بسم الله الرحمن الرحيم
Bölüm Bir - Yemin
"Yeter ulan! Yeter be zalım kader! Ulan vicdansız, bir kere olsun gülemez miydin be şu yazık adama? Hep mi acı, keder? Hiç mi bakmazsın hey güzel Allah'ım şu kulunun yüzüne?" diyerek elindeki içki şişesini yere atıp ağlayan adama bakıp kahkaha attım. Körkütük sarhoş olan ve insanların varlığından habersizmiş gibi duran adam ilerledi ve deniz doğru yaklaştı. "Çok sevdim ulan!" O kadar çok bağırdı ki yüzümü ekşitmek zorunda kaldım. "Çok temiz sevdim, onun için her şeyi yapardım. Ulan canımı istese hiç düşünmez onu bile verirdim." diyerek pat diye yere oturdu. Aklımdan geçen, "Bir yerlerin yerdi yani ölmeyi" düşüncesi ile dayanamadım elimdeki balık ekmeği ısırırken koca bir kahkaha attım.
Etrafındaki hiçbir insanın farkında olmayan ve yüzünü gökyüzüne kaldıran adam, elini dua edermiş gibi açtı. Ona yakın olduğumda dolayı işittiğim sözlerden ötürü gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Tamam Allah'ım, belki namaz kılmıyor, kur'an okumuyor olabilirim ama içi tertemiz bir adamdım ben, onu da temiz sevdim. Neden ayrıldı benden? Neyim eksik benim?" İçimden yüzüne baka baka, "Ulan kim bilir belki de yemediğin halt kalmamıştır gelmiş tertemizim diyorsun. " demek geçse bile elimdeki balık ekmekten son ısırığımı da alıp kalkar kalkmaz, "Hışşt, baksana bilader!" diye seslendim, elini semaya açıp dua etmeye devam ediyordu. Kafasını kaldırıp yüzüme bakmasıyla yüzümü buruşturdum. "Sen bu halde değil kızı geri kazanmayı, kusura bakma da bir b*k alamazsın." diyerek arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biri de ayyaşlarla uğraşmaktı.
Arka cebimden telefonu çıkarıp baktığımda saatin gecenin üçü olduğunu görür görmez adımlarımı hızlandırdım. Zira tekrar tekrar annemden azar işitmek istemiyordum. Hızlanan adımlarımın bir işe yaramadığını görünce bu sefer koşmaya başladım. Sokakların izbeleşmesi, etraftaki insanlar zerre umurumda değildi. Bu yola ve insanlara alışmış olduğumdan mıdır bilinmez, normal geliyordu her şey.
Eve yaklaşır yaklaşmaz adımlarımı yavaşlattım ve nefeslerimin düzene girmesi adına duraksadım. Biraz olsun normalleşince kapıya doğru yaklaşıp cebimden anahtarı çıkarır çıkarmaz yerine yerleştirdim ve yavaşça çevirdim. Kapıyı aralayıp aynı yavaşlıkla eğilip ayakkabımı çıkardım ve içeri girdim. Kapıyı usulca kapatıp odama doğru ilerleyeceğim vakit beni salonun önünde yakalayıp koluma acımadan geçiren annem ile hissettiğim acı dolayısıyla ekşittim yüzümü. "Bir de öldür istersen kadın!" der demez koluma bir tane daha geçiren annem, "Yine ne haltlar yedin sen, gece gece neredeydin kız sen!" diye kızdı.
Yüzünde hem telaşın hem de sinirin ev sahipliği yaptığı annem ile omuz silktim. "Hiçbir şey, hiçbir şey yapmadım." Bir anda ağlamaklı olan, gözleri dolan annem ile göz devirdim. Bu kadının bu halleri, her şeye bu kadar çabuk ağlaması beni sinir ediyordu. "Kalbime mi indireceksin sen benim? İlla şu toprağa gömünce mi rahatlayacak için? Gece gece başına bir iş gelse ne yapacağım ben? Kadın başıma neyine koşacağım? Hiç mi düşünmüyorsun beni?" Göz yaşları yanaklarını ıslatan ve birbirini kovalayan annem ile derin bir nefes aldım. "Bir gün olsun abartma be kadın, abartma Allah aşkına. Bir gün olsun şu evden içeri rahat gireyim artık." Gözlerimi devirir devirmez odama girdim ve sessizce ağlayan annemin üzerine kapıyı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAZIYIM
Novela JuvenilHissettiğim tuhaf duygular ile sertçe yutkundum. "Sen gerçekten delisin, değil mi?" diye sordum. Güldü, gülüşüyle her iki yanağında can bulan koca gamzelerine kaydı gözlerim. "Kim bilir, belki." Ardından gözlerini gözlerime çevirdi. "Ve sen de bu de...