2. BÖLÜM :İsteme

356 17 0
                                    

Emirhan 'ın   ailesinin beni istemeye geleceğini duyduğumdan beri yerimde duramıyordum.

Anam odama gelip akşama bana görücü geleceğini söylemişti. Babamın uyarısını dikkate alıp beni sık sık bu akşam onları sofrada rezil etmemem  konusunda uyarmıştı.

Odadan çıkmadan önce bana' çok umutlanmamam gerektiğini zaten Bozdağ ailesinin beni görüp kaçacağını' söyleyerek beni kendince aşağılamaya çalışmıştı.

Ona ağzının payını bir güzel verip kendimi övmek çok isterdim ama içten içe onu haklı olduğunu biliyordum.

Her aşağılamasına göz yumup susmuştum ve sonrada soluğu her zaman  ki gibi mutfakta almıştım. Yemeği sadece açlığımı gidermek için yemiyordum. Sinirlendiğimde veya üzülüp strese girdiğimde hıncımı çıkarmak içindide. Bir nevi stresimi böyle atıyordum.

Zaten ben bu hale geldiysem bu kahrolası huyum yüzündendi.

Dün geceden kalan kazan dibini kaşıklıyordum. Çok güzel yapıyordu Ayşe ninem bu tatlıyı. Küçükken canım çektimi yapsın diye peşinde koşardım.

Normalde bunu çoktan dün bitirmiş olurdumda anam  Ayşe neneme artık akşam yemeğinden sonra mutfağın kilitli kalacağını söylediğinden beri geceleri mutfağa giremiyordum.

Neymiş' geceleyin mutfağa fare giriyormuş '

Fare derken bana bakarak söylemişti zaten.
Anam için onun kızı değilde evinde kalan bir sığıntıydım sanki.

Ayşe nenem mutfağa  girdi. Beni kazandibini yerken görünce çok şaşırmasada kaşını çatıp bana hayret eder gibi baktı.

" kuzum sen burda ne yapıyorsun? Gidip hazırlansana akşama çok bir şey kalmadı. Görücülerinin önüne böyle mi çıkacaksın?"

Ayşe neneme sorunun elbisede değil bizzat bende olduğunu söylemek istiyordum ama o yine bana

'  kızım senin bir kusurun yok sadece biraz balık etlisin. Kendine bu kadar haksızlık etme' deyip beni kendince avutucaktı.

" üstüme bir  şeyler geçiririm sen merak etme. Hem kimse bir elbise için bir kızla evlenmez."

Son cümlemi alaylı bir şekilde söylemiştim ama sesim daha çok kendimden ümidi kesmiş gibiydi.

Ayşe nenem bunu anlamış gibi yanımdaki sandalyeye oturup elini elimin üstüne koydu.

" Kuzum anan yine canını sıktı değilmi? Sana kaç defa söyleyeceğim onun laflarını kaleye alma diye. Seni üzmesine izin verme. Sen üzülünce bende üzülüyorum "

Minnet dolu bakışlarla ona baktım boğazımdaki yumruyu yutup
Ayşe nenemin elini ellerimin arasına alıp öptüm. O bu hayatta beni tüm kusurlarımla kabul eden tek kişiydi. Aramızda bir akrabalık bağı yoktu ama onu kendime kendi öz anne ve babamdan daha yakın görüyordum.

" Sen üzme kendini o beni üzemez. Hem onun bir şey demesine gerek yokki olacağı varsa olur, olmayacağı varsa olmaz. En fazla evde kalırım. O zaman da senden ayrılmamış olurum. Hem senle birlikte çok güzel turşumu kurarız fenamı?  kıtır kıtır böyle ekşi ekşi yeriz. "

Şaka bir yana canım çekti.

Ayşe nenemle söylediklerime güldük.
" ilahi kızım güldürdürdün beni ama seninde zamanı geldiğinde bir yuvan olsa fenamı olur? "

Sorusuna cevap veremedim. Biran kendimi  Emirhan la evlenmiş olarak hayal ettim.
Üç tane de çocuğumuz vardı.
Üçüde birbirinden tatlıydı.
Güzel bir evliliğimiz vardı hayalimde. Çok mutluyduk çocuklarımızla. Kafamfa bir aile tablosu çizmiştim ama o tabloda bir çizim hatası vardı.... Ben

Kendimi kendi kurduğum hayali aileme yakıştıramamıştım. Özellikle Emirhan 'a

Onun gibi yakışıklı yağız bir delikanlının yanına ben yakışımıyordum.

