Teriyaki Kızlar
*( Teriyaki Japon mutfağında bir yemek pişirme tekniğidir. Teriyaki ismi Japonca "teri" ve "yaki" kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Teri parlatmak ve yaki ızgara ya da kavurmak anlamına gelmektedir.)
Yağ iyice kızınca ocağın altını kapattım ve jülyen kestiğim etin üstüne döktüm. Biraz da baharat ekledikten sonra saate baktım, henüz on dakikam vardı. Bu, etlerin yağı emmesi için yeterli bir süreydi ama tezgahımı toplamak konusunda aynı şeyi söyleyemem. Vakit kaybetmeden temizleme işine koyuldum. İşini bitirmiş olan Azul son üç dakika kala hocalara çaktırmadan yanına gelip bana yardım etti. Bu bir sınav değildi, daha çok quiz gibi bir şeydi. Bir nevi sözlü. Bu yüzden kimse rakip sayılmazdı, ki öyle olsa da Azul ile birbirimize yardım ederdik.
"Şu ders bi' bitsin alacağım ben senin ifadeni." diyen Azul'a baktım ellerimi yıkarken, "Yine ne yaptım ya?"
"Dün Felix ile randevuya çıkmışsın? Ben bunu niye Jeong In'den öğreniyorum?"
"Jeong In'den öğrendiğin ne kadar belli ha... Randevuymuş, hah! Her zamanki gibi ders çalışmak için buluştuk ama sadece öncesinde yemek yedik, hepsi bu. Bunun neresi randevu?"
Omuz silkti, "Bilemiyorum artık, demek ki Felix bunu öyle görüyor ki Jeong In'e anlatmış."
"Ya da Jeong In bir paranoyak ve işine geldiği gibi anlamış?"
"Niye işine gelsin ki?"
"Çünkü eğer benim sevgilim olursa senden uzaklaşacağımı ve seninle daha çok vakit geçirebileceğini zannediyor. Ama safım bilmiyor ki sen benim yüzümden değil animelerin için onunla görüşemiyorsun..."
Süre dolmuştu, hocalar teker teker yemeklerimizi inceledikten sonra puanları vermişlerdi. Sırf yeşil soğanları eşit kesmediğim için beş puan kıran hocaya içimden sövsem de doksan beş aldığıma şükrediyorum. Sözlü notuna etkisi olacaktır.
Teneffüste Azul ile pencere kenarına geçtik konuşmamıza devam etmek için, "Aslında Jeong In de birlikte anime izlemeyi kabul etse her şey tamam olacak ama resmen nefret ediyor! Ben de onun izlediği şeyleri sevmiyorum, ne yapacağım?"
Derin bir iç çektim, "Sevgili muhabbetlerini bu yüzden sevmiyorum. Kafa yoruyor."
Alayla güldü, "Yakında seni de görürüm Felix ile."
Ona cevap vermeden okul bahçesini izlemeye devam ettim. Felix ile aramda bir şey olur mu bilmiyorum ama sanırım bu kötü bir fikir de değildi. İyi anlaşıyorduk ve sanki tamamen benim kafadandı. Tabii umarım onu yanlış tanmıyorsam...
ฅ^•ﻌ•^ฅ
İkinci derste bölüm şefimiz bir ödev vermişti. En az iki kişilik gruplar oluşturup birlikte yemek hazırlayacağız. Bunu sonraki dersimizde sıra sıra yapacağımız için bir hafta boyunca düşünmek için vaktimiz vardı. Herkes üçerli dörderli gruplar kurarken ben ve Azul iki kişiydik, ki bence bu en iyisiydi. Bu sınıftaki deniz atları ile grup olacağıma ölürüm daha iyi. Şimdi bir de grup ismi bulmamız gerekiyor. En berbat olduğum konu...
Biz iki kafadar kafasız olduğumuz için kafa kafaya verip düzgün bir isim bulamamıştık. Bu yüzden okul çıkışı Jeong In ve Felix ile buluştuğumuzda onlara danışmıştık.
Onlarla neden buluştuğumuz konusuna gelince; Azul'un fikriydi.
Biz zaten her gün Felix ile ders çalışmak için kafeye gidiyorduk, bugün müthiş(!) çiftimiz de bize katıldı işte.Limonatasından bir yudum aldıktan sonra dahiyane(!) fikrini söylemişti Jeong In, "Cook Girls olsun işte." demişti ve ben şu an kendimi pipetle boğmak istiyorum. Azul bile buna göz devirirken ben alkışladım, "İşte bu ya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENIUS | Lee Felix
FanfictionBir dahi ile sevgili olduğumu fark etmeden iki ay geçirmiştim. Onu tanımadan önce uyumlu olduğumuzu sanardım, tanıdıktan sonra ise uyumun pek önemli olmadığını anladım; hissettirdiği sevgi yetiyordu ve bu asla basit anlamda değildi. 08.08.2023 ©adoy...