IZDIRAP KALESİ -KISIM 2-

66 9 45
                                    

                      "Gözleri göremediğimizde, gerçeklerin ardındaki gizemi keşfetmeye başlarız."

    Braşov operasyonunun ardından 2 yıl geçmiştir. Ejderin Çocukları tamamen yok edilmiş. Kültün izleri yer yüzünden silinmişti. Olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen Kont Vlad Drakula'nın kara kitabı asla bulunamamıştı. Bu durum Aden'i içten içe endişelendiriyor içini teselli edebileceği tek düşünce kitabı belki de PANAK askerlerinin ondan önce bulmuş olabileceği oluyordu. Eylül ayı gelmiş çatmıştı, İstanbul büroya çoktan dönmüş olan Dedektif Aden yeni bir şeytanın izini sürüyordu. Son 1 senedir İstanbul'un çeşitli yerlerinden kadınlar kaçırılıyor ardından bir ayinde kurban edilmiş şekilde bulunuyorlardı. Tekniklerin Ejder soyunun tekniklerine benzemesi Aden'in Kara Kitap ile ilgili korkularını daha da tetikliyordu.

    Drakula'nın Kara Kitabı aslında tamamen kanıtlanmış bir gerçek değil, müritleri arasında dolanan bir efsaneydi. İnanışa göre Dracula soylarının bir ejderhadan geldiğine inanıyordu. Ejderler antik inanışta ölümsüz büyülü varlıklardı. Her iki alemde de gücü olan bu varlıklar bazı gizli sözler ve ritüellerle dönemin insanlarına hükmetmiş ve iki alemin efendisi olmuşlardı. Eski yazıtlardan bulduğu ve kendi denediği birçok kanlı deneyimin sonucunda kendi İncil'ini yarattığı söylenir. Bu kitabın adı onun kanıyla yazılmış olan Ejder'in Kitabı yani Drakula'nın Kara Kitabıdır. Fatih Sultan Mehmet, Drakula'yı öldürdükten sonra inanışa göre Kara Kitabıda onun kafasının gömülü olduğu yere gömdürmüştür. Bir başka inanışa göre onu yaktırmış ve bir başka inanışa göreyse kendi koleksiyonu için onu saklamıştır. Birileri o kitabın sahibiyse ve şu an Ejderin Çocukları tamamen yok olmadıysa bu cinayetleri anlamlı kılardı. Kanları boşaltılmış, kazığa geçirilip bağırsaklarının bir kısmı kesilmiş, kafa tasları kadeh haline getirilmiş kadınlar bunlar Ejderin çocuklarının yaptığı ayinlerin benzerleriydi.

    Cinayet fotoğraflarına bakıp parçaları birleştirmeye çalışan Aden saati tamamen unutmuştu. Saat çoktan 21:00'ı gösteriyordu ve tam 1 saat önce Beyoğlu'nda Sevgi ile yemek randevusu vardı. Son zamanlarda artan bu cinayetler algılarını zayıflatmış gündelik yapması gereken her şey birebirine giriyordu. Onu tüm dünyada ünlü kılan cinayet mahallerinde sezilerinin insanüstü boyuta çıkıp yaşananları görme yeteneği bu cinayetlerde hiçbir işe yaramıyordu. Algıları ve gözleri kapanmış gibiydi. Normal bir dedektif gibi bu işlerin içinden çıkması gerekiyor ama hiçbir bağlantı ya da delil bulamıyordu. Apar topar masadan kalktı ve ceketini giydi. Tam kapıdan çıkacakken kapı açıldı ve içeriyi ezbere bildiği Zambak kokusu sardı. Kapıdan elinde bir şişe şarapla her zamanki pozitif gülümsemesi ile Sevgi girdi.

Aden: "Hayatım çok özür dilerim. Gerçekten nasıl işe daldığımı fark etmedim çok çok özür dilerim."

Sevgi: "Sorun değil sevgilim çok beklemedim. Sen gelmeyince burada işe daldığını tahmin ettim ve bir şişe şarap alıp başbaşa akşamımızı burada geçirebileceğimizi düşündüm"

    Sevgi beyaz teni ve kızıl kıvırcık saçları ile inanılmaz güzel genç bir kadındı. Aden gibi bir adam için bile fazla güzeldi. Teni daima Zambak kokardı. Çoğukez Aden Sevgi'nin parfüm kullandığına şahit olmamasına rağmen bu efsunlu koku hep onun tenindeydi. Braşov operasyonundan sonra İstanbul'a getirilen Sevgi çok zor günler geçirdi. Yaşadıklarını unutması için çeşitli terapiler gördü. Sorgular sırasında Aden ona ilgi duymaya başladı ve zaman içerisinde bu ilgi önü alınamaz tutkulu bir aşka dönüştü. Üzerinde tek parça kısa siyah bir elbise vardı Sevgi'nin. Siyah onun teninin beyazlığını daha da öne çıkarmış ve kusursuz bir etki gibi temas etmişti güzelliğine. Bacak bacak üzerine atarak Aden'in masasına oturdu ve biraz sakar şekilde şarabın mantarını çıkardı. Şarabı kadehlere dökerken gözü Aden'in masasındaki olay yeri inceleme fotoğraflarına takıldı. "Bunlar gazetelerde gördüğümüz cinayetler mi?" diye sordu Sevgi. Aden hemen masasındaki görselleri toparladı "Evet üzgünüm, görmeni istemezdim ama ne yazık ki onlar." dedi. Sevgi gülümseyerek kafasını yana yatırdı ve Aden'in yüzünü okşayarak "Merak etme tatlım üstesinden geleceksin, sana inanıyorum bu davayıda hakkı ile çözeceksin ve katile hak ettiği nihayeti vereceksin." dedi. İyi niyetli ön görüleri biraz olsun Aden'i olayın karanlığından uzaklaştırmış ve huzur vermişti.

Suç SanatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin