0.3

117 9 1
                                    

Silamm
Nabersiniz?
~•••~

Ayberk AY

Nehir telefonla konuşurken içim acıdı.

Bizden önce de sevdikleri vardı. Bizden öncede onu sevenler vardı. Bizden öncede kendince kardeşleri vardı...

Bunları düşünmek benim içimi yakıyordu. Keşke bir karışıklık olmasaydı.

Eğer Nehir bizimle büyümüş olsaydı bana, bize abi derdi. Eğer Nehir bizle büyümüş olsaydı onunla çok iyi anlaşırdık.

Zaten evde anlaşabilenler ikiye ayrılırdı.

Birinci gurupta;
Ben
Ayaz
Umut
Mert vardı.

İkinci gurupta ise;
Furkan abim
Rüzgar abim vardı ve tabi birde anne babam

Artık Nehir'in gelmesiyle bizim gurup artmıştı. Ah keşke Egem de büyüse de bir an önce bizim guruba gelse.

Ege demişken aklıma saate bakmak gelmişti. Saat 12.00 olmuştu. Ege kreşten 12.30 da çıkıyordu. Burdan oraya gitmek 15-20 dakika falan sürüyordu.

Birden ayaklandım. Benimle birlikte Umut da ayaklandı çünkü o da saate bakıyordu. Bu ikiz şeyssi ne kadar güzel ya.

Umut AY

Ayberk de benimle birlikte ayaklanınca Nehire dönüm.

"Sen de gelmek ister misin?" diye sordum.

Bana şaşkın şaşkın bakarak " Nereye?" diye sordu. Çok tatlı olmuştu yüzünü öyle yapınca. Onu tutup şapur şupur öpmek istemiştim.

Ama tabi bu isteğimi içime gömerek " Egeyi kreşten almaya" dedim.

Birden ayağa fırlayıp " Oluur" dedi. Ayaz yanda homurdanarak "ulan küçücük çocuğu bizden çok seviyor anasını ya" dedi.

Yanımda olduğu için birden elimi ağazına çarpıp " Sus küfür etme. Hiç yakıştıramadım sana Ayaz" dedim.

Ayaz bunun üstüne " Ya abi yaa. Vurma ağazıma. Babaaaa abim bana vuruyoor" diyerek beni babama şikayet etti.

Tabi bu bizim günlük rutinimiz olmuştu artık.

Babam da Ayaza cevap olarak " Vay puşt " dedi beni kast ederek.

Ben de her zamanki gibi " Hiii anne duydun mu babamın ağazı bozulmuş bana küfür ettii." dedim.

Nehir benim bu dediğimin üzerine kahkaha attı.

Biz de birden ona döndük.

Abilerim ve kardeşlerimle birlikte ona mest olmuş gibi baktık. Çok güzel gülüyordu. İlk defa annemden başka bir kadının gülüşüne aşık olmuştum.

Büyük ihtimalle abimler ve kardeşlerim de öyle düşünüyor olacak ki hepimiz birden aynı anda yutkunduk.

Nehir gülmesi durunca bizi fark etmişti. Ve " Ya amaaa" diyerek pembe yanaklı yüzünü saklamak amaçlı babama dönüp kafasını devekuşu misali babamın göğüsüne gömdü.

Ve sonra " Bakmayın bana öyle " dedi boğuk ve utangaç çıkan sesiyle.

Çok tatlı olmuştu. Ama saat de geçiyordu. Artık dayanamadım ve arabanın anahtarını Ayberke atıp ona kapıyı işaret ettim. O da masajı alıp kapıyı açmaya gitti.

Ben de Nehire doğru yürüdüm. Birden onu kucağıma aldım.

O, anın heycanıyla çığlık attı. Ardından bana döndü ve " Piskopat mısın oğlum? Salak. Birden napıyon öyle. Yüreğime indi aptal" o böyle böyle saydırırken kapıya gelmiştik.

Bu Ne Demek Oluyor?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin