1-Kayıplar ve Acılar

187 39 49
                                    

"Gelişmeleri tekrardan sizlere aktaracağız."

"Bunlarda teşkilatın köpeklerinden başka bir şey değiller." Sinirle kumandayı alırken kanalı değiştirdi babam. "Bu kaçıncı kayıp tanrı aşkına? Akıl kârı mı bu? Ne iş çevirdikleri bile belli değil."

Evde uzun bir gerginlik hüküm sürüyordu. Her akşam yaşanan bu olay alışagelmişti artık. Bu ülkede her zaman birçok kişi ölür, fakat hiçbirinin bedenlerine ulaşılmazdı. Birçok insan artık bunu görmezden gelse de, gelemeyenler de vardı elbet.

Fakat bu sefer çanlar çok yakından çalmıştı. Karşı komşumuz Emilia halanın kızıydı bu sefer ki. Elsa benim yaşımda güzel bir kızdı ve havacılık okuyordu.  Birçok kadının haberi çıkarken bu seferki bizi de şaşırtmıştı.

"Çok yıkıcı olmalı." Diye mırıldandı annem. "Tanrı sabır versin." Her akşam bu konuşma geçerdi aramızda. Bize söylemeseler de sıranın bize gelip gelmediğini bilmek onları çok geriyordu.

Biz dört kişilik küçük bir aileydik. Açıkçası kimseye de zararımız yoktu.

Ben, kardeşim, annem ve babam. Babam Tyler bir üstte sivil astsubaydı, annem Hannah hemşire, ben ise bir kafede garsondum. Açıkçası bir baltaya sap olamayacağım anlaşıldığında Emilia halanın kafesinde çalışmaya karar vermiştim. Kardeşim Cora ise bir tıp öğrencisiydi. Anlayacağınız ailenin çürük meyvesi bendim.

"Yarın Emilia halanın yanına uğrayacağım." dedim ellerimle oynarken. "Daha sonra ise kafeye geçeceğim. Uzun süre Emilia hala gelecek gibi durmuyor."

"Bende Nora'ya yardımcı olmak için onunla gideyim bence." Biraz sonra annemin itirazcı sesini duyduk. "Cora! Okula gideceksin! Kaytarmak yok."

"Off. Keşke Nora gibi okulu bıraksaydım." Annem bir bana birde Cora'ya bakarak başını salladı. "Ablanın geçerli sebepleri vardı Cora."

Evet. 21 Eylül.

"Off" Cora, minik ergenim. Kapıyı çarparak odaya gitmesinin ardından dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım.

"Tanrım! Küçük bir ergen doğurmuşum!" Babam sıkıntılı halinden kurtulup anneme çapkınca baktı. "Acaba üçüncüyü mü yapsak? Belki bu sefer başarırız." Annem kıkırdayarak sinyal verirken midemin bulandığını hissettiğim için yanlarından ayrılıp odama gittim.

Bilgisayarımı açıp internette gezinirken birçok # dikkatle baktım.

#ÇocuklarımızÖlüyor!

#İnsanlarÖlüyor!

#HükümetBizeBorçlu!

#İnsanlıkKatlediliyor!

Ve dahası... Kafamı yatak başlığına yaslayıp müziğin sesini fulledim.

Müzik her şeyden kaçmanın tek yoluydu bana göre. Tabi bununda yasası gelmeden önce. Birkaç ay önce sokak çalgıcılarına yasak getirilmişti. Fakat bir sürü insan bunu protesto edince kalkmıştı.

Sabah kalkacağım için erkenden yatmıştım. Sabah kalktığımda elimi yüzümü yıkayıp saçma bir topuz yaptım. Üzerime beyaz bir body, altıma ise siyah bir kargo pantolon giydim. Sofraya oturduğumda bir şeyler atıştırıp çıkmak için ayağa kalktım. "Ben gidiyorum. Size kolay gelsin." Evden çıktığım gibi Emilia halanın zilini çaldım.

İçeriden adım sesleri gelirken kapı açıldığında bir erkek çıktı karşıma. Kumral, karışık saçları vardı. Ve yüzünde hafif çilleri. Ayrıca hafif kemikli bir buruna sahipti. Bir seksen üçten uzun gözüküyordu. Göz göze geldiğimde vücudumdan bir elektrik akımı geçti gibi hissedip bir adım geçti. Bal rengi gözleri vardı. Kehribar mı diyorlardı? Tanrım çok güzeldi.

İnsanlığın Ayak SesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin