Kampa Gidiyoruz!
Son sınavların da bitmesi ile sınıfça rahatlamış ve kitaplara bakmaktan tutulan boynumuzu yukarı kaldırmayı başarmıştık. Kollarımı gererek esneyip arkama yaslandım.
Jeong In yüzündeki mutlulukla bana döndü, "Son haftamız olduğuna inanabiliyor musun ya? Çok çabuk bitti! Yarıyıl tatiline sadece üç gün kaldı, şaka gibi..."
"On beş günlük de olsa tatil yapacağız, buna inanmak istiyorum."
Gülerek omuzmu patpatladı, "İnan inan, tatil vakti!"
Sınıf öğretmenimiz olan Bayan Kyung, sınav kağıtlarını derleyip dosyasına koyduktan sonra yuvarlak sevimli gözlüklerini düzeltip sınıfa döndü.
"Gençler, şimdi herkes buraya odaklansın; biliyorsunuz ki önümüzdeki hafta tatil yani son üç günümüz kaldı. Rehber hocanız Bay Park bu sene fazla etkinlik yapamadığımız için sizler adına üzülüyordu, sürekli sınavlar ve quizlerle uğraştınız."
"Bilgi yarışmalarını da sayarsak hocam." diye atlayan Jeong In ile Bayan Kyung güldü, "Haklısın Jeong In, bir de bilgi yarışmaları vardı, onlar da sizi yordu. Bu yüzden cuma günü bir kamp düzenledik. Hafta sonunu Yurayeong ormanlarında sınıfça kamp yaparak geçireceğiz."
Tüm sınıf sevinç çığlıkları atmaya başlayınca Bayan Kyung sınıf başkanı Jungwon'u çağırıp izin kağıtlarını dağıtmasını söyledi. Sırama koyulan kağıda baktıktan sonra elimi kaldırdım.
"Hocam, kampa dışarıdan birilerini getirebilir miyiz?"
Jeong In, "Ben de aynısını soracaktım hocam!"
Diğerleri birden gülmeye başlayınca Bayan Kyung da imalı imalı gülmüştü, "Kimi çağırmak istiyorsunuz bakalım?"
Yuna, "Hocam kız arkadaşlarını çağıracaklar!"
Herkes 'ooo' nidaları çıkarmaya başlarken Jeong In, Yuna'ya kalem fırlattı, "Sus kız!"
Chaeryeong, "Hocam kız arkadaşlarını tanıyorum, çok iyi kızlar. Hem meslek lisesinde aşçılık okuyorlar, bize kampta yardımcı olurlar."
Chaeryeong bana bakınca gülümseyerek teşekkür ettim. Bana göz kırpıp hocaya döndü. Bayan Kyung, "Pekala, Bay Park ile konuşayım bunu bi'."
Jeong In ile beşlik çaktık, Park hocanın izin vereceğine eminim ve şimdiden bu kampın harika geçeceğini hissediyorum.
ฅ^•ﻌ•^ฅ
"BU TAM BİR FELAKET!"
Zaten benim altıncı hissim ne zaman doğru çalışmıştı ki?
"Ne oldu Aryeol?" çantasının içine dalmış vaziyette bir şey arayan sevgilime yaklaşarak sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Dehşet dolu ifadesi ile bana baktı, "Telefonum yok! Ormanda kaybolursam sizinle nasıl iletişim kuracağım?!"
Derin bir iç çekerek cebimdeki telefonunu çıkardım, "Telefonun bende güzelim, powerbank'e bağlamam için vermiştin ya."
Rahatlayacak çantasını karıştırmayı bıraktı, "Oh be... Ödüm koptu evde unutmuşum diye."
"Zaten orada telefon çekmez ki, hem ormanda değil sahile yakın bir yerde kamp yapacağız."
Aryeol'un arkasından çıkan Azul, dirseğini onun omzuna yaslayarak, "Nasıl rahatlattın anlatamam şu an, çok sağol enişte."
Omuz silktim, "Hayatın gerçekleri bunlar." kızlar göz devirdiğinde güldüm. O esnada Jeong In geldi yanımıza, "Kontrolden geçtiyseniz binelim otobüse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENIUS | Lee Felix
FanfictionBir dahi ile sevgili olduğumu fark etmeden iki ay geçirmiştim. Onu tanımadan önce uyumlu olduğumuzu sanardım, tanıdıktan sonra ise uyumun pek önemli olmadığını anladım; hissettirdiği sevgi yetiyordu ve bu asla basit anlamda değildi. 08.08.2023 ©adoy...