanıdığım için vereceği cevabı da biliyordum ama yine de sormuştum.Verdiği cevap kesinlikle davet etmem yönünde olmuştu.
Denemekten zarar gelmez diyerek Alican'ı aramaya başladım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı.
"Yine beni aramadan duramadığın bir gün."
Esprili açılış cümlesine tebessüm edip direkt konuya girdim.
"Evet çok arıyorum artık yüz yüze görüşme vakti gelmedi mi?"
"Görüşelim. Nerede görüşelim?"
"Piknik yapalım mı?"
"Piknik mi? O nereden esti aklına?"
"Ya deniz kenarında çok güzel bir piknik yeri biliyorum. Barbekü falan da var. Köfte yaparız. Güzel olmaz mı?"
"Olur. Olur tabii. Ben seni alayım o zaman yine."
"İşin var mı diye sormadım ama yok sanırım."
"İşlerden yoruldum inanır mısın? Piknik bana iyi gelebilir."
"Tamam o zaman. Sen gelene kadar ben malzemeleri hazırlayayım."
"Kıymayı ben gelirken alırım."
"Anlaştık."
Telefonu kapattıktan sonra kalkıp mutfağa geçtim ve bulduğum bez çantalardan birine domates, biber gibi şeyler koymaya başladım. Eve daha yeni alışveriş yaptığım için çantayı hazırlamak daha kolay olmuştu. Yemek malzemelerini koyduktan sonra birkaç atıştırmalık eklemiştim. Bol bol yiyeceğimiz vardı.
Okuldan geldiğim için tipim düzgündü ama üstüme daha rahat bir şeyler giymek istemiştim. Kot pantolonum beni fazlasıyla sıkmıştı. Dolabıma baktığımda elbise tarzı bir şey giymenin pek doğru olmayacağını düşünmüştüm. Gideceğimiz yer deniz kenarıydı ve doğal olarak esecekti. Hem rahat edemezdim hem de üşürdüm. O yüzden tayt ve tişört giymeyi mantıklı bulmuştum. Giyindikten sonra yanıma ceket almayı da ihmal etmemiştim.
Alican geldiğinde bana mesaj atıp kaçıncı kat olduğunu sormuştu. Yukarı gelmesi gerekiyordu çünkü köfteyi hazırlamalıydık.
Ona katı söyledikten sonra kapıyı açıp beklemeye başladım. Kısa sonra asansörün kapısı açılınca elinde poşetlerle kapıdan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sᴡᴇᴀᴛᴇʀ ᴡᴇᴀᴛʜᴇʀ {ᴀʟɪᴄᴀɴ sᴀʙᴜɴsᴏʏ}
Fanfiction"𝑨𝒏𝒅 𝒏𝒐𝒘, 𝒔𝒐 𝒍𝒆𝒕 𝒎𝒆 𝒉𝒐𝒍𝒅 𝑩𝒐𝒕𝒉 𝒚𝒐𝒖𝒓 𝒉𝒂𝒏𝒅𝒔 𝒊𝒏 𝒕𝒉𝒆 𝒉𝒐𝒍𝒆𝒔 𝒐𝒇 𝒎𝒚 𝒔𝒘𝒆𝒂𝒕𝒆𝒓."