İyi okumalar diliyorum.
Yankı
Dersler çok sıkıcıydı. Öğle arasına girmiştik. Kızlarla beraber kantine inmeye karar verdik. Yiyecek bir şeyler alıp bir masaya oturduk. Ada ve Pamira dersler hakkında konuşuyorlardı. Onların susmasıyla masaya birinin oturduğunu fark ettim. Kafamı kaldırdığımda kumral çocuğu gördüm. Bakışlarımı çocuğa yönelttim.
"Hey, selam. Ben Eren."
Tek kaşımı kaldırmış bir şekilde çocuğa bakmaya devam ettim.
"Sizin gelmenizi dört gözle bekledim. Ben okul gazetesinden sorumluyum. Sizlerle küçük bir sohbet etmek istiyorum. Hakkınızda duyduklarımız dışında bilmediğimiz başka şeylerden de bahsederiz. Ne dersiniz?"
Kimse konuşmuyordu. Herkes Gece'nin cevabını bekliyordu. Gece onaylayıcı bir şekilde kafasını salladı. Muhtemelen çocuğun bir şeyler peşinde olduğunu düşünüyordu. Çocuk masaya ses kayıt cihazını koydu.
"Pekala. Grubun lideri Gece ile başlayalım. Göz göze gelmeyi niye sevmiyorsun?"
"Sadece sevmiyorum."
"Nasıl tanıştınız?"
"8. Sınıfta aynı dershanede ama farklı sınıflardaydık. Tesadüfen orada tanıştık. Hepimiz aynı liseden burs kazandık. Kader bu şekilde bizi birleştirdi. O zamandan bu yana arkadaşız."
"Yankı ile birlikte boksa gittiğiniz doğru mu?"
"Evet."
"Burslarınızı nasıl yaktınız?"
"Birkaç cırtlak kızı dövdük."
Eren güldü ve devam etti. Gece tüm sorulara cevap veriyordu. Biz ise onları dinlemeye odaklanmıştık.
"Fazla kavgaya karışmadığını duydum. Doğru mu?"
"Doğru."
"Nelere sinirlenirsin?"
"Bunu söylersem birçok kişinin bunu bana karşı kullanacağını biliyorum. Kimseyi öldürmek istemiyorum."
Güldü. "Çok sinirlisin, haa."
"Evet."
"Sevgilin var mı?"
Gece güldü ve devam etti.
"Ciddi misin?" diye sordu. Eren kafasını salladı. Gece ciddileşti.
"Hayır, hiçbirimizin sevgilisi yok."
"Pekala. Şimdi size geçelim kızlar. Grubun liderini yani Gece'yi siz mi seçtiniz?"
"Gece bu grubu kurdu ve liderlik etti. Biz ise bundan çok memnunuz." dedi Ada ters ters.
"Aranızda birbirinizden sakladığınız sırlar var mı?"
"Kesinlikle hayır." dedim yüksek bir ses tonuyla.
"Sakin ol lütfen. Sinirlenmene gerek yok."
"Soruların bitti mi?" Eren Gece'nin sorusuna olumlu bir şekilde kafasını sallayarak cevap verdi.
"Benim de sana sormak istediğim bir soru var." Eren Gece'ye doğru döndü.
"Bu bilgileri ne yapacaksın?"
"Bunu söylemiştim. Ben okul gazetesinden sorumluy-"
"Ondan bahsetmiyorum. Gerçeklerden bahsediyorum." diye sesini yükseltti Gece. Eren çok şaşırmış gözüküyordu.
"Ben okul gazetesin-"
"Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun?" diye fısıldadı. Gece ses kayıt cihazını eline aldı.
"Ses kayıt cihazını açmayı da unuttun herhalde." Eren'in gözleri kocaman açılmıştı.
"Bu kadar zeki olduğumuzu bilmiyordun. Öyle değil mi?"
Gece güldükten sonra devam etti.
"Bunu da yazacağın makaleye eklersin."
Gece'nin ayağa kalkmasıyla beraber bizde ayağa kalktı. Gece Eren'in kulağına bir şeyler fısıldadı. Daha sonrasında hareket etmemiz için başıyla işaret etti.
"Kulağına ne fısıldadın?"
"Bu işin sonunu asla bırakmayacağım. Arkanı kollasan iyi edersin."
Gülümsedim. O da gülümsedi.
Gülümseyerek "Biliyor musun? Arkanı kolla deyince aklıma birileri geldi." dedim.
"Vakti geldi." dedi benim gibi gülümseyerek.
"Neyin vakti geldi?" Pamira'nın her zamanki soruları işte.
"Cırtlaklar sürüsünden intikam alma vakti."
Pamira psikopatmış gibi güldü.
"Onlar için çok çılgın planlarım var."
Pamira en masum ve saf olanımız. Çılgın olmadığı zamanlarda. Bu psikopat gülüşü Pamira'yı bir şeytana benzetmişti.
"Çılgın Pamira yerine Şeytan Pamira daha uygun." dedi Ada. Ada'nın bu dediğiyle kahkahalarla gülmeye başladık. Gece ise sadece gülümsüyordu. Kimsenin bizim gördüğümüz tarafını görmesini istemiyordu.
Son dersteydik. Dersimiz İngilizce idi. Hoca ilk gün diye boş bırakmıştı. Sınıf çok gürültülüydü.
"Yeni öğrenciler." Hoca bize seslenince tüm sınıf sustu ve nasıl bir tepki vereceğimizi beklediler. Tek kaşımı kaldırıp hocaya baktım.
"Aranızda İngilizcesi en iyi olan kim?"
Hepimiz sessiz bir şekilde bekliyorduk.
"Benim." dedi Gece. Tüm sınıf şaşkın bir şekilde Gece'ye bakıyordu. Bayan hoca bizim sıraya yaklaştı.
"Can you speak English?" (İngilizce konuşabilir misin?)
"Yeah." (Evet.)
"Then tell me what do you want to be in the future?" (O zaman söyle bana gelecekte ne olmak istiyorsun?)
"Are you serious? Isn't that obvious enough? I wanna be a translator in the future." (Ciddi misin? Yeterince belli değil mi? Ben gelecekte tercüman olmak istiyorum.)
Benim de ingilizcem kötü sayılmaz. En azından konuştuklarını biraz anlayabiliyorum. Ada ve Pamira'nın hiçbir şey anlamadığına eminim.
Hoca bozuntuya vermemeye çalışarak yanımızdan uzaklaştı. Gece'ye doğru döndüm ve göz kırptım. Gülümseyerek bana cevap verdi.
Okuldan sonra servise bindik. Gece servisi ayarlamıştı. Evin çaprazındaki marketin önünde indik. Eve doğru yürüdük. Gece anahtarla kapıyı açtı ve içeriye girdik. Hepimizin anahtarı vardı.
Kıyafetlerimizi değiştirdik. Ada ve Pamira yemek hazırlamaya girişmişlerdi. Yemek hazır olunca sofraya oturduk ve yedik. Saat beş buçuktu. Her pazartesi saat 6'da Gece'yle beraber Özgür'ün abisi Aras Abi'nin spor salonuna boks için gidiyorduk. Yemekten kalktık. Hemen hazırlanıp çıktık.
"Kızlar, biz çıkıyoruz. Bir şey olursa ararsınız."
"Tamam Yankı."
Gece'yle dışarı çıktık ve yürümeye başladık. 15 dakika sonra varmıştık. Aras Abi'yi görünce başımızla selam verdik. Spor kıyafetlerimi giydim. Gece de hazırlanmıştı. Beraber aşağı kata indik. Özgür'ü görünce selam verdik.
"Gece seninle konuşmak istiyorum. Gelir misin?" Gece başta şaşırsa da başıyla onayladı ve Özgür'le konuşmaya gitti. Ben de kum torbasının karşısına geçtim ve yumruklamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belalı Kızlar Çetesi (BKÇ)
Teen Fiction"Kurallar mı??" Yere bakarken pis pis sırıtıyordum. Kızlara hareket etmeleri için başımla işaret ettim. Giriş kapısına yaklaştığımız sırada çocuğun sesini tekrar duymamla durakladım. "Bu okulun kuralları var ve kim olursanız olun, bu beni ilgilendi...