***
Şarkıyı dinleyin lütfen :)
Şarkı: Ruelle- Monsters.
***
Soğuk havayı içime çekip sakinleşmeye çalıştım. Kendime sindirmek için zaman veriyordum. Rüyamda annemin gelmesi veya gerçekten o bir rüya mıydı? Kafamı duvara vurduğumda soğuğun etkisi bedenimde azalmaya başladı. Hatta neredeyse üşümüyor sayılırdım. Bedenimde yükselmeye başlayan ateşi ve zonklayan sağ kolumun acısını hissedebiliyordum ama ne yapacağımı gram bilmiyordum.
O garip dövme nasıl oldu veya yıldırım neden beni çarpmıştı? Sorulması gerekilen tüm soruların cevapları babamdaydı ve az önce önümde büyük bir gürültüyle duran arabayla tek gözümü araladım. Siyah 1964 yapımı Ford Mustang'ın önümde durmasıyla iç çektim. Sırtımı duvardan ayırıp, arabanın kapısını açtım. Sert bir hareketle kapattığımda "Hey, arabama nazik ol!" dedi. Huylarımdan birkaçını babamdan aldığımı söylememe gerek yoktur sanırım.
Gözlüğümü çıkarıp ona sert bir bakış yolladım. Beni baştan aşağı süzdükten sonra dehşetle yüzüme bakmıştı. Bende onu süzmüştüm ama o benim kadar kötü gözükmüyordu. Sadece yaşlanmıştı. Saçları beyazlamış ve aralarında tek tük siyah teller gözüküyordu. Mavi gözlerinin altı kırışmış, göz altı torbası oluşmuştu. Sadece gözleri yaşının olgunluğunu gösteriyordu, yüzü hala genç duruyordu. Dehşetin hala kol gezdiği gözleri bir süre daha bana baktı. Eh, nasıl görünüyordum, ölü gibi mi? "Sana ne oldu böyle?" diye fısıltıyla soru sorduğunda, "Ne mi?" gözümü devirip güldüm.
"Başıma ne gelmedi diye sormalısın."
Sağ elimi kaldırıp, parmaklarımla saymaya başladım. "Yıldırım çarptı, yokuştan aşağı yuvarlandım, güzel kediciğim patladı, sürekli kan kustum, bir vampir ve kurtların savaşının ortasına düştüm. Son olarak da vampir tarafından ısırıldım." gözlerinin içine baktığımda kısa bir şok daha geçirmişti. "Gözlerim bu halde ve kolumda bir dövme var." diye bağırdığımda sesim yine çatladı. Ona bakıp, ceketimi çıkardığımda dövmemi gösterdim. Gözleri omzumdan başlayıp, işaret parmağımın ucunda biten siyah ağaç damarlarına benzeyen şimşek dövmemde gezindi. Kolumdaki turunu bitirdiğinde yorgun mavi gözleri korkuyla bana bakıyordu ve baya endişeli görünüyordu. Baya baya yani basbaya. En son onu bu halde gördüğüm de lunapark faciasından kurtulmuştum.
Bende korkmalı mıydım?
Ellerini saçlarında sinirle çekiştirdi. "Tanrı yardımcımız olsun" diye mırıldandığında gözlerimi kıstım. "Tek söyleyebileceğin bu mu? Beni bir vampir ısırdı." kafasını salladığında "Ne söylememi bekliyorsun?" diye sakin bir sesle konuşuyordu ancak hala şoktaydı. "Mesela araban için üzgünüm gibi şeyler ve bana neler olduğu hakkında bir şeyler." sinirle bağırdığımda göz devirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ BEKÇİ
Fantasy**TANITIM VİDEOSU VARDIR.** Binlerce yıldır, nesilden nesile aileye geçen bir lanet. İki dünya arasındaki kapının koruyucusu olmaya zorlanan bir Bekçi. İki dünyayı birbirinden ayıran perdeyi korumak zor olamazdı değil mi? Tabii yaklaşan bir savaş ol...