Eve gelmemin üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti ve kendimi çok yorgun hissediyordum. Sanki Ezra'nın içindeki acıyı paylaşıyorduk ve o kadar çoktu ki sırtıma büyük bir yük almış gibi hissediyordum.
Anlık bir cesaretle telefonumu alıp ona mesaj attım.
35: Hey selam.
35: Daha iyi misin diye merak ettim de
Kendi kendime utanırken telefonumu yatağa fırlatıp anneme yardım etme fikri ile odadan çıktım. Hayır kaçmadım.
"Anne yardım edilecek bir şey lazım mı?"
"Hayır tatlım sağ ol. Ama Cora'yı çağırabilirsin." Başımı sallayıp Cora'nın odasına girdim.
"Napıyorsun?"
"Film izliyordum. Siz ne yaptınız? Bir şey buldunuz mu?" Başımı iki yana salladım. "İrana'nın dediği çocukla konuştuk ama elimiz boş döndük."
Gözlerindeki hüznü gördüm. "Keşke elimizden bir şey gelseydi. Hiç mi bir şey söylemedi?"
"Hayır hatta bizi kovmaktan beter etti. Ezra çok üzgündü. Bazen seni kaybetsem ne yapardım diyorum ama boğazıma öyle bir şey giriyor ki. Nefes alamıyorum. Onun için çok zor olmalı."
"Öyle. Çok kötü bir durum."
"Annem yemeğe çağırdı gel hadi." Konuşmak istemiyordum. Konuştukça üzülüyor ve ağlama isteğim artıyordu.
Yemek masasına oturduğumuzda babam yoktu. "Babam nerede?"
"İşi varmış. Geç geleceğini söyledi."
"Umarım çabuk gelir."
"Umarım." Sessizce yemek yedikten sonra herkes tekrar odalarına geçti. Telefonu elime aldığımda Ezra'dan mesaj olduğunu gördüm.
32: Daha iyiyim.
32: Beni mi merak ettin sen??
35: İnsanlık yaptım :)
35: İyi geceler
32: İyi geceler :)
Telefonu bırakıp yatağıma geçtim ve gözlerimi kapadım.
Gece saat 03:43
Annemin çığlığına uyandım. Ve size söylüyorum ki daha önce hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Yataktan kalkarken parmağımı kapının kenarına vurmak bile o sırada canımı acıtmamıştı. Salona girdiğimde gördüğüm görüntü ile kalbim korkudan dışarıya bile çıkabilirdi.
Babam kanlar içinde omuzunu tutarken salonun ortasında duruyordu.
"Baba! İyi misin? Ne oldu? Nasıl oldu? Cora'yı çağırayım ben." Arkamı döndüğümde Cora'nın zaten kapıda olduğunu ve şokla babama baktığını gördüm. "Cora babama bak!"
Cora kendine gelip babamın vurulduğu koluna dikkatlice dokunmadan bakmaya başladı. "Kurşun içeride kalmış hastaneye gitmeliyiz. Anne sen temiz bir bez getirir misin? Gidene kadar kan kaybını durdursa yeter." Annem Cora'nın dediğini yaparken babamın başka bir yerinde bir yarası var mı diye bakıyordum ama yoktu.
"Nasıl oldu baba bu?" Babam acıyla yüzünü buruşturdu. "İş kazası."
Daha sonrasında zaman çok hızlı geçmişti. Hastaneye gitmiş ve babamı beklemiştik. Ve babamın yarasının iltihap kapmadığına emin olmak için bu gün hastanede kalmıştık. Sabaha kadar babamın başında beklemiştik. Şimdi ise sonunda eve gidiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsanlığın Ayak Sesi
Science Fiction"Bunlarda teşkilatın köpeklerinden başka bir şey değiller." Sinirle kumandayı alırken kanalı değiştirdi. "Bu kaçıncı kayıp tanrı aşkına? Akıl kârı mı bu? Ne iş çevirdikleri bile belli değil." 𝐁𝐮 𝐬𝐞𝐟𝐞𝐫 ç𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫 ç𝐨𝐤 𝐲𝐚𝐤ı𝐧𝐝𝐚𝐧 #Çσcuk...