Sevgi Tuğlalarıyla Harabe Evler

47 21 1
                                    

Sevgi nedir efsunkar? Neden bu denli açlık duyarım saçmalıkla dolu bir duyguya? Bu duygu nasıl oluyor da bana her şeyi yaptırabiliyor? Nasıl olur da her seferinde inanabiliyorum bir avuç et yığınının içimde ki bu açlığı doyurabileceğine? Efsunkar, basit bir saç okşaması nasıl aylarca içimde bir sızıya dönüşebiliyor? Bir insan bu kadar aç aynı zamanda nasıl bu kadar tok olabiliyor? Yalancı bir tokluk var yüreğimde. sahi olmayan sevgileri nasıl da benimsemişim efsunkar. Saçlarıma değen parmak izleri yalanlarla çizgilenmişken nasıl da inanmışım beni sevdiklerine? Sevileceğim derken nasıl da kirlenmişim bu denli? Nasıl temizleneceğim ben efsunkar? Söylesene, bu parmak izleri nasıl çıkacak vücudumdan? Daha kaç defa yüreğimi sökmek istercesine temizleyeceğim şu vücudumu? Efsunkar, nedir bu sevgi? İnsanların kirlettiği büyülü bir duygu mu, ezelden beri kirli olup insanların büyülü bulduğu bir yalan mı? Nedir bu sevgi efsunkar, anlatsana biraz nasıl da doğrusuna denk gelemez bir insan? Hiç mi tadamaz yalan veya gerçek şu büyülü duyguyu? Peki ya neden bu kadar tatma ihtiyacı duyar ki bir insan? En diplerde uzanmış yıldızları izlerken, bu sefer tamamen bitti derken biri gelip de bu duyguyla nasıl ümit verebilir insana? Nasıl da verdiği ümidi bir anda kesip bulutlardan en dibe son sürat düşmeni sağlayabilir? Peki ya söylesene, bir insan neden bu umuda da en dibi görüşlerine de izin verebilir? Bir insan nasıl göz göre göre kendini kirletebilir? Düşünceler gezintiye çıkmışken beynimin en ücra sokaklarında, nasıl hâlâ düşünebilirim şu aptal duyguyu? Efsunkar, bir insan neden saçlarının okşanmasına, sarılıp sarmalanmaya bu denli ihtiyaç duyabilir? Al işte, var iki elin, var 10 parmağın, var iki kolun. Sarıp sarmalasana kendini, yalan dolu parmak izlerinle okşasana kendini. Neden illa biri aptal? Neden illa başka birinin yalanlarına ihtiyaç duyar insan? Hiç mi yetemez tamamen insan kendi kendine? Hiç mi doyuramaz kendi kendini? Her insana yetişmeye çalışırken bir insan nasıl olur da kendini doyurmayı unutabilir? Doğrusunu söylemek gerekirse bu sorunun cevabını biliyorum efsunkar, insan kendini unutmaz unutmaya çalışır. Başka insanlara koşar çünkü gerisinde kendisini bırakabileceğini düşünür. Aptallık. Yalanlarının kendine yetemeyeceğinin ve her türlü sevginin onda yalan duracağını fark ettikçe arkasına bile bakmadan kaçar insan. Aptallık. Bir insan nasıl kendinden kaçabileceğini düşünebilir? Bir insan neden herkese tahammül edebilirken kendi yalanları söz konusu olunca yalanla dolu parmaklarını boğazına sarıp da tahammülsüzce kendini boğmak isteyebilir? İçinde ki sevgi açlığını düşünüyor insan efsunkar, o açlığı ilk olarak onun doldurması gerekirken neden kendini boğazlamak istercesine tahammülsüz olabilir ki insan? Sevgi adı verilen şu yalan neden bir insana yarabandı olarak görünebilir? Nasıl da hem yara hem merhem olabilir? Aslına bakarsak efsunkar, artık ne yara ne de merhemini istemiyorum. Artık ne düşmek ne de doğrulmak istemiyorum. En çok da ne yalanları ne de gerçekleri istemiyorum. Kirlilik akan şu parmaklarımın klavye üstüne dolaşmasını istemiyorum. En çok da kendime kalmadı tahammülüm efsunkar, en çok da yalancılarıma. Kukla, tiyatro, sihir, sahne... ruhumdan akan hiçbir cümle, hiçbir betimleme hoşuma gidemiyor efsunkar. Benden çıkan hiçbir şey hoşuma gidemiyor, en çok da cümlelerime kalmadı tahammülüm. Ses tonum tırmalıyor kulaklarımı, boğazımı sarmaya hazır parmaklarım morarıyor. Şu açlık duyulan sevgi bunlardan hangi birini çözebilir efsunkar? İsmini sevgi koydukları şu yalan hiçbir şeyi çözmez, çözmedi ve çözmeyecek. Sök at şu açlığını içinden, onu kimse doyurmayacak. Doyuramayacak. Kaldı ki sen beceremiyorsun bunu, tahammülünün kalmadığı kirli bedenini ateşlere atacaklar.
h.p

Arpie MadonnasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin