Bölüm 23: Yolculuk

47 6 2
                                    

BÖLÜM 23: YOLCULUK


Sabah, havanın aydınlandığını bile görmeden erkenden yola çıkmıştım. Garip hislerle dolu olan bu yolculukta, yanımda Barış vardı. Her şeyde olduğu gibi, bu günde o bana eşlik ediyordu.

Onun bana destek olarak yanımda olması, benim güçlü kalmamı sağlıyordu ama o bunun farkında değildi bence..

4 saatlik bir yola çıkmış, Manisa’ya gidiyorduk. Bu yolculukta Barışla yanaşık, korku, tekrardan yeni şeyleri görüp öğreneceğimin verdiği ağır bir histe benimleydi.

Barış’ın çalan telefonu ile irkilerek düşüncelerimden ayrıldım. Kimseye söylemeden evden çıktığımız için sürekli, Aslı ve Sarp arıyordu ama açmıyorduk..

“Açalım mı kızım ? Aslı arıyor.” Dedi telefonu göstererek.

“Tamam, ben açayım mı ? Yani araba kullanıyorsun o yüzden dedim”

“Çekinme kara kızım, nasıl istersen al aç, konuş” dedi telefonunu uzatarak. Telefonu alıp açtım. Ve Aslının ağlayan o sesini duydum.

“Barış, neredesin ? Elif yok, yine kaçırmış ola bilirler mi ? Çok korkuyorum, Elife bir şey olursa-“

“Ay Aslı benim Elif, Barışın yanındayım korkmayın” Aslının ağlaması daha da arttı “Çok şükür Elif çok korkuttun bizi”

“Korkma iyiyiz, Manisa’ya gidiyoruz”

“Ne işin var orda senin ya ?”

“Sözde ailem olan insanlar bir kaç gündür Manisa’da ama bana haber bile vermemişler. Neyse sen sıkma canını, iyiyiz biz”

“Tamam kuzum”

“Hadi görüşürüz” diyerek telefonu kapattım. Aslı niye şaşırmamıştı ailemin burada olmasına ? “Kızım ne oldu sen yine durgunlaştın ?” Daha ne ola bilir ki ?

“Aslı şaşırmadı , onların burada olmalarına ?”

“Çünkü, biliyorlar onlar” dedi düz bir sesle. “En son öğrenen benim yani?”

“öyle değil, sadece seni üzmekten korkuyorum, bu yüzden de söylemek istemiyordum ama nereye kadar saklaya bilirim ki ?”

“Alıştım ben, artık bir gün üzülmeyince, kıyamet kopacak herhâlde diyorum “

“keşke seni hep mutlu etmenin bir yolu olsa, hiç üzgün görmesem seni, gülmek sana öyle yakışıyor ki, ağladığın için pişman olmalısın”

“yapacak bir şey yok, hayat işte, bir taraftan eksik olunca bir taraftan tamamlıyor insanı, mesela benim ailem yok, hep bu taraftan eksik büyüdüm, ama seninle tamamlandım sanki, seninle tekrardan bir şeyleri başaracağıma inandım”

“Hayatımın sonuna kadar seninleyim kızım, başka bir şey yok değil mi ? İyisin ?”

“Yo yok bir şey, yaşadıklarım aklıma gelince, boğuluyor gibi oluyorum sanki. Senin benim peşimde olduğun zamanlar ben his eder arkama bakardım ama kimse olmazdı, sonra yine tahminimde yanılmadığımı anladım, yani seni gördüm. Şimdi de Kötü şeyler olacak gibi his ediyorum, ama daha kötüsü ola bilir mi Barış?” Gözlerim dolu-dolu baktım yüzüne.

“Korkma kara kız, ben yanındaysam kimse sana bir şey yapamaz”

“Onu biliyorum ki zaten” dedim. Hüngür hüngür ağlayıp içimi boşaltmak istiyorum ama yapamıyordum..

“Tamam o zaman, korkup üzülmene de gerek yok. Aslında biliyor musun sen ağlamak istiyorsun ama ağlamıyorsun çünkü benimde Ercan gibi senden sıkılacağımı, seni istemeyeceğimi düşünüyorsun. Ama ben onun gibi değilim ki bunu en iyi sen bilirsin zaten “ Kafamı salladım, dolan gözlerim artık taşmaya başlamıştı bile.