Zaten hiç bir zaman bir erkeğin yanına yakışmak gibi bir isteğim olmamıştı.

Emirhan dışında

Ama onunla olmamın imkansız olduğunu hep kendime  anlatmıştım. Beynim kabullenmişti ama kalbim o laf dinlemiyordu. Zaten benim için işleri zorlayan oydu. Ama oda zamanla anam tarafından kırıla kırıla uslanmıştı.

O yüzden ben kendi kurduğum gelecekte hep tek başına ayaklarının üstünde durmaya çalışan bir kadındım.

Bu yüzden babama ısrar edip açıktan aşçılık okumuştum. Belki bir gün küçük bir restorandım olurdu orda yemekler pişirir hayatımı sürdürürdüm. Bana benden başka kimseden hayır yoktu

Ha birde Ayşe nenem vardı ama o da yaşlıydı. Beni bir gün bırakacaktı elbet.

Düşlerimden sıyrılıp Ayşe nenemi yanağından kocaman  öptükten sonra odama gittim . Dışarıdan anamın hizmetçilere bağıran otoriter sesi geliyordu.

Aynanın karşısına geçip kendimi incelemeye başladım. Bir yetmiş boylarında yirmi yaşında bir kızcağızdım
Açık yeşil gözlerim ve koyu kahve tonlarında saçlarım vardı. Tenim beyaz ve yumuşacıktı. Aslında düşünüyorumda bu kadar kilolu ve yüzüm sivilceli olmasaydı belki çok güzel bir kızdım ama ben o kadar özgüvensizdimki  kendime özenemeyecek kadar çekiniyordum.

Ben aslında bana göstermedikleri ilgi ve şefkat için  ellerine bir bahane vermiştim çünkü onlara neden beni sevmediklerini sorduğumda ne suskunluklarına katlanırdım ne de hiç bir suçum olmamasına ramen yargısız infaz edilişimi kabul ederdim.

Ellerine verdiğim kozuda  kullanıyorlardı zaten. Onların gözünde sadece yemeden duramayan pis boğaz Feride
ydim.

Akşam olmuştu. Her şey hazırdı.  Bozdağ ailesinin gelmesini bekliyorduk. Belli etmemeye çalışsamda aslında çok heyecanlıydım. Üstümde yeşil bir elbise vardı.

Saçımı örmüştüm. Hafif makyaj yapmiştım
        ama ne yaparsam yapıyım çirkinliğimi gizleyemiyordum.

Avlunun kapısı çalındığında stresim daha da arttı.

Sofradaki yemeklere dalmak istiyordum ama kendimi zar zor tutuyordum.

Bozdağ ailesi kapıdan bütün ihtişamıyla girdi. Önde Yaşar Bozdağ hemen arkasında karısı Seher Bozdağ girdi. Ardından  iki oğlu ve gelinleri çocuklarıyla birlikte içeri girdiler.
Bir Bozdağ eksikti

    Emirhan Bozdağ

İçime biran büyük bir keder düştü. Gelmediğine göre rızası yoktu. Gerçi nasıl olsun benim gibi bir kızla kim evlenmek isterki.

Anam  bozulduğumu anlamıştı. Bana' ben sana demiştim der gibi bir bakış attı. Yüzünde memnun olmuş bir ifade vardı. Anama olan nefretim daha da artmıştı bu gece.

Babam da Emirhan Bozdağ ın yokluğunu fark ettiğinde yüzündeki gülümseme kaybolmuş kaşları çatık bir ifade yer almıştı.

" Ee Yaşar Emirhan evladım nerde? "

Bunu hesap sorar gibi sormuştu.

"  Burdayım  Ahmet ağam kusura bakma arabayı park ediyordum o yüzden biraz geç kalmış oldum"

Bu oydu. Gelmişti. Elinde çiçek ve çikolatasını tutuyordu. Üstünde jilet gibi bir takım elbisesi vardı. Son gördüğümden beri daha da yakışıklı olmuştu. Yeşile çalan ela gözleri beni büyülemişti.
Kısa siyah saçları ve hafif sakalından yeni traş olduğu belliydi. Uzun heybetli bedenine baktığımda tahminimce bir doksanlık bir boya sahipti.

Gözlerim gözleriyle kesişti işte o an vereceği tepkiye odaklanmıştım.





Bu bölümü cuma atıcaktım ama bugün atmaya karar verdim.
 

Yorumlarınızı bekliyorum.
Ee bölüm nasıldı?

FerideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin