12. YOLUN BAŞI VAR, SONU YOK

289 34 75
                                    

⋘⋙

"Artık duvarları yıkılmış bir yuvada cayır cayır yanan sobanın hiçbir önemi yok çünkü çoktan ayaza tutulduk biz."

Elimdeki kağıtları bırakıp eğildiğim yerde ayaklandım, Erkin benim aksime hiç de yakalanmış gibi davranmıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimdeki kağıtları bırakıp eğildiğim yerde ayaklandım, Erkin benim aksime hiç de yakalanmış gibi davranmıyordu. Gözlerini kapıdan bana çevirip gözlerini kapattı ve memnuniyetsiz bir nefes bıraktı dışarı. Hatta işi bölündüğü için kızmış bile olabilirdi.

"Sadun abi?" diye sordum korku içinde çünkü iri gözleri kısılarak bize bakarken epey ürkütücü görünüyordu.

"Tevdik..." dedi o da. Sonra Erkin'e çevirdi bakışlarını, usulca tek kaşını havaya kaldırmıştı. "...ve sen?"

"Biz," deyip aceleyle kendimi açıklamaya koyuldum hatta olduğum yerden çıkıp Sadun abinin karşısına geçecektim ki Erkin ince bileğimden beni kavradı ve durdurdu. Artık yan yanaydık, şaşkınlık içinde onun rahat haline baktım. Burada, önemli belgeleri gizlice karıştırırken yakalandığımızın farkında değil gibiydi.

"Çıkın dışarı!" Sadun abinin ani gelen gür sesiyle irkildim. Titrek gözlerimi Erkin'den ona çevirdiğimde az öncekinden daha korkunç görünüyordu. Kapıyı biraz daha açıp koridordaki insanları umursamadan bize dışarıyı işaret etti. "Bu ne terbiyesizlik? Bu işlerinizi halledecek başka oda mı kalmadı?"

Şok içinde baktım ona. Neyden bahsediyordu?

Kalbim hızla atmaya başlamıştı, bileğimdeki tutuş sıkılaşırken Erkin bir süre sonra canımı yakmamak için elini çekti ve tehlikeli biçimde Sadun'a yaklaştı. Karşı karşıya geçtiklerinde neredeyse aynı olan boylarından dolayı yüzleri çok yakındı. "Sadun Teoman... Benim damarıma basma," diye mırıldanmıştı Erkin.

"Beni mi tehdit ediyorsun?" derken Sadun abideki ciddi ifadenin ne kadar oyunbaz olduğunu bir sonraki cümlesinde anladım. Gayet yüksek bir sesle "Öğrencimizle odanın içinde şu yaptığın iğrenç şey..." dedi ama devamını getirmedi. İnsanların yanlış anlayacağı şekilde üstü kapalı konuşup sözlerini yarım bırakırken koridorda toplanmış kimsenin, odada bir ipucu bulabilmek için evrakları karıştırdığımızı düşündüklerini sanmıyordum. Hepsi bambaşka bir şey yaptığımıza inanıyordu.

Ebru ablanın irice açılmış gözleri, Reyhan'ın kollarını önünde birleştirip çatık kaşlarındakine benzer öfkeyle ayağını yere vuruşu, hemen yanındaki arkadaşının hızla bir şeyler mırıldanması, diğer öğrenciler, birkaç hoca...

Soluklarım hızlandığında bu sefer ağlamamak için zor tutmadım kendimi. Aksine, Sadun abinin çıkık iri gözlerini oymamak, onun beyaz saçlarına saldırmamak için zor duruyordum.

Erkin de benim gibi hissediyor olmalı ki elini hızla havaya kaldırdı ama Sadun abiye vurmadı. Açık parmaklarını o kadar ağır biçimde gömleğin yakasına sardı ki sanki onu sevip okşamakla öldüresiye dövmek arasında bocaladığını düşünecektim. "Senin gibi pezevengin teki mi bana ahlak dersi verecek?" dedi diğerlerinin duyacağı kadar sesle.

MAKYAVELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin