2- Öğrenilen Gerçekler ve Hayal Kırıklıkları

102 38 46
                                    

Öylece durmuş bir tepki vermesini bekliyordum. Alışılmışın dışında bir olaydı başkaları için. Hele ki uzaktan gelenler için tam bir felaketti. Ve Ezra da bunun şokundaydı. Tepkisizliğinden korkmaya başlamıştım ki ağzı yavaşça aralandı ve sessizliğin içine bir nefes bıraktı. "Ne demek bu?"

"İyi misin?" Cevap vermedi. Gerçekten de dehşete uğramış gibiydi. "Elna bir bardak su verir misin lütfen?"

Yavaşça koluna dokundum. Kafasını tekrardan bana döndürdü. Bir şeyler kafasında daha net oturmuş gibiydi. "Bu haber gerçek mi?" Hala atlatabilmiş değildi doğal olarak. Ama öyle bir bakıyordu ki. Yalan söylersem her an her şeyi yapacakmış gibiydi.

O yüzden yavaşça başımı sallamakla yetindim. "Sen bu yüzden öyle dedin?" Onaylamak adına başımı salladım. "Nasıl?" Elna suyu masaya koyunca suyu önüne ittim. Suyu kafasına diktiğinde birkaç damla çenesinden aşağıya doğru kayarken gözüm takıldı.

Kendime gelmek adına başımı iki yana salladım. Hiç sırası değildi şuan.

"O yüzden mi bizi hiç çağırmadılar?"

"Evet." Sonunda ses edebilmiştim. Resmen sesim içime kaçmıştı ve ben nasıl bir teselli vereceğimi hiç bilmiyordum.

"Bana en başından anlatır mısın?" Söyleyip söylememekarasında kalmıştım. Sonuçta Emilia hala bunu öz oğlundan saklıyorsa bir bildiği vardır.

"Bunu Emilia haladan öğrenmen daha doğru olur." Başını iki yana salladı. "O anlatmaz asla."

"Emilia hala yalan söylemez." Hak verdiğini göstererek başını salladı. "Evet ama doğruyu da söylemez." Haklıydı. "Bana lütfen her şeyi anlat Nora."

Ah ismim. İlk defa bu kadar güzel gelmişti.

"Bunu sana o anlatmadıysa benim anlatmam doğru olmaz Ezra." İsmi..

Gözleri doldu ve ben gözlerinde ki o çaresizliği gördüm. "Nora sana yalvarıyorum." Sesi titredi. "Kardeşime ne olduğunu bilmem gerekiyor. Yalvarıyorum sana, lütfen. Elsa benim kanımdı, canımdı ve şuan benim kardeşim yok. Kimse hiçbir şey demiyor. Ben kardeşime ne olduğunu bile bilmiyorum. Kafayı yemek üzereyim. Ne olur anlat bana. Kardeşime ne olduğunu öğrenmek benim hakkım değil mi?"

Kabullenişimin etkisiyle omuzlarım düştü. Peçetelikten bir peçete alıp eline verdim. "3 yıl öncesinde falan başladı. İlk başta kimse sorgulamamıştı. Ölüm geldi ve gitti diye düşünürlerdi. Fakat sonrasında ölümler devam etti ve arttı. Artık kimse sokağa çıkamayacak hale geldi. Halkın ayaklandığı bir dönem oldu fakat sonra kimse sorgulamadı. Belki de sorgulatmadılar bilmiyorum."

Büyük yudumlarla suyunu bitirdi. "Ne oluyor bu ülkede?"

"Ölen insanların cesetleri bulunamıyor." Kaşlarını çattı. "Nasıl ölüyorlar?"

istemsizce dudaklarımı büzdüm. "Kimse bilmiyor. Babamın teorisi insanların hayatlarına girip yapıyorlar bunu. Fakat neden ve ne için yaptıklarını kimse bilmiyor."

 "İnanmıyorum. Bu nasıl olabilir?"

Bilmiyordum. Bilmiyorduk. Daha kötüsü sorgulayamıyorduk bile. "Bilmiyorum. Babam teşkilatta bir şeylerin döndüğünü söyledi." Gözleri doldu ve ağlamamak için yukarı bakması gerekti. "Tanrım nasıl bir şeyin içine düştüm ben. Ah Elsa ah."

"Çok üzgünüm. Sana teselli verebilmeyi çok isterdim."

"Teşekkür ederim ama ben sanırım bu olanları sindirmeliyim." Ayağa kalktı ve gitti. Bende arkasından baka kalmıştım. "Vay be. Çok ateşli." Gözlerim sonuna kadar açıldığında Elna'ya döndüm. "Elna!"

İnsanlığın Ayak SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin