𝑪𝒊𝒏 𝑻𝒐𝒏𝒊𝒌 ❦︎ 𝑫𝒂𝒎𝒊𝒂𝒏 𝑾𝒂𝒚𝒏𝒆 {𝑰𝑰}

50 6 81
                                    

Yn : adın

❦︎❦︎❦︎

Bazı kopuk anılar vardı uyandığında gözünün önünde, hoş hatırlamak için çok bir zamanın da olmamıştı. Uyandıktan sadece bir dakika sonra ayak ucunda uyuyan yeşil köpek de uyanmış ve havlamaya başlamıştı.

"Garfield!"

Hızla odanın içindeki banyoya girip insan haline dönmüş ve pantolonlu bir şekilde geri gelmişti. Üstü hala açıktı ama konu bu çocuksa bunada şükürdü işte.

Yanına geldiğinde gülümseyerek yatağının çevresine dizilen kristallerden birini eline aldı ve havaya atıp tutmaya başladı.

"Raven bir kaç şifa büyüsü yaptı."

Kristali tutup neredeyse yüzüne soktuğunda kristalden kaçmak için doğrulmuştun.

"Çok havalı değil mi‽"

"Evet evet. Şimdi kızı rahat bırak."

Kapıdan ilk giren Damian Wayne olmuştu. Ardından Kori, Raven, Blue Beetle ve en sonunda abin girmişti. Garfield'a cevap verense tabii ki bay mükemmel Robindi.

"Daha iyi misin?"

Kori yanına gelip elini tuttuğunda başını hafifçe olumlu anlamda salladın. Raven Garfield'in elindeki kristali alıp eski yerine koyarken ona sessizce bir şeyler demişti. Yeşil çocuğun yüzü hızla düşmüştü.

Abinden bilerek gözlerini kaçırarak Raven'a baktın. Sana açıklama yapabilecek tek kişi o gibi gelmişti içten içe.

"Gücünü kullanmak seni yormuş, bayıldın. İki gündür."

Kadifemsi sesi kulaklarında dağılırken haklı olmak rahatlamıştı. Yine de iki günlük bir baygınlığa neden olacak kadar çok güç kullanmadığına emindin yada tahmininden fazla mı güç kullanmıştın?

Göz ucuyla duvara yaslanmış ve gözlerini sana dikmiş Damian'a baktın. Bu çocuktan o kadar korkuyor muydun? Yanında kendini tedirginlikle kasıyordun lakin korku? Bunu daha önce hiç düşünmemiştin bile.

"Yn?"

O kuşkucu ses kulaklarına dolarken başını yavaşça abine çevirdin. Aranızda gergin bir kaç saniye geçmişti. Kori durumu anlayınca "Biz çıkalım." Demiş kapıyı açmıştı. Blue Beetle ve ardından kolundan tutarak çektiği Galfiard eşliğinde Raven çıkmıştı. Kori de odadan çıktıktan sonra ikinizinde gözleri Damian'a dönmüştü.

"Gidecek misin?"

"Hayır."

Ağzını açıp konuşacağın anda saçları yüzüne düşecek şekilde başını indirmişti. Gözleri ise sana odaklanmıştı. Görmesende hissediyordun.

"Kıymetli nefesini boşa harcama cadı, onu başkası için sakla."

Bakışları sonunda abina döndüğünde hala yüzü yere dönüktü ve aslında asla nereye baktığından emin olamıyordun.

Sonunda abin uzanıp kapıyı örttü ve yanı başında duran sandalyeye oturdu. İşte başlıyordu.

"Nasılsın?"

Gözlerini kapatıp bakışlarınızın birleşmesini engelledin ve istemsizce çatılmış kaşlarını yavaşça rahat bıraktın.

"Yorgun ve acınasıyım. Sen?"

"Endişelendim ve açıkçası hala endişeliyim."

Gözlerin kapalı olsada abinin odadan çıkmadan davetsiz bir misafir olarak konuşmanızı dinleyen Damian'a baktığına emindin. Sende olsan aynısını yapardın.

"Nasıl oldu bu?"

Gözlerini açıp abine baktın. Kristal gibi duran sarı gözleri sana odaklanmış, sanki Damian'ı unutmuştu. Endişelendiğini biliyordun, endişelendiğinde mantıklı olmadığını biliyordun.

"Antreman yapıyordum, yapıyorduk. Büyü kullanınca vucudumun enerjisini tükettim o kadar."

Gözlerindeki endişe hala oradaydı, korku gitmemişti.

"Gerçekten John."

Bu adamı bu denli sarsabilecek iki kişi vardı bu dünyada. Biri Zatanna'ydı ve ikinciside sen.

"Gücünü neredeyse kurutmuşsun Yn ve bunu sadece savunma büyüleri ile yapmışsın."

Tam konuşacak gibi olduğunda eli kaldırıp seni susturdu.

"Gerçek bir savaşta bile değildin."

Eliyle duvara yaslanmış çocuğu gösterdi.

"Ve onun büyü gücü bile yoktu."

Tekrar sana döndüğünde başını iki yana sallayarak "Üzgünüm" dedi. "Ama Teen Titans için aceleci davrandın. Bir gün daha dinlen ve yarın gizem evine geri dönüyoruz. Birlikte."

"Ne!"

"Saçmalık!"

Damian ile aynı anda konuşmuştunuz.

"Bu saçmalık. Yn'i götüremezsin!"

Abin ayağa kalkmış konuyu kapatmaya çalışan bir eda ile elini salladı. Damian'a bakmamıştı bile.

"Bu seni ilgilendirmiyor Robin."

"Oh, hayır. Bu beni tahmin ettiğinden daha çok ilgilendiriyor şeytan."

Damian yanınıza geldiğinde hala antrenman günü giydiği kazakla olduğunu görmüştün. Kırışık duruyordu ve eğer konu küçük Wayne ise bu tuhaftı.

"Seni parçalarına ayırmamam için bana bir neden ver çocuk."

Damian ellerini ceplerine koyup omuz silkti. O kendini beğenmiş gülümsemesi yüzünde duruyordu.

"Batman."

Ellerini pantalon ceplerinden çekmeden duruşunu düzeltti ve göz ucu ile sana döndü. Sana bakarken yüzünde değişen bir şeyler vardı. Neydi bunun adı suçluluk mu? Tekrar abine döndüğünde ise o duygudan geriye hiç bir şey kalmamıştı.

"O istemediği sürece bu kız ekipten ayrılmayacak."

O an içinde bir umut yeşerse de seçimin senin olmadığını biliyordu. Ne sen ne de Damian Wayne bu seçime karışabilirdi. Son söz sadece abinindi.

Drunk And İn LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin