3. Bölüm: Tanıdık Bir Koku

45 10 5
                                    

Babamdan gelen mesaj üzerine babamın yanına gitmek için yola çıktık. Alper'in fabrikanın önüne arabayı park etmesi üzerine arabadan indik. Arabadan iner inmez tenime temas eden soğuk hava beni kürkümü giymek konusunda ikna etmeye yetmişti. Kürkümü giydikten sonra fabrikaya doğru yürümeye başladık. Burası dışardan eski bir fabrika gibi görünse de içerisi güzel dizayn edilmiş bir ev havası veriyordu. İçerde bir poker masası, bir bilgisayar odası, genişçe bir salon, sinyal kesici bulunan ve ses izolasyonu en iyi şekilde yapılmış bir toplantı odası, şık dekore edilmiş bir mutfak bulunuyor. Ayrıca üst kat sigara içmek için ayrılmış ve dekore edilmiş bir terasa ait.

İçeri girmek için iris kilidi olan kapı sensörünün gözlerimi taramasını sağladım ve kapı açıldı. Alper'de aynını yaptığında içeri girdik. Babam içerde olduğu için ışıklar açıktı ve içerden klasik müzik sesi geliyordu. Psikoloğu babama klasik müzik dinlemenin kafasını toplamasına yardımcı olcağını söylemiş.

Babam içeri girdiğimizi anlamış olsa gerek "Toplantı odasındayım." Diye seslendi. Toplatı odasının kapısına geldiğimizde Alper kolumu tuttu, arkamı döndüğümde kolumu bırakmıştı suratına bu akşam gördüğüm aptal gülümseme yayılmıştı. "Önden buyrun hanımefendi." Dedi. Serkan Karahan'ın bana hanımefendi demesine neden bu kadar takıldığını anlamamıştım ama yolda da birkaç kere bununla ilgili şaka yapmıştı. Koluna vurup "İçtınmi gerizekalı? Ne bu zevzeklik? Başlatma hanımefendine şimdi!" Dedim ve içeriye girdim. Attığı kahkaha sinirimi bozuyordu. İçerdeki sandalyelerin birine oturduğumda Alper ne ara aldığını anlamadığım 3 bira şişesiyle içeri girdi. Gerçekten şimdi mi içecektik? Toplantı yapmamız gerekiyordu. "Baba şu zevzek yeğenine toplantı yaparken alkol almadığımız söyleyebilir misin, yoksa elimde kalacak gerçekten." Dedim. Alper saçma ve alakasız zamanlarda aptallaşmasıyla beni hep sinirlendirmeyi başarıyordu. Babam Alper'i uygun bir dille uyanırken bu muhabbete dahil olmadım ama anladığım kadarıyla Alper, Serkan Karahan'la konuştuktan sonra tekrar o kızın yanına gitmişti ve kızla konuşurken haddinden fazla alkol almıştı. Haliyle kafası pek yerinde değildi.

Alper'e sade ve sert bir kahve yapıp içirmiştim ve bu kendine gelmesine yardımcı olmuştu. Ben tekrar toplantı odasına girdim ve Alper de yüzünü yıkayıp geleceğini söyledi. Yaklaşık 5 dakikadır yüzünü yıkamasını bekliyoruz Babam da kahve içiyor.

Alper toplantı odasının kapısı da göründüğünde elimdeki gazeteyi kenara bıraktım. Alper yerine otururken babam bir kağıt çıkarıp önümüze uzattı. Bu kağıt bu gün gelmesi gerekenlerin listesiydi ve aralarından gelmeyenler olmuştu anladığım kadarıyla bu gelmeyen kişileri tespit edecektik. Babam "Alexandra Rafael" dediğinde masanın sonundaki duvarda bulunan ekranda ismini söylediği kişinin resmi çıkmıştı. Bu kadın bu gün konuştuğum davetlilerin biriydi ve mimarlık şirketini uyuşturucu satışı yaparken paravan şirket olarak kullanıyordu. Ve büyük plandaki küçük hedeflerimizden biriydi. "Gelmişti bu kadın ve yanında da yeni bağlantısı olduğunu bildiğimiz Kenan Tüten vardı." Dedi Alper. Kenan Tüten, Sergio'nun beden dilini okuyup bana aktardığı davetlilerin birisiydi ve aynı Alexandra gibi uyuşturucu işindeydi ve bu gün verdiğimiz davette de fazlasıyla gergindi. "Sergio'nun söylediğine göre Kenan Tüten bu gün fazla gergindi." Dedim.

Babam gülerek "Bu gece patlattığım sevkiyat onundu ondan olabilir." Dedi. Gerçekten babam beni bile şaşırtıyordu. "Peki, silah sevkiyatı yapan birkaç kişiyle de muhabbet ettim bu gün." Dedim. Babam anladığını belli ederek başını salladı. Babam tam bir şey söyleyecekken duyduğumuz kapı sesi bizden birinin içeri geldiğini bize anlatıyordu. Müzik sesi kesildiğinde gülümsedim "Sergio" dedim. Kapıda belirdiğinde Babam hariç ikimizde ayağa kalkmıştık. Sergio ile tokalaşıp yerime otururken babam "Ne derdin var klasik müzikle sırf bana gıcıklığına yapıyorsun." Dedi. Sergio yaklaşık 12 yıldır Türkiye'de yaşadığı için Türkçe biliyordu ve yanında ingilizce konuşmak zorunda kalmıyorduk. Sergio "Evet gençler ben geldiğime göre siz çıkabilirsiniz kalanını ben ve Taner hallederiz." Dedi. İtiraz etmek üzer ağzımı açtığım anda Sergio sözümü keserek "yo yo yo yo yo itiraz kabul edilmiyor bu bir emirdir." Dedi. "Tamam." Deyip ayağa kalktım. Toplantı odasından çıkarken Alper içeriye dönüp "Bende seni seviyorum aşkım." Diyip öpücük attı. Zevzek işte. Babam "Alper oğlum Akşam akşam kafanı kırdırma bana. Aden doğru söylüyo zevzek bu çocuk." Diyerek Alper'e çok yerinde bir cevap verdi.

KOKUNUZ BEYFENDİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin