Kaya

11 0 0
                                    

Günler geçmişti, yağmur tüm Zvetred'i sarmıştı. Şimşekler hiç olmadığı kadar yoğun ve şiddetliydi. Açelya çok fazla üşütmüştü ve bir iki gün daha kalmıştı yatakta. Bugün ise gelebileceğini söyledi. Evinden onu almaya karar verip, elimde ki elma çayıyla evine gittim.

O kapıdan çıkar çıkmaz ''sonunda iyileştin demek'' dedim. Yüzüne hafif bir tebessüm geldi sonra da ''biraz geç iyileştim ve tabii sonunda bitti'' dedi. Çok sevimli görünüyordu bugün ve üstüne çiçek sarısı narin bir atkı almıştı. Açelya ne kadar da hoştu. Saçları gibi sarı bir elbise giymişti ve elinde ise dolu bir sepet vardı. Bugün bahar, havaya o güzel sıcaklığını katıyordu. Sakin, parlak, tatlı ve neşeli bir hava.

Açelya ile gölete doğru yürümeye başladık. Evi pek uzak değildi gölete, bu nedenle birkaç dakikaya gölete gelmiştik.

''Bugün de masal anlatacak mısın? Yoksa normal bir sohbet mi edeceğiz?'' diye sordu. Galiba masal dinlemek istemiyordu. Muhtemelen beni tanımayı istiyordu.

''Masal'' dedim.

Yüzüme bakan gözlerini etrafta ki ağaçlara yöneltti. ''Dinleyeceğim ve bugün yanımda kek ve meyve getirdim.''

''Keki nasıl yapıyorsun?''

''İçi meyveli kekin üstüne çilek jölesi sürüyorum.''

''Burada yapılan kekler cevizli ve böğürtlenli olur. Bu söylediğin keki Palemien ve Maon Kasabası yapar.

''Annem ile Maon'da çok uzun süre kalmıştım. Hiç gelmiş miydin?''

''Ben tüccarım. Tabii ki o kasabalara gittim. Buraya çok fazla uzak olan pek çok kasabada da ticaret yapmıştım. İşim buydu, her şeyim tamamen benden gitmeden önce.

''Ne oldu?''

''Bir mal satışı yaptım ama bu mal satışına tüccar birkaç arkadaşım ortak olmayı istedi. Ben o zamanlar kazanacağım para ile Salpe'ye gidip daha büyük bir dükkan açmayı düşünüyordum. O malları satabilmek için çok fazla kasaba dolaştım. Sonunda birisini buldum ve elimde ki tüm malları satabildim ve daha fazlasını istediler. Arkadaşlarımı bu işe katmadım çünkü tamamen bana aitti ve büyük bir uğraş vermiştim. Evde tüm malları tamamladım. Yola çıktım sonra ise sabah uyandığımda bütün malların yandığını gördüm. Kurtarmak için çok uğraştım ama ne döküp yaktılarsa artık bir türlü söndüremedim. Eve atla gittim. Bir yandan çok üzülüyordum, sinirleniyordum ama asıl içimde ki yıkıntı eve gelince olacakmış bunu bilmiyordum. Eve gelince her şeyin evden çıkarılıp kırıldığını ve evi yaktıklarını gördüm. Her şeyim elimden gitmişti. Aldığım yüklü parayı yeni mallar alıp satış için götürüyordum. Onlar da yanmıştı ve ben parasız, evsiz ve işsiz kalmıştım.''

''Ne zaman oldu bu?''

''Bir buçuk sene önce'' dedim. ''Borcu ödeyebilmek için çalışıyorum. Paramın çoğu borca gidiyor ve festivalde herhangi bir iş olmuyor ya da verilmiyor. Ben de bu yüzden gölete geliyorum. Para harcayamıyorum ya da eğlenemiyorum. Evde de oturamıyorum. Gölet iyi bir seçenek oluyor ve bu sene yalnız değilim.

''Tanıştığımız için sevindim.''

''Bende, Açelya. Şimdi gölete geldiğimize ve minderlerimize oturduğumuza göre-''

''Masal vakti! Hadi başla dinliyorum'' dedi gülümseyerek. Yanıma yaklaştı koluma başını koyup göleti izlemeye başladı ve bende anlatmaya:

Çok uzun bir zaman önce Krallıklar Dağı'nda hisleri olan görkemli bir kaya varmış. Kaya yeşilliklerin içinde huzurlu ve de mutluymuş. Krallıklar Dağı'nda insanlar artmaya başlamış ve bu görkemli kayanın yanı başına bir köy kurmuşlar. Köylüler kayayı görmüş ve kocaman pürüzsüz ve parlak yüzeyinden etkilenmişler. Kayayı ipler ile sıkıca bağlayıp kayayı yerinden almışlar. Kaya ilk kez sevildiğini düşünmüş. Diğer insanlar onu hiç yerinden almaya uğraşmamıştı ama bu insanlar onu yerinden kaldırabilmek için çok çabalamışlardı ve sonunda kayayı yerinden kaldırabilmişlerdi. Kaya yerini sevmesine rağmen bu insanların uğraşı ve ilgisi hoşuna gitmişti. Bu yüzden yerinden ayrılırken üzülmemişti. Köylüler kayayı işlemek için taş ustalarını çağırmışlar. Kaya ilk başta ona değer verdikleri için daha güzel bir hale getirmek istediklerini düşünmüş ama işin aslında taş ustaları kayayı işleyip bir teker olarak kullanmış. Parlak , görkemli ve sert yapılı taş artık bir tekermiş. Yağmurlu günlerde çamur oluyor, Sıcak günlerde yolların taşları kayayı yıpratıyormuş. Kaya çimenli yollardan geçmelerini özlemle bekler oluyormuş. Bir zaman sonra kayayı tekerlerden çıkarmışlar. Kaya yıpranmış ve kirlenmiş olarak çevreye atılmış. Kaya rahatladığını düşünmüş. Güneşin önünde ısınıyormuş. Hava her zaman kuru ve sıcakmış. Kaya bir kenara atılmasına rağmen eski rahatlığına ve görkemine kavuşamıyormuş. Eski yerinin nerede olduğunu bilmiyormuş ama çok özlüyormuş. Birisi kayayı bu sıcaktan almış ve eve götürmüş. Kaya iyi insanların da varolabileceğine inanıp sevinmiş ve rahatladığını düşünmüş. Adam kayayı ortadan ikiye bölüp onu bir bileği taşı haline getirmiş. Kaya bu küçülmeyi kabullenmiş en azından çamur olmuyormuş ya da güneşte ısınmıyormuş ama bunun da kötü bir tarafı olduğunu geç olmadan anlamış. Adam bıçaklarını bilemek için taşı kullanıyormuş ve taş gün geçtikçe yıpranıp çiziliyormuş. Sonunda adam bileği taşını evden dışarı atmış. Kaya bu şekilde insanlar tarafından bir alınıp bir atılmış. Kaya, insanlardan artık soğumaya başlamış ve korkuyormuş. Görkemini kaybetmiş, parlaklığı gitmiş ve sert yapısı artık kırılgan olmaya başlamış. Kaya küçücük ve işe yaramaz hale gelmiş ve sonunda bir kenara tekrardan atılmış ve zaman su gibi akıp geçmiş. Kaya insanlardan hevesini almış ve soğumuş. Yine tekrar birisi bu kayayı görmüş. Kaya başına geleceklerden öylesine korkuyormuş ki bu adamın onu görmemesiymiş dileği ama adam görmüş ve kayayı alıp eli ile silmiş. Kayayı eli ile ilk kez silen kişi bu adammış ve bir boncuk kadar olmuş kayayı yanına almış ve onu güzelce yıkamış. Bir ip takmış kayaya ve kaya hala korkuyormuş adamdan. Adam ise bu kayaya gözü gibi bakıyormuş. Kayayı boynuna asmış ve nereye giderse yanında taşımış. Kaya eski yuvasına dönemese bile zamanla yeni bir yuvasının varolduğunu, ihtişamı, sertliği ve parlaklığı olmadan yeniden rahat, huzurlu bir yere kavuştuğunu hissedebilmiş ve kaya yinede içinde kalan endişeler ile huzurun tadını çıkarmış.

İşte bitti Açelya'cığım. Mutlu sonu olan bir masal.

''Bu mutlu bir son mu Günay?'' 

''Bence evet, kesinlikle mutlu bir son.''







Kalıcı BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin