Alper'in bakışlarına yerleşen şaşkınlık, içinde bulunduğumuz durumu özetler nitelikteydi. "Bu mu yani bu saatte bizi buraya dikmelerinin sebebi, ciddi olmamalısın." Dedi. "Malesef, babamın canı sıkıldı da oyun falan oynuyo herhalde." Dedim sinirle. Alper kendi kendine konuşuyor gibi "Ya başlarım böyle işe. Bu nasıl bir saçmalık, gece boyu zaten uyumadım. Taner amcanın yaptığı iş mi şimdi Allah aşkına ya! Yemin ederim istifa etmek istiyorum. Kafam yoruldu bu kadar düşünmekten." Dedi ve söylediği her bir cümlede yerden göğe kadar haklıydı.
⛓
Yarım saat sonra babam toplantı odasının kapısını açıp "Alper, Aden gelin buraya çabuk!" Diye seslendi, sesi oldukça sert ve normale göre yüksek çıkmıştı. Alper'le birbirimize bakıp ayağa kalktık o önden bende hemen arkasından içeri girdik. Kapıyı tamamen kapattım ve babama sert bir bakış attım. Yerime oturduğumda Alper hariç herkesin gözü üzerimdeydi. Ellerimi masanın üzerinde birleştirip kafamı kaldırdım. Kaşlarım hafif çatık gözlerim ise normale göre daha kısık bir biçimdeyken babama döndüm. "Evet dinliyorum?" Dedim sorar gibi ve tek kaşım hafifçe havalandı. "Neye bu kadar sinirlendin ve saatlerdir toplantı adı altında neden herkese azar çekiyorsun?" Başımı sorar gibi iki yana sallayıp "Ne o bakışların baba, bu odada bakışlardan korkacak son insan olduğumu bilmiyormusun?" Diye ekledim.
"Aden tek birşey soracağım ve net bir cevap alacağım." Dedi. Yüzü ve ses tonu sakinmiş gibi görünse de sesindeki öfke ve ve net konuşma içinde neler hissettiğini anlamama yetmişti. "Sor bakalım baba aklında beni nasıl sıfatlandırdığını anlayalım." Hiç geri vites yapmayacaktım çünkü böyle bir düşüncesi varsa bile bunu önce benimle konuşması gerekirdi ama o masayı toplamaya kalktı ve sırf bu bile büyük bir kavga için yeterli bir sebepti.
Fazlasıyla ciddi bir tonlamayla "Serkan Karahan'la aranda birşey varmı?" Dedi. Odayı dolduran yüksek sesli kahkahamın yapmacık olduğu her halinden belliydi ve babamın bunu sakinleşmek için yaptığımı bildiğinden de de uzun süredir haberdardım. Masaya göz gezdirip tekrar babama baktığımda gülümseyerek "Sana ne?" Dedim. Gözlerimden öfkemin okunduğuna emindim ve umrumda değildi. Ayağa kalktı "Ne demek sana ne Aden, babanım ben senin!!" Diye. bağırdı. Gülümsememden hiç bir şey eksiltmeden normal bir tonlamayla "Pardon ya ben babası tarafından terk edilmiş manyak annesi tarafından hayatının amına koyulmuş bir insan olduğum için arada unutuyorum senin varlığını." Dedim. Yüzümdeki gülümseme solarken babam "Haddini bil Aden kendine gel neyin tavrı bu ergen misin sen?!" Diye bağırdı ve elini masaya vurdu.
Yüzüme yerleşen hayal kırıklığıyla birlikte dolmuş gözlerimle önce masadaki eline sonra öfkeden kızaran yüzüne baktım. Ayağa kalktım "Haddini bil baba unutma ki ben sana izin verdiğim kadar babamsın. Seni affetmenin yükü hala omuzlarımdayken, her gece rüyamda ağlayan küçüklüğümü görürken beni bunu yaptığıma pişman etme, kendine gel!" Dedim. Kısık ama güçlü sesim kırgınlığımı gözler önüne seriyordu ve ben her şeyi başarsam da o kadar kırgınım ki bu boyutta bir hissi saklayamıyordum.
Sandalyeye astığım çantayı elime aldım koluma bile takmadan kapıya doğru ilerledim. Arkamdan seslenen Alper ve Sergio'yu duysam da arkamı dönmedim. Kapıyı açık bırakıp çıktım. Dışarda ağlamak istemiyordum ve nasıl eve gideceğim konusunda hiç bir fikrim yoktu. Karargah binasından çıktığımda aklıma garajda duran motosikletim geldi ehliyetim yoktu ve en fazla ceza yerdim. Açıkçası umrumda değildi. Derhal birşeyler içip bu kafadan kurtulmak istiyordum.
Garajda duran motosiklete bindim. Parlak siyah kaskımı takıp motoru garajdan çıkardım.
⛓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOKUNUZ BEYFENDİ
AksiyonBir kadın düşünün yaşananlar hayatını mahvetmiş ve kadın intikam almaya yemin etmiş. Ve bir adam düşünün gitmek &kalmak arasındaki seçim bile ona ait olamamış