بسم الله الرحمن الرحيم
Bölüm On İki - Nimetim
"Seher, güzelim haydi aç gözlerini." İşittiğim ses ile sertçe yutkundum. Kendimi çok yorgun hissediyordum. "Haydi güzelim, uyan artık." Ömer'in sesiydi, yorgundu. Elini elimde hissettim, ardından ise dudaklarını. Elimi öpmüş, soğuk ellerimi sıcacık elleri ile sımsıkı sarmıştı. Sertçe yutkundum. Açılmamak adına direnen gözlerime rağmen araladım. Tavanı izledim, kendime gelmeye çalıştım. "Seher?" Gözlerim, yanı başımda duran ve bana bakan Ömer'i buldu. "Ömer, ne oldu sana?" Gözleri kıpkırmızı olan ve şişen, yüzü solgun görünen Ömer, gülümsedi. "İyi misin?" Sorduğu soru ile sinirlendim. "Bu soruyu benim sormam gerek. Hasta mı oldun yoksa?" Elimi ellerinden kurtarıp alnına yasladım.
Gülümsemeye devam ediyordu. "İyiyim ben." Alnımdan öptü. Eli yanağımı buldu, okşadı. "Beni çok korkuttun." Aklıma olanlar geldi, elim karnımı buldu. "Bebeğimiz, bebeğimiz nasıl?" Benim telaşlı halime rağmen sakin olan Ömer, "Kızımız çok iyi." dedi. Rahatladım. "Onu çok merak ediyorum." Yanağımdan öptü. "O da seni özlemiş olmalı." Onayladım. "Onu görmek istiyorum. O bizim bebeğimiz." Elimi tekrar sımsıkı tuttu. "Evet, o bizim bebeğimiz." Ömer'in bu durgun hali kötü hissettirmişti. Konuşacağım sıra içeri giren annemi gördüm. "Seher, yavrum?" Yanıma geldi, alnımdan öptü. "İyisin değil mi?" Onayladım.
"Ben en son doğumda bayıldığımı hatırlıyorum. Sonra ne oldu?" Annem, yanımdaki boşluğa oturdu. "Sen bayıldıktan sonra seni tekrar ayılttılar, zor oldu ama normal doğum yapabildin. Vücudun çok yorgun düştüğü için de uzun süre uyudun." Sessizce annemi dinleyen Ömer, sertçe yutkundu. Ardından izin isteyip yavaş adımlarla çıktı. Gözlerim annemi buldu. "Anne, Ömer'e bir şey mi oldu? Hasta mı yoksa?" Gülümsedi. "Çok korktu." Sessiz kaldım. "Sen doğuma girdiğinde çığlığın bize kadar geliyordu. Bir baktım Ömer bir köşede, öylece oturuyor ve yeri izleyerek ağlıyordu. Çaresiz ve sığınmaya muhtaç küçük bir çocuk gibi. Eminim, onu teselli edecek bir anneye ihtiyaç duymuştu. Zehra da olmadığı için sadece oturdu ve ağladı." Sertçe yutkundum.
"Sana bu kadar düşkün olduğunu bilmiyordum. Sen uyanana kadar ihtiyaçları ve namaz dışında başından kalkmadı. Sen orada, o da burada perişan oldu yani." Onayladım. Başka ne diyebilirdim ki? "Anne, bebeğim nasıl?" Kocaman gülümsedi. "Seher, görsen nasıl tatlı. " Gözlerim doldu, gülümsedim. "Ben de görmek istiyorum." Onayladı. "Sen burada bekle, ben doktorla konuşup geleceğim." Gitti, elim kalbimi buldu. Çok heyecanlıydım. İşittiğim kapı sesiyle gözlerim, Ömer'i buldu. Oturur vaziyete geçtim, ağrılarımı yok saydım. Biraz kenara çekilip Ömer'i yanıma çağırdım. Geldi, yanıma oturdu. Ben ise beklemeden göğsüne sokuldum.
Kollarını bana sardı, bunumu göğsüne gömdüm, derin bir nefes aldım. "Ömer, benim yuvam burası." Saçlarımdan öptü, sımsıkı sarıldı. "Seher, benim yuvam sensin." Sertçe yutkundu. "Ve ben yuvamı kaybetmekten çok korktum." Gülümseyerek gözlerine baktım. İkimiz de ağlıyorduk. "Bak, hepsi bitti. Gece bitti, gündüz geldi. Bebeğimiz doğdu, bizim bebeğimiz." Onayladı. Tekrar sımsıkı sarıldım. "Korkma, bizim kocaman bir ailemiz olacak. Tıpkı hayal ettiğin gibi. Bunun için Allah çok dua edeceğim." Aklıma gelen ile tekrar gözlerinin içine baktım. "Bu arada söylemeyi unuttum." Merakla baktı. "Ben seni çok seviyorum." Kocaman gülümsedi. "Ben de, ben de seni çok seviyorum." Yanağımı göğsüne yasladım. "En doğru şeyi yapıyorsun." Burası benim yuvamdı. Mutluydum, huzurluydum, heyecanlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAZIYIM
Teen FictionHissettiğim tuhaf duygular ile sertçe yutkundum. "Sen gerçekten delisin, değil mi?" diye sordum. Güldü, gülüşüyle her iki yanağında can bulan koca gamzelerine kaydı gözlerim. "Kim bilir, belki." Ardından gözlerini gözlerime çevirdi. "Ve sen de bu de...