seventeen

99 10 29
                                    

Heeseung:
jiwoo-sshi?/ (00.00)

jiwoo?/ (00.02)

hey jiwoo/ (00.03)

nasilsin/ (00.06)

"Sikicem böyle işi ya."
Heeseung, yazdığı mesajları tek tek siliyor bir yandan da ne yazsam diye düşünüyordu. Jiwoo'nun abisinin sorduğu o soruyla anlık bir kalp krizi geçirmiş daha sonra abisinin gülmesiyle kendine gelmişti.

Sunghoon, onları şakalamanın verdiği mutlulukla gülmeye başlamış diğer herkes de bu garip durumdan kurtulmak için kendilerini gülmeye zorlamışlardı. Heeseung'ın o an yaşadığı kalp krizi ise Jiwoo'nun 'gitmemiz gerek' diyerek abisini de alıp gitmesiyle son bulmuştu

O zamandan beri Heeseung, Jiwoo'ya ne diyeceğini düşünmeye çalışmaktan kafayı yemişti.

Oğlan stresten, yatağının üzerinde olan top şeklindeki yastığı almış ve ona hırsını almak istercesine kafa atmıştı.

"Neden böyle oldu ki şimdi."

Top şeklindeki yastığını alıp onun üzerine başını koymuş bir şekilde duvarında asılı duran kimya notlarına bakmaya başlamıştı. Evde bu kadar rahat davranmasının sebebi annesinin ve babasının iş için Busan'da olmasıydı. Evde tekti bu yüzden istediği kadar kendi kendine konuşabilirdi. Ne de olsa ona 'deli' diyecek tehlikeler ortada koydu.

"Acaba o bu soruyu duyunca ne hissetmiştir. Kesinlikle utanmış olmalı."

Oğlan, gözünün önüne utanmış Jiwoo'yu getirerek sırıtmaya başlamıştı. Onu kırmızı yanaklarla görmek onu mutlu ediyordu.

"Bence o da beni seviyor olmalı değil mi küçük ayıcık?"

Elindeki küçük ayıcığın burnundan makas almış ve sırtüstü uzanmış bir şekilde, sırıtarak tavanı izlemeye başlamıştı. Aklında hâlâ bugün olan olaylar vardı. Jiwoo'nun gitarına dokunuşları, Heeseung'ın ona bakarak şarkı söylemesi, abisin onlara yaptığı baba şakası..

Oğlan bunları düşünerek daha çok sırıtmaya başlamıştı. Jiwoo onun aklını başından alıyordu. Her gece onu düşünerek uykuya dalıyordu. Eve gelince ona olan aşkından ölecek bir çocuğa dönüşüyordu ama okulda tam tersiydi. Çünkü herhangi bir harekette bulunmak onun için büyük bir şeydi. Tabii bu eskidendi.

Artık bunun ona acı verdiğini fark ettiğinde buna bir son vermek istemişti. Ve sonunda ona yaklaşmıştı. Bundan ise gayet memnundu.

"Sende bana aşık olacaksın, bunu biliyorum. Kim bana aşık olmaz ki zaten ha?"

Çocuk sırıtarak yatarken aklına gelen şeyle hemen doğrulmuştu. En son Jiwoo'ya mesaj atması gerekiyordu. Evet, unutmadan ona mesaj atmalıydı. Ya bugün ya da hiç diyerek çocuk eline telefonu alarak Jiwoo ile olan mesaj kutusuna girdi.

"Yaparsın be Heeseung, hadi bakalım."

Heeseung:
jiwoo

jiwoo çevrimiçi

Jiwoo:
heeseung?

Heeseung:
artik senin arkadasin olmak istemiyorum

Oğlan kızın çevrimiçi olmasıyla aklına gelen ilk şeyi yazmıştı. Ama bu yazdığı şey sanırım yanlış anlaşılmaya sebep olacaktı.

"Kahretsin, neden onu yazdım. Yanlış anlayacak. her neyse"

Heeseung, yine duvarda millat öncesinden kalma kimya notlarına bön bön bakarken gelen mesajla hemen elindeki telefona odaklanmıştı.

Jiwoo:
23 nisanda miyiz?

i don't wanna be ur friend- heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin