Bölüm Dokuz - Romantizm

586 42 8
                                    


بسم الله الرحمن الرحيم





                                                 Bölüm Dokuz - Romantizm
     












Her genç kız gibi benim de hayallerim vardı. Lakin diğerlerine nazaran hikayemin en güvenilir insanı babam değildi. Hayallerimdeki baba figürü farklıydı. Annemin yanında olan, beni çok sevdiğini söyleyen ve baba dediğim adam hep başka biri olmuştu hayallerimde, yüzü belirsiz lakin bizi çok seven. Hayatımda bir çok dönüm noktası yaşadım. Tüm bunlarla beraber küsmüştüm aklımca Allah'a. Aptalca, küstahca beni en çok sevene, hiç terk etmeyecek olana küsüvermiştim. İşte en çok da bu yüzden utanıyordum O'ndan, yarım aklımla O'nunla küstüğüm için...

Sertçe yutkunup derin bir nefes aldım ve karanlığa alışan gözlerim ile yatağın üzerine oturdum, Teheccüd namazı kılan Ömer'e baktım. Tam altı rekat kıldıktan sonra seccadenin üzerinde oturmaya devam etti. Kıpırdayan dudaklarını göremesem de sessizlikten dolayı mırıldandığını duyabiliyordum. Bir süre sonra ağlamaya başlayan Ömer ile sertçe yutkundum. Geceleri namaza kalktığını fark ettiğim gün takılmamış olsam bile artık onun kalktığını fark eder etmez ben de uyanıyor ve onu izliyordum. Her gece, her gece namazdan sonra ağlıyordu. Ve ben ona hiçbir zaman neden ağladığını sormamıştım. Koca cüssesi ile sapasağlam bir dağ gibi duran Ömer, ellerini semaya açmış, gözleri yerde hıçkıra hıçkıra ağlayarak dua ediyordu.

Gözlerimden akan yaşlar ile onu izlemeye devam ettim. Nasıl bir can yangını vardı, nasıl köze dönmüştü yüreği de her gece böylesine ağlıyordu. Annemden duyduğuma göre akşamları eve geldiğinde kısık sesle mırıldanmaları devam ediyormuş. Bunu duyan da deli gözüyle bakmaya devam ediyordu. Neyi mırıldanıyordu bu adam, neydi ona bu kadar çok acı çektiren, derdi neydi Allah aşkına? Kafamın içinde dolanan soruları daha fazla umursamadım. Bu sefer bacaklarıma söz dinletemedim ve ayağa kalkıp Ömer'in önüne geçtim. Beni fark eder etmez gözlerime bakan Ömer ile dizlerimi kırdım ve oturuverdim. Mavi harelerine bakıp sıcacık gülümsedim.

Ellerim bana bakan Ömer'in ıslanmış sakallı yanaklarına yerleşti. Bana sessizce bakan adamın ıslak yanaklarını sildim. "Ey gözlerinde şefkati bulunduran kocam, ne diye dolar durur şu gözler? Ey emanetini gözünden sakınan kocam, ne diye söylenir durur şu dudaklar? Kim incitti böylesine sevgi barındıran yüreğini, kim acıttı canıma merhameti öğreten seni?" Konuşmadı, sessizliği yüreğinde barındıran kocam tek kelime etmeden gözlerime baktı.

Bu öyle bir bakıştı ki yürek yangınını gözler önüne seriyordu. "Seher," dedi bir müddet sonra. "Bana verilen en güzel hediyem."  Sevdiğim adamı sessizce dinledim. "Ben boşa harcadığım yirmi altı yılıma ağlarım." Derin bir nefes alması ile damladı dolu dolu olmuş gözlerinden yaşlar. Merak dolu bakışlarım ile gülümsedi. "Bir gün, ey Rabbimin yüreğime ve evime emanet bıraktığı sol yanım, anlatacağım. Şu deli kocanı sana anlatacağım."

Duyduğum deli kelimesi ile sertçe yutkundum. Ona defalarca kez deli desem bile bunu onun ağzından duymak kalbimi acıtmıştı. Sertçe yutkundum ve kaşlarımı çattım. "Bana bak adam," diyerek daha sıkı tuttum yanaklarını ve kendime doğru çektim. "Bir daha benim kocama deli dersen seninle fena halde bozuşuruz." Söylediklerimin hoşuna gittiği yüzünden belli olan Ömer ile gülümsememek için kendimi sıksam da dayanamadım. Gülüşümü izleyen Ömer'in yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Saat daha gece üç olduğu için elinden tutup kaldırdım ve uyumak adına yatağa çekiştirdim. Kollarımı gözleri kıpkırmızı olan Ömer'in kafasının altına geçirdim ve onu göğsüme çektim.

RAZIYIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin