seungsun
buluşmalı mıyız?minholino
Evet buluşmalıyız.minholino
Buluşalım Seungmin.seungsun
mesajını göreli baya oldu ama
hala idrak ettiğimi sanmıyorumminholino
fotoğraf*minholino
Arkada bahçenin kapısından
seni görüyorumminholino
Gelebilir misin?,
O an gördüğüm mesajın şokuyla bir kere bile düşünmeden kafamı arkaya doğru döndüm. Okulun bahçesindeki çardak arka bahçedeydi ve Minho'nun attığı fotoğrafta piksel piksel olsa bile benim ve Hyunjin'in sarı kafasının olduğunu anlamıştım."Bir şey mi oldu?" Sana'nın cümlesiyle boğazımı gülümsedim ve tekrardan önüne döndüm.
"Felix'in bir arkadaşı kapının önüne gelmişte bir ona bakıp gelsem sorun olur mu?" Dedim kendimi tutamayarak. Aslında gitmeyecektim çünkü en başından beridir okulda görmek istemediğim bir durumla karşılaşıyordum.
"Saçmalama Seungmin tabii ki de," dedi Ha-Rin gülümseyerek. "Sorman hata."
Kafamı teşekkür eder anlamda sallayıp banktan kalktım ve çardak gibi olan alandan çıkarak hızlı olan adımlarımda okulun arka kapısına doğru ilerledim. Bir yandan da telefonumdan gelen mesaja bakıyordum.
minholino
Hassiktirminholino
cidden geliyorsun.seungsun
Geri de dönebilirim?minholino
Hayır hayırminholino
Gel.Kapıya yaklaşırken gördüğüm el sallama hareketiyle adımlarımı hızlandırdım ve birkaç adım sonunda kendimi demir kapının önünde buldum. Minho yavaşça salladığı elini indirdi ve cebine koydu.
İçten içe kendime ve davranışlarıma hayret ediyordum. Daha birkaç hafta öncesinde karşımdaki çocuğa kin ve nefret kusan dahası geri dönüş bile almak istemeyen ben şimdi tekrardan eski haline dönmüştüm. Ondan gelecek en ufak bir kelimeyi gözetir olmuştum. Belki de beni bir daha kırmayacağına inanmak istiyordum. Ya da başka bir şekilde,
Hala aynı pişmanlıklarımla kahrolabileceğim bir çukura doğru yol alıyordum.
"Selam." Dedi Minho Demir kapının arkasından dudaklarını birbirine bastırıp.
"Selam." Dedim karşılık olarak. Göz teması kurmadan ilk önce onu süzdüm. Açık açık süzdüm çünkü havanın soğuk olduğu günlerin birindeydik ve bana sıkı giyinmemi söyleyen kendisiydi ama üzerinde önceki karşılaşmamızda olduğu gibi ince olduğu belli olan kıyafetler vardı.
"Okulun yok muydu?" Diye sordum kollarımı göğüs hizamda birleştirerek. "Yoksa okulu mu ektin?"
"Öğlenleri dışarda yemek yiyorum." Dedi parmağıyla bir cafeyi işaret ederek.
"Anladım."
Aramızda garip bir sessizlik çöktüğünde etrafa bakınmaya başladım. Çünkü kendi sorduğu şeyleri ben dile getirmek istemiyordum, neden bilmiyorum sanki çok kolaymış gibi geliyordu içeriden ama inanın bazen bazı şeyleri sözlü yapmak gerçekten çok zordu ve ben zaten bununla uğraşan biriydim.
"Seungmin-sshi." Dedi ve birkaç adım geriye gidip bana doğru eğildi. "Cuma gününü lütfen benimle geçirin."
Dediği şeyle elimi ağzıma götürdüm ve kaşlarım çatık bir şekilde Minho'ya bakmaya başladım. Hiçbir saygı eki kullanmadan konuşan Minho şimdi sanki iki yabancıymışız gibi benimle konuşuyordu ve bu aşırı utangaç hissetmeme sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorry, i love you -2min.
FanfictionSana yakın olmak için yaptığım şey aramıza duvar örmekmiş, diyecek hiçbir şeyim yok. Kendimi suçluyorum, seni suçluyorum.