8. AHLAKIN ULAŞAMADIĞI SEVİYE

336 38 70
                                    

Satır arası yorumlarla destek verebilirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim! 🖤

⋘⋙

"Ahlakın da ulaşamadığı bir seviye vardır. Ve biliyorum ki bir gün seninle orada görüşeceğiz. Ama birimiz dizlerinin üstüne çökmüş olacak, hem de oradan düşmek için yalvararak..."

Eve girmeden önce derin bir soluk alıp bırakma mecburiyetiyle beklemek zorunda kalmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve girmeden önce derin bir soluk alıp bırakma mecburiyetiyle beklemek zorunda kalmıştım. Bina boşluğunda karşı komşumuzun torunlarının sesi yankılanıyordu yine. Birkaç saniye sonra elimi kaldırıp zile bastım, böylelikle çocuk gürültüsüne zilin tiz sesi de karışmıştı.

Stresli bir karşılaşma olacaktı benim için. Erkin, halamın bana doğruyu söyleyeceğine inanmıyordu. Bense onun bana yalan söylemeyeceği konusunda diretiyordum. Kesinlikle böyle kritik bir durumda sözü bile edilemezdi ama sanki bir bahis oynuyorduk. Fakat kim kazanırsa kasın, her halükârda kaybettiğimiz şeyler hazırda bekliyordu. Yalan ya da gerçek; ya bizi karmaşık bir yola savuracak ya da bilinmezliğin içine bırakacaktı.

Yüzüme canlı bir gülümseme koymaya çalıştım. Birkaç dakikanın ardından kapı açıldı ve nefes nefese haliyle halam çıktı karşıma. Siyah saç tutamlarını arkaya doğru iterken üstünde halen onu bugün Aybars'ın evinde gördüğüm kıyafetleri vardı. Beni görünce yüzü aydınlandı. "Hoş geldin halasının kuzusu!"

İçeri girip ayakkabılarımı çıkardım. "Hoş buldum halacım, sen yeni mi geliyorsun?"

Yavaşça nefesler tutulmaya başlamıştı benim tarafımda. Halamın cevabını beklerken normalliğimi bozmamaya çalıştım, direkt gözlerinin içine bakmıyor ve vestiyere astığım kabanımla ilgileniyordum. Sanki her şey olması gerektiği şekilde ilerliyormuş gibi...

"Evet," dedi. "Metroyu kaçırdım da bir sonrakini beklemek zorunda kaldım."

Gittiği yerin konusu hiç açılmadı. Gerçekleri haykıramamak, biliyorum oradaydın diyememek boğazıma oturduğunda yutkunmaktan başka bir şey yapamadım. "Öyle mi?" diye güçsüz bir sesle mırıldandığımda "Sen niye geciktin?" dedi halam.

Bana nasıl yalan söylediğini-... Hayır, benden nasıl bir şey sakladığını seyrediyordum.

Ve artık yalanların sırası bana geçmişti. "Fehim Hoca fazladan tuttu, önemli şeylerden bahsetti de."

"Anladım bebeğim, hadi üstümüzü değiştirelim de bir an önce yemek yiyelim, acıktım."

Alt dudağımı dişledim ağlamamak için kendimi tutarken. Tamam, bu hiçbir şeyi açıklamazdı, konuşulması ve üstelenmesi gereken şeyler vardı daha. "Olur..." dedikten sonra sanki yeni yeni aklıma geliyormuş gibi "Hala," diye seslendim. İlerlediği koridorda durup bana baktı. Ben de peşindeydim, yanımdaki duvara yaslanıp gözlerinin içine daldım bu sefer.

MAKYAVELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin