Sabah uyandığımda dün yatmadan önce şarja takmış olduğum telefonumu şarjdan çıkardım ve üç cevapsız arama olduğunu gördüm.Abim aramış.Ben de abimi telefonumdan arama tusuna basıp aradım.
Çalıyoorr...
- Alo
dedi abim
- Alo abicim günaydın
- Günaydın canım
- Ben daha yeni kalktım
- Ben kalktım kahvaltımı bile yaptım
Abim kalkmış bi de kahvaltısını da yapmışş.
- Ben de birazdan yapacağım kahvaltımı sonra da hazırlanıp okula giderim.
- Tamam canım hadi bye bye
- bye bye Abii'mm.
Dedim ve telefonu kapattım.
Mutfağa gittim. Bir yandan ketıla çay koyuyorum altına da su koyuyorum,bir yandan da dünkü günü düşünüyorum. Sahi neydi ki ismi dün sahilde tanışıp da tanısamadığım yakışıklının ismi ?
Ketıldaki su kaynayınca suyu üstteki çaydanlığa boşalttım ve ketılı tekrar çalıştırdım.Buzdolabından yemeye doyamadığım nutellamı, çilekli reçelimi,siyah zeytinimi ve peynirimi çıkarttım ve yuvarlak mutfak masasına koydum.Ekmegimi de dilimleyerek kızartma makinasına koydum.Ekmeğim de hafif kızarınca aldım ve tabağıma koydum .Çayımı çok sevdiğim MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'LÜ bardağıma kattım.Sonra da masaya oturdum ve özenerek hazırladığım kahvaltımı yapmaya başladım.Bu evde iki gün daha yalnızım. En iyi dostum Serenay gelecek iki gün sonra. O da benimle aynı okulda ama onun bölümü dört gün sonra başlıyor.Bir yandan sıcak çayımı keyifli keyifli yudumluyor, bir yandan da nutellalı kızarmış ekmeğimi yiyiyordum.Kahvaltımı bitirdim ve masayı topladım.Odama çıkıp gardrobumu açtım ve ne giysem diye düşünmeye başladım. En sonunda da altıma yırtık lacivert kotumu,üzerime siyah , hafif göbegi açık olan t-shirtimi giydim.Saçlarımı saldım ve kafama sarı bandanamı taktım.Yüzüme hafif makyaj yaptım. Ayakkabı olarak sarı spor ayakkabılarımı giydim ve siyah çantamı aldım , tam evden çıkacaktım kii ! Telefonumu unuttuğumu fark ettim.Hemen eve dönüp aldım telefonumu ve yola çıktım.Yolda yürürken o mis gibi deniz kokusunu içime çektim.
Oh ! Mis.Okulun bahçe kapısından içeri girdim. Tam karşıda olan bankta ismini bilmediğim dün sahilde bizi tesadüfün bir araya getirdiği o yakışıklıyı gördüm . Yanında da arkadaşı oturuyordu.Ben de dersin başlamasına 15 dakika olmasına rağmen sınıfa çıktım ve sıraya oturdum.10 dakika boyunca telefonumdan Serenay'la mesajlaştım. Çok özledim onu da. Derse 5 dakika kala onlar geldi sınıfa !! yakışıklı ve arkadaşı !! Buraya doğru yaklaşıyorlardı . O da mı bu bölümdeydi yanii !! İkimiz de konservatuvar bölümündeyiz ! Benim arkamda olan sıraya oturdular.Kalbim küt küt atıyor. Ben düne kadar hiç aşık olmamıştım. Yani açıkçası düne kadar aşık olmadığım için aşk nedir? onu da bilmiyordum ama insan aşk kelimesinin anlamını yaşayarak öğreniyormuş.Dün o gerçek aşkı öğrendim iştee. Gerçek anlamıyla hemde. Hoca bir süre sonra sınıfa girdi ve bir kaç dakika konuşma yaptıktan sonra sıra sıra herkesin sesini dinlemeye başladı. Sıra bendeydi.
- Adım Yağmur,soyadım Kaya.
dedim ve Çıkarabildiğim en güzel sesimi çıkarmaya çalıştım ve Sezen Aksu'nun ÇOCUKLAR GİBİ şarkısını söylemeye başladım ;
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İŞTE..!
Novela JuvenilAŞK TESADÜFLERİ SEVER sözüne inanır mısınız ? İstanbul'a adımını attığı an başlayan gerçek hayatını bulan Yağmur bu söze inanıyor. Yağmur da kim ? Diyorsanız... Yağmur gerçek aşkını ararken bulan , Hayallerine ulaşmaya çalışırken ulaşan biri. B...