10.BÖLÜM

6.3K 251 60
                                    

HELLOOOO

BOL BEĞENİ VE YORUM İSTİYORUM. KİTAP HAKKINDA TEŞEKKÜRLER.

KEYİFLİ OKUMALAR...

10.BÖLÜM "GEÇMİŞ HATIRALAR."

~

Yazar anlatımı

"HAYIR... ÖLMEDİ... ÖLMEDİ KİMSE... MİHRİBAN YAŞIYOR... BABA YAŞIYOR..." alp kapıyı kırmaya çalışıyordu ama nafile bir çabaydı onun ki. Kapının kilitti bir türlü kırılmıyordu.

"BU LANET KAPININ BAŞKA ANAHTARI YOK MU?" Alparslan'ın her hareketi telaşlıydı. Hangi ara çıkıp gelmişti bilmiyordu bile. Kapıya son çare tekrar denedi kırmayı. Bu sefer o kadar sert vurmuştu ki omuzu yerinden bile çıkmış olabilirdi ama şuan onu fark etmeyecek kadar telaşlıydı. Görevli kadın yedek anahtarı getirdi ve Alparslan'a verdi. Aldığı gibi kapıyı açan adam İçeride manzarayı böyle beklemiyordu Mihriban'ın odası damağa dağınıktı. Boy aynasının önüne oturmuş elinde makas vardı. O makas git git saçlarına yaklaşıyordu. İleri geri sallanıyordu bunu farkında bile değildi. Alp, Mihriban'ın yan tarafında durdu. Dikkatini kendine çekmekti amacı. 

"MİH." odada çaresizlik dolu ses yankılanmıştı. Odanın bir köşesi yanmıştı ve şuan onu söndürmeye uğraşan görevliler vardı. Efsun uzaktan ağlıyordu şok içindeydi. Bu ilk defa başlarına gelmiyordu ama psikolog onları uyarmıştı. İlaçları bıraktığında yavaş yavaş olacak demişti. İlk dfa böyle bir durum yanmış değildi. Yaşanırdı bu durumlar ama son bir kaç ay hiç olmamıştı. Olanlar ise hiç biri bu kadar şiddetli değildi. ya ağlama krizleri yada çığlık atarak ileri geri sallanır sayıklardı ama onlarda kısa sürerdi ilk defa bu kadar şiddetli oluyordu oda ne yapacağını bilmiyordu.

O biraz olsun iyi sanıyorlardı. Ama sadece sanıyorlarmış.

"Güzel bebeğim. Yanına gelebilir miyim?" Alp kendi varlığını, gerçeklikten kopmuş kıza belli etmeye çalışıyordu. Yavaş ve temkinli adımlar ile daha çok yaklaşmaya çalıştı. Mihriban onu kısa bir baktı ve aynaya bakmaya başladı sanki orada birisi varmış gibi ona gülümsedi.

"Alp geldi... kimse ölmedi... baba gelecek, Abi gelecek, anne gelecek." Elindeki makası bıraktı. Kollarını bacaklarına sardı. Daha hızlı öne arkaya sallanmaya başladı.

"Şimdi sana dokuna bilir miyim?" dedi alp onu ürkütmek veya dahada tetiklemek istemiyordu. Adımlarını temkinliydi. Mihriban onu başı ile onayladı. Alp izni aldığı için mih'in yanında diz çöktü. Kollarını Mihriban'ın bedenine sardı. Saçlarına sayısız öpücük armağan etti.

"Alp geldi. Ben yetim değilim. Ben öksüz değilim. AİLE ÖLMEDİ. YANGIN YOK... ATEŞ YOK... SAÇLARIM YANMIYOR ALP GELDİ..." Sözlerine tezattı hareketleri. Daha hızlı sallanmaya çalışıyordu ama Alparslan'ın onu saran kollar bunu izin vermiyordu. Bedeni durdu bir müddet sonra ama Kafasını sağa sola sallamaya başladı.

"Şşşt... Güzel bebeğim, ben geldim bak sakinleş..." Alpin sesi çaresiz çıkıyordu. Gözleri doluydu ama oda kendini bırakırsa kimse toparlayamazdı Mihriban'ı.

Bu sırada eve ömer ve mert gelmişti. Onlarla aynı anda demir ailesi de gelmişti. Görevliler tutuşan perdeleri söndürüp alt kata inmişti oda yanık kokuyordu burada durmak hiç sağlıklı değildi hepsi biliyordu ama mihriban daha önemliydi şuan neyse ki oda tamamen yanmadan gelmişlerdi. Sadece perdeler ve duvar ve bir kaç eşya zarar görmüştü hepsi yapılırdı. Alp çaresizlik ne demek bu gün iliklerine kadar hisseti. Bir insan sadece bir günde on asır yaşlana bilirmiş. Odanın köşesinde duran aileler onların bu haline ağlıyordu. Aslında ARAS ailesi çok geçmişti bu yollardan ama alp ilk defa sevdiği kadını bu şekilde görüyordu. Mert bu durum için doktorun verdiği iğneyi çekmeceden aldı ve alpe uzattı. Mihriban gözleri kapalı şekilde sayıklamaya devam ediyordu. Alp bir iğneye bir kucağındaki kadına baktı derin bir yutkunma sesi duyuldu.

MECRÛHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin