Okul müdürü her sabah olduğu gibi yine kürsüsündeydi. Öğrenciler donuk bakışlarla onu izliyordu. Klasik müdür azarlamaları ve duyurularıydı işte.
"Geçenlerde size duyurusunu yapmıştım, tekvando takımımız turnuvada derece yapmıştı. Onları ödüllendirmek için Jeju adasında iki günlük minik bir tatil ayarladık. Kendilerini tebrik ederiz."
Müdürün duyurusunun ardından Wooyoung kendini tutamayarak öne çıkmıştı.
"Efendim biz de birincilik kazandık, bizi neden tatile yollamıyorsunuz? Biz de hak ediyoruz!"
Okuldan haklı mırıltılar yükseldi, dans grubu okulda oldukça popülerdi hatta fan kitleleri bile vardı.
Müdür boğazını temizledi ve kızıl saçlı çocuğa kızgın bir bakış attı.
"Okulun bütçesi tek bir takımı yollamaya yetiyor ve tekvando takımı daha önemli. Bu yüzden onlar gidecek. Uluslararası turnuvalar başlamadan önce stres atmaları gerek."
Öfkeyle yerinde duramayan Wooyoung’un omzuna elini koydu Felix. Kardeşi haklıydı ve yaşlı adamı sıkıştırabilecekleri tek yer de öğrencilerle dolu bahçeydi.
"Tekvando takımının daha önemli olduğunu kim belirliyor? Kesinlikle onlardan daha fazla ödül alıyoruz ve bizim de yaklaşan bir uluslararası yarışmamız var. Stres atmak bizim de hakkımız."
Müdür sinirle kravatını gevşetti, okulun önünde rezil olmak istemiyordu.
"Pekala, sanırım tatile sizin ekibinizi de katabiliriz ama eğer en ufak sorun çıkarsa kulübünüzü kapatmakla kalmam size de yıl sonuna kadar uzaklaştırma veririm. Dağılabilirsiniz."
Adam kürsüden indi ve hızlı adımlarla okula girdi, öğrencilerle de onun içeri girişiyle rahat bir nefes almıştı.
"Vay be, birlikte tatile gidiyoruz ha? Soobin-ah, aynı odada kalabiliriz!"
Yeonjun sevgilisinin koluna tutunarak zıplamaya başladı. Soobin de sevgilisiyle kısa süreliğine de olsa tatile gideceği için mutluydu ama Yeonjun'un aksine mutluluğunu içinde yaşamayı tercih ediyordu.
"Hyung, konuşabilir miyiz?" Hyunjin gergin bir şekilde Felix'e baktı. Her zamanki sevimli halinden çok farklıydı, oldukça soğuk bakıyordu.
"Ne konuşmak istiyorsun Hyun?"
Sonunda Hyunjin onu arka bahçeye sürüklediğinde sorabilmişti. Hyunjin sevimli lakapla gözle görülebilir bir şekilde yumuşasa da hâlâ sert sayılırdı.
"Tekvando takımını küçük mü görüyorsun? Birinci olamamış olabiliriz ama bir tekvando müsabakasının 3 dakika dans etmekten daha yorucu olacağına eminim."
Felix'in kaşları çatılmıştı. Neler saçmalıyordu bu çocuk? Hyunjin'in tutuşundan kendini kurtardı.
"Hyunjin, takımınızı küçük gördüğüm falan yok. Babanın yaptığı ayrımcılığı göremiyor musun? Kulüp açıldığından beri önümüzü kesmek için elinden geleni yapıyor. Şu ana kadar okula en çok kupa kazandıran kulüp olmamıza rağmen bütçeden en az payı ve desteği alan kulüp biziz."
Konuştukça daha çok sinirleniyordu. Derin bir nefes aldı ve sözlerine devam etti.
"Ben tekvando takımındaydım Hyunjin, bunu sana hatırlatayım. Görünüşe göre tekvando takımını küçümseyen ben değilim, dans grubumuzu küçümseyen sensin. Üç dakika dans etmeyi bırak, şarkının nakaratının koreografisini bile ezberleyemezsin sen."
Felix son sözünü söyledikten sonra arkasını döndü, okul binasına doğru adımlayacakken bileğinin tutulmasıyla geriye sendeledi. Başka bir el dengesini sağlayabilmesi için beline sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancers vs fighters ₪ hyunlix, woosan, yeonbin, minsung
RomantizmSon yağmurda okulun zemin katını su bastığından dans odası kullanılamaz hale gelmişti, yapılacak tek bir şey vardı. Okulun tekvando kulübü ve dans kulübünün aynı gün ve aynı saatte spor salonunda birlikte çalışması. Dans takımı durumdan hoşnut değil...