Beni benden daha iyi bilmesi, çok güzeldi, hislerimi anlatmadan da onunla bölüşe biliyordum. “Beni en iyi sen anlıyorsun peki sen bunu biliyor musun ? Hep kendimi tutuyorum ama gün sonunda yine, bir şekilde ağlayarak uyuyorum” Dedim ağlayarak. Arabayı kenara çekip durdurdu. Ve arabadan inerek yanıma geldi.

“Gel biraz hava alalım kendini topla kızım” dedi. Arabadan indim, sıkıca sarıldı bana.

Daha fazla ağlamaya başladım, ben ağladıkça sanki onun canı yanıyormuş gibi Barış bana sıkıca sarılıyordu..

Boyum küçük olduğu, sarılırken kafam onun kalbine denk geliyordu, ve kalp atışlarını duymam yavaşça sakinleşmemi sağlayan tek şeydi.

“Biliyorum, şimdi sen daha kötü ve sana söylenmeyen şeylerle yüzleşmekten, ailen bildiğin insanlar tarafından tekrardan ihanete uğramaktan korkuyorsun. Olsun, bırak bilmediğin ne varsa birlikte öğrenelim. Her zaman yanındayım küçüğüm” sadece kafamı salladım.

“İyi misin biraz daha ?”

“İyiyim ağlamak rahatlattı beni, sana da yanımda olduğun için çok  teşekkür ederim”

“Ne demek, hep yanındayım küçüğüm. Hadi o zaman arabaya, 2-3 saatlik yolumuz var daha” dedi benden ayrılarak, evet hem sarılmış hem de konuşuyorduk.

“Elif, ağlamaktan utanma kızım, ağlamak utanılacak bir şey değil ki, aksine ağlamak insanı güçlendirir, ağlarken niye ağladığımızı sorgulayıp, olduğumuz durumun derinliğinin farkına varırız, sonra ise göz yaşlarımızı silip ‘ben bunun da üstesinden gelirim’ deyip düştüğümüz gibide ayağa kalkarız.”

“Tamam, korkmuyorum artık, ne olacaksa olacak, ne yapayım kaderimde bu varmış benimde.” Barış derinden nefes verdi.

“Hayatımızı kabullenip, onun tadını çıkararak yaşamamız lazım. Zaten kabullenmedikten sonra yaşamanın bir manası yok. Bu yüzden başımıza kötü ne gelirse gelsin sen kötünün de yüzüne gülümse” dedi ve dudakları biçimli bir şekilde geri çekilerek o gülerken oluşan, küçük gamzeli yanağını öne çıkardı..

Bende gülümsedim ve yolculuğumuza devam ettik.

 

İlahi bakış açısı..

Kızını 18 yıl sonra bulan babası, onun tekrar Manisa’ya gitmesini öğrendiğinden beri çok tedirgindi, tekrar kızını kaybederse onların hayatı alt üst olurdu..

“Hayır benim kızımın, Manisa’da ne işi var gerçek ailesi biziz onun, onlara ne ihtiyacı ola bilir ki ?” Dedi sinirli bir tavırla Aslıya

“Bazı eşyaları kalmış evde o yüzden gitmişler Harun amca”  Tabi ki de arkadaşının niye oraya gittiğini çok iyi biliyordu, yine de kimseye bu yüzden gitmediğini söylemişti arkadaşı. Sarp ve Aslıdan başka kimse bilmiyordu.

“Hayır! Hemen Manisa’ya gitmemiz lazım Harun !” Dedi Buğra.  Çünkü o da Elifin sözde babası olan Tarık Akçanın, kendisi hakkında sakladığı, büyük sırrı biliyordu ve bunu Barış öğrenirse işte o zaman ortalık gerçekten karışırdı..

“Kendimi anladım ama sana ne oluyor ?” Cevap verdi Harun

“Yolda anlatırım, çoktan çıkmışılar, varmalarına 2 saat falan kalmıştır, hadi” dedi telaşla Buğra. Hemen ayağa kalkıp kapıya yönlendiler..

“Bir dakika ya, Barış bana kimse peşimizden gelmesin diye tembihledi, siz nereye ?” Dedi Sarp.

“Sen susarsan kimse bir şey bilmez Sarp, ayrıca belki başlarıma bir iş gelir nereden bile biliriz, ben kızımı ikinci defa onların eline vermem” dedi Harun.

“Bekleyin o zaman bende geliyorum” dedi ve ayaklandı Sarp..

Diğer iki genç ise öğreneceklerinden habersiz, sakince yolculuk yapıyorlardı..

Bir kaç saat sonra olacakları kimse bilemezdi, kimse de hayatının nasıl son bulacağını belirleyemezdi..

Peşimde Birisi VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin