7. Bölüm: Sezin Sermet

27 7 2
                                    

William'ın beni yönlendirmesiyle bir masaya doğru ilerledim. Masada oturan İdil Karahan, Serkan Karahan, Alexandra Rafael ve Kenan Tüten oturuyorlardı. Hepsinin bakışları bize döndüğünde William öksürerek boğazını temizleyip "Dostlar, sizlerle biricik sevgilim Aden Karsu'yu tanıştırmak isterim." Dedi. Serkan Karahan dışında herkes gülümsüyordu. Şaşkınlıktan uzak bir ifadeyle "Masadaki herkes ile dün tanıştık sanırım." Dedim ve kafamı William'a çevirdim. Yüzümde seviyeli gülümsememden William anlaması gerekeni anlamıştı. Masadaki boş iki sandalyeden birini çekti ve "Gel sevgilim otur buraya." Dedi.

6 kişilik bu masada bir yanımda William, diğer yanımda Kenan Tüten ve karşımda Serkan Karahan oturuyordu. Masada dönen oyun 3 kişi arasındaydı ve Serkan Karahan'ın diğer iki kişinin çhiplerinin toplamı kadar olan çhipleriyle ezici bir üstünlüğe sahipti, tâ ki ben masaya oturana kadar. Bir anda değişen dengeler Alexandra Rafael'in zaferi ile sonuçlandı. Bu kadın her bir cümlesiyle ile resmen Serkan Karahan'a kur yapıyor.

Oyun bittiğinde yeni bir oyun başlamasını beklesem de beklediğim gibi olmadı ve masa kumar masasından muhabbet masasına evrilmeye başladı. Muhabbet ederken genelde İdil Hanım'ı muhatap alararak konuşuyordum ve Serkan Karahan muhabbete dahil olmak yerine bizi izlemeyi ve dinlemeyi tercih ediyordu. Ciddi surat ifadesinin sebebini bilmiyordum ancak fazla kasıntı duruyordu. Alexandra Rafael ise ara sıra muhabbete dahil olarak Serkan Karahan'a kur yapmaya devam ediyordu. Kenan Tüten bir telefon çağrısı alarak 3 dakikalığına masadan uzaklaşıp geri dönmüştü ve veri döndüğünde Alexandra'nın da kendisiyle birlikte mekandan çıkmasını sağlamış ve bahane olarakta yorulduğunu öne sürmüştü. Esas sebep ise tıpkı dün olduğu gibi bu gün de sevkiyatlarının patlamasıydı. Bu Sergio ve benim planımdı ancak ben kaçıp William'ın yanına gelmiştim ve Sergio buna rağmen başarılı bir iş çıkarmıştı.

William'ın önerisi üzerine otel için ayrılan katlardan birinde bulunan restorana gelmiştik. Serkan Karahan sandalyeyi kardeşi için çekti ve oturmasını sağladı. William da aynısını benim için yaptı ve sparişlerimizi verdik.

Yanımıza William'ın birkaç adamı ve yeni dayak yediği yüzünün heryerinden belli olan bir adam geldiler. Adamlardan biri William'a "Efendim size söyleyeceği birşey olduğu ve daha fazla bekleyemeyeceğini söyledi" Dedi. William şaşkın ve öfkeli bir ifadeyle adamın yüzüne bakıyordu. "Yeri mi şimdi?!" Dedi William sorgulayıcı bir ifadeyle. William'ın az evvel konuşan adamı tekrar söz alacaktı ki dayak yemiş adam "Sevgilinizin size ihanet ettiğini daha fazla gizlemeyeceğim bu fahişe kadın sizi istihbarat ajanlarına satıyor." Dedi

Duyduklarım karşısında ağzım bir parça açılırken aklımdan geçen tek şey bu haddini bilmez yalancıyı nasıl öldüreceğimdi. William'ı istihbarat değil babama bile satmazdım çünkü ben böyle bir insan değildim ve kimseyi yakalamak için duygularını sömürmezdim.

William elini ensesine götürdü kıvırcık siyah saçları arasında elini sertçe gezdirdi ve derin bir of çekti. Elini sandalyenin kolçağındaki elimden uzaklaştırıp yüzüme dahi bakmadan kendi adamına döndü. Hafif yüksek çıkan ve sert bir sesle "Bu herifi aşağıdaki odama götürün başından da ayrılmayın ben gelene kadar sizde beni bekleyin." Dedi.

Serkan Karahan ne zamandır fark etmemiştim ancak masada yoktu. İstanbul boğazını rahat bir biçimde izleyebilecek şekilde ayarlanmış cam duvarın karşısında telefon ile konuşuyordu ve sırtı bize bakacak şekilde duruyordu.

William'ın adamları masadan hızlı adımlarla uzaklaşırken William İdil Karahan'dan özür dileyip yemeğine devam etti. Bunlar demek oluyordu ki adamın yalan söylediğini düşünmüyordu. Bu saçmalığa  nasıl inanabilirdi bana hiç mi güvenmiyordu?! Neye inanırsa inansın az evvel yaptığı şey konusunda büyük bir kavga edecektik, elimi insanların söylediklerine inanarak bırakacaksa tekrar tutmasına da gerek yoktu ve bildiğim bir şey vardı bu gün bir olayı daha kaldıramayacaktım.

KOKUNUZ BEYFENDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin