19. Bölüm 💚💚💚

9.5K 557 39
                                    

Not: Bölüm hoşunuza gittiyse yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen 💚💚💚

Ah ayrıca bu bölümü önce CansuAgk ' ye sonrada siz diğer okuyucularıma adıyorum. Hepinizi seviyor, öpüyor ve keyifli okumalar dileyip kaçıyorum bebetolarım 💋🙈😚💋

Asya'dan

Şuan ne yapıyorum biliyor musunuz? Biyolojik babamla bakışıyorum. Tam 25 yıl sonra! Bunu bir nimetten sayıp mutlu mu olmalıyım?

"Hoşgeldin küçük! Nasıl? Sürprizi beğendin mi?" dedi karanlığın içinden bir ses. Daha sonra adım sesleri duyuldu odada. Ve tam önümde durdu . Benden yaklaşık 5 santim kısa, yüzü  kapalıydı.

"Küçük?" dedim yüzümü buruşturup. Karşımdaki pislik gülerek kafasını sağa ve sola salladı ve "Beni nasıl unutursun küçük? Halbuki  beni unutma diye ömür boyu hatırlaman için bileklerini bile kesmiştim. Üstelik kendi ellerimle" dedi.

"Hâlâ çıkaramadım" dedim sakin bir sesle. Kaşlarını çatıp arkasına döndü ve "Kafasına vurmayın demiştim vurdunuz mu yoksa?" dedi sinirli bir sesle. "Sence bu mallar bana elini uzatabilir mi? Hayır.  Çünkü kırarım" dedim.

Yüzü kapalı pislik gür bir kahkaha attı ve yavaşça yüzündeki örtüyü açtı. Bu sefer ben büyük bir kahkaha atıp "Her kimsin bilmiyorum ama  tek imzasını atan sen değilmişsin" dedim.

Bunun üzerine pislik sinirlenmiş olmalı ki arkasındaki ite kafasıyla garip bir işaret yaptı. Bu işaretten sonra biyolojik babam, biyolojik abim ve diğerlerinin başına silah dayandı. Ve odayı aynı anda emniyeti açılan silahların sesi  doldurdu.

"Küçük hadi seninle bir anlaşma yapalım. Ve sana söz eğer anlaşmayı kabul edersen hem esir askerleri hem de arkandaki askerlerinle birlikte elini kolunu sallayarak gidersin buradan" dedi.

Cevap vermedim. O da bir kaç saniye sonra tekrar konuşmaya başladı. "Eğer önümde diz çöküp yalvarırsan dediğim gibi sizleri serbest bırakırım. Sana düşünmen için bir kaç saniye veriyorum güzel geçmişimizden dolayı küçük " dedi.

Geçmişten: Asya 12 yaşındayken; Yazardan :

Saat 23.48 ' di. Ve Asya karanlık sokakta koşarak yurda gitmeye çalışıyordu. Aslında bu kadar geç kalmazdı genelde ama sırf çatlak bir bardağı düşürdüğü için fazladan çalışmak zorunda kalmıştı. Ne yapsaydı yani? Zaten aldığı para kızlara zar zor yeterken bir de aptal gibi 'neyse parasını maaşımdan kes' diyemezdi ki. Diyemedi de zaten.

Bu yüzden şimdi tabana kuvvet koşuyordu. Yorulmuştu aslında. Ama bu yorgunluk tamamen ruhsaldı. Özellikle de Eylül'ün ölümü onu resmen bitirmişti. Günlerdir yemek yememiş, kimseyle konuşmamış, kimsenin yüzüne bakmamış sadece deli gibi ağlamıştı hep.

Onun suçuydu çünkü. Eğer ona hiç yaralı kuş demeseydi şimdi yaşıyor olurdu kardeşi. Yaralı kuş demişti bir gün kan kaybından öleceğini düşünmeden.

Yine aklına Eylül gelince durdu Asya. Hiç çıkmıyordu aslında ne aklından ne kalbinden ama bazen öyle acıyordu ki canı. Bir kez daha anlıyor ve seslice tekrar ediyordu. "Benim canımı sadece sevdiklerim acıtabilir"

Birden bir fren sesi duydu Asya.Etrafına baktı fakat karanlık olduğu için bir şey göremedi. Yakınlarda her sabah mama bıraktığı bir kedi vardı. Herhalde yine arabaların önüne fırladı diye düşündü Asya. En kötü  sarhoş falansa da döverim diye ekledi .

Bu yüzden yürümeye devam etti Asya. Çünkü geç kalmıştı. Kızlar o masal okuyana kadar uyumaz onun gelmesini bekler sonra da sabah bir türlü kalkmak bilmezlerdi. Bu yüzdendi zaten ya bütün acelesi.

Deli Komutan :AsyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin