Timsah Sokak

55 22 1
                                    

Beni dönüştürdüğün şeyle ben burada bir başıma kaldım

Eskiden güneşin doğuşu ile korkularım dağılırdı. Şimdi her sabah yeni korkularla uyanıyorum.

Ben ne zaman yalnız kaldım bilmiyorum

Ne tuhaf...

Yalnızlığı bunca bilirken, kendimi hiç yalnız sanmazdım

Çevremde hep birileri vardı

Hep birilerinin yanındaydım

Günler belirsiz bir gelecek için, neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı

Bazı evlerden taşınırdık

Bazı insanlar girip çıkardı hayatımıza

Bazı mektuplar alırdık

Şimdi burası, bunları yazdığım yer neresi?

Şimdi deyip durduğumuz yer, tam olarak neresi?

Kaderimizi belirleyen şimdi mi, yoksa geçmiş mi?

Çıkmak istiyorum.

Bir yolu olmalı durdurmanın.

Birazdan unutacağım, biliyorum.

Unutmayı durduramıyorum.

Her şeyi yazmalıyım, her şeyi, bir an önce...

Unutmadan hemen önce.

Bak, ben kıl payı kaçırılmış her şeyin arkasında bıraktığı o hüzünle izliyorum hep etrafi.

Ben her zaman derim ki, bir yerlerde birisi bir şey kaybedecekse,

Birisi mağlup olacaksa,

En iyi ben kaybeder,

Ben mağlup olurum.

Çünkü kaybetmenin vahşi bir tadı var insanı kamçılayan.

Bazen geriye dönmek de ilerlemektir. Hayat bazen, vazgeçebildiklerindir.

Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin. Ama ev, kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın.

Aşina yüzler el olacak...ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. sonra geçecek.

Günü geldiğinde, dönmek gerektiğinde, umut bittiğinde

Vazgeçmeli insan.

Her şey geçer, bilirsin.

Hani nasıl biliyor musun? Ayaklarını kanatacak kadar çok aradığın o şey, sen yorulup yere çöktüğünde, karşına çıkmış da, artık bir önemi kalmamış gibi.

Nasıl biliyor musun?

Kapısında yıllarca beklediğin evden dönerken,"arkandan kapıyı açtım girmedin" diye bağırmışlar gibi.

Bir adım atana koşan, ellerimi tutana sarılandım. İtekleyene sarılan, taş atana gül uzatandım. Sonra hayat, beni aldı, bir duvara yaslayıp tam yedi yerimden bıçakladı. Hayat beni herkese benzetti. Herkes oldum. Artık daha güçlü, daha umutsuz, yenilmiş ve yorgunum.

Kaybettim.

Benim ölümüm bu dünyada başladı.

Ölmeden ölmek zormuş. Öyle söylüyor şair.

O kadar zor değil. Ölümü beklemek zor. Ölümü bekliyorum ve ölüm gelmek bilmiyor.

Bak, bazı hislerin bazen bu kadar acımasız oluşunu ne yaparsa yapsın halledemiyor insan.

Sonra unutacaksın.

Unutup, tekrar hatırlayacaksın.

İnsan, unuttukları ile yeniden tanışabilir, bilirsin.

Yaş aldıkça, saçların arayacak.

Kader deyip duracaksın göğsünde duran o öksüz yaraya...

Canını yakacak, o koskoca dağları aşıp, o küçücük tümseğe takılıp düşüşün.

Yaşamak bazen, kaburgana saplanan ve itidalle çevrilen bir bıçağa benziyor.

Yaşamak bazen, göğsünü acıtıyor.

Yaşarken ölmek can yakıcıdır.

Öğreneceksin.

Arpie MadonnasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin