Sırtım duvara çarptığında inledim, elleri belimden kalçalarıma kayarken yerlerimizi değiştirdim.
Kolumdan tutulup çekilmem ile şaşkınca kaldım, kafamı çevirdiğimde sinirli yeşil gözleri yutkunmama neden oldu.
"Seni küçük sürtük"
Dişleri arasından konuştuğunda neredeyse sevişecek olduğum adam bize baktı, ona döndüm.
"Git"
Kafasını salladı ve hızlıca uzaklaştığında kolumu çekmeye çalıştım ama izin vermedi.
"Bırak kolumu"
Sinir ile daha da sıktı ve üstüme eğildi.
"Bana haber vermeden çıkmayacaksın demedim mi hoseok"
"Sen kimsin de sana haber vereyim yaralı göz"
"Senin kıdemlinim oruspu, şimdi ilerle"
Yürüdüğünde peşinden sürüklendim.
"Bırak kolumu, acıtıyorsun"
Ses çıkartmağında şeffaflaştım, elleri arasından kurtulduğumda bir den boynumu tuttu.
"Beni sınama, emin ol bunu istemezsin"
"Yoongi, bırak beni"
Geri çekildiğinde öksürüp boynumu ovdum, yürümeye başladığında arkasından gittim, yaşlı kaçık.
Namjoon, değişik ucube, beni en ketum insanın yanına gönderdiğine inanamıyorum.
Arabaya geçtiğimizde sessizce durduk, eve gelene kadar konuşmadık, siyah uzun saçları her zamanki gibi geriye doğru taranmış, yumuşak yüz hattı olmasına rağmen sert yüzünü öne çıkarmıştı.
Siyah takımı içinde ateşli göründüğü inkar edilemezdi ama ona kimse katlanamazdı, o daha çok tek gecelik ilişkilerin insanıydı.
Bana yan gözle baktı.
"Manzaran iyi mi?"
"İğrenç"
(Hoseok çarpılıcan amk 😹)
Alayla güldüğünde kafamı çevirdim, psikopat adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
power : sope
Fantasy"Bana söz verdin, canlarımızı yolda bulmadık, bana bunu söylemiştin, ölürsen peşinden gelirim, cehenneme gömerim seni yoongi" Göz yaşlarım aktığında sıkıca sarıldı.