بسم الله الرحمن الرحيم
Bölüm Sekiz - Aşk
Yorgunluk tüm bedenimi tesiri altına almış, uyku göz kapaklarıma koca bir yük bindirmiş iken kolumu yanımdaki Ömer'e sarılmak için uzattım. Lakin hissettiğim boşluk ile kaşlarım çatıldı. Zor olsa da göz kapaklarıma direndim ve aralayıp yanımdaki boşluğa baktım. Gözlerim saate kaydığında saatin dört olduğunu gördüm. Kaşlarım daha fazla çatılırken bu adamın bu saatte nerede olabileceğini düşündüm. Hızla ayağa kalktım ve dün gecenin izlerini taşıyan bedenimi banyoya atıp iyice yıkandım, gusül aldım. Ardından ise yatak çarşafını toplayıp evi de temizlemeye başladım. Yaklaşık bir saat sonra duyduğum anahtar sesi ile bana yorgunluğumu dahi unutturan adamı görmek için aşağı indim.
Aşağı indiğimde ayakkabısını çıkarmak için eğilen Ömer ile sırtımı duvara yaslayıp ona baktım. Bana doğru döndü usulca ve beni görür görmez kocaman gülümsedi. "Günaydın güzel kadın." Bir yanda ona olan sinirim, bir yanda parlayan mavi gözleri, bir yandan da yakışıklı çehresi... Aklımın daha fazla kaymaması adına çatık kaşlarım ile, "Sabah sabah neredeydin sen Ömer efendi?" diye sordum. Gülerek bana doğru ilerledi ve karşıma geçip kollarını belime doladı, beni kendine doğru çekti.
Durun sinirlerim yerinizde, kaçmayın bir yerlere. Ey kalp azalt şu atışlarını, çıkacaksın şimdi göğsümden. Ya sen aklım, saklanma beynimin en ücra köşelerine. Kalkan olmanız gerekirken benliğime, yapmayın bunu bana.
"Sen beni mi merak ettin?" Sorduğu soruya mı kızsam, ses tonundaki kışkırtıcı tınıya mı yoksa heyecandan titreyen ellerime, kesilen nefeslerime mi? "Seni döverim adam, oynama benim ayarlarımla? Alışık değilim, feleğim şaşıyor!" Güldü, kalbimi ne hallere soktuğunu bilmeden güldü. Ayarlarımla oynuyor, beni sersem ediyordu. Beni ben olmaktan çıkarmıştı, neredeydi o dediğim dedik Seher? Nereye saklanmıştı Allah aşkına, en lazım olduğu zamanda? "Öyle mi?" diye sordu ve yüzünü yüzüme yakınlaştırdı.
Yavaşlasana sersem kalbim, duruvereceksin şimdi sebep yokken. Çalışsana ey aklım, deli edeceksin beni bu adam gibi.
"Önce hesap ver bana Ömer efendi! Neredeydin sabah sabah? " Gülmeye devam eden Ömer," Namaza gittim." dedi. Aklıma gelmeyen bu cevap ile kafamı olumlu yönde salladım. Ömer'in namazı elinden geldiğince kaçırmadığını bildiğim için derin bir nefes aldım ve bana tehlikeli bir eda ile yaklaşan adamın kollarından çıktım. Boş kalan kollarına hüzünle bakıp ardından bana dönen Ömer ile gülümsedim. Her sabah namazdan sonra ekmek alan Ömer'in ekmekleri bıraktığı yerden aldım ve, "Ben kahvaltıyı hazırlar hazırlamaz seni çağırırım." diyerek mutfağa girdim. Bir haftalık izni biten Ömer'in işe gitmesi gerektiğini bildiğim için kahvaltıyı hızla hazırladım.
Ömer'i çağırıp kahvaltıyı birlikte yaptıktan sonra onun öpücüklerinden zorla kaçmaya çalışıp, çokça eğlenip onu işine yollamıştım. Lakin bir haftadır Ömer'in varlığı ile güzelleşen bu evde yalnız kaldığımda onu daha bir saat bile geçmeden özlemiştim. Gözlerim her seferine boş koltuklara kaydığında Ömer geliyordu hatırıma, tüm gün kitap okumaya çalıştım, başka işlerle uğraştım ama göğsümdeki boşluk, her tarafta Ömer'i arayan gözlerim ile dayanmadım ve nefes almak için kendimi dışarıya attım. Ne vakit bu kadar çok alışmıştım ona bilmiyordum ama onu bu kadar çok özlemem hiç hayra alamet değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAZIYIM
Novela JuvenilHissettiğim tuhaf duygular ile sertçe yutkundum. "Sen gerçekten delisin, değil mi?" diye sordum. Güldü, gülüşüyle her iki yanağında can bulan koca gamzelerine kaydı gözlerim. "Kim bilir, belki." Ardından gözlerini gözlerime çevirdi. "Ve sen de bu de...