"Hadi ama güzelim bırakmayacağımı biliyorsun boş yere vurup avuç içini acıtıyorsun."Heeseung ağlamaya başladığından canının çok acıdığını düşünen Nishimura, onu kucağına almıştı. İnmek istediğinden kaynaklı omzuna vuruyordu ama Nishimura bırakmıyordu.
"Geldik sayılır zaten sabret biraz daha."
Dediği gibi biraz sonra çadıra varmışlardı. Heeseung'ı yere bırakmış hemen kendide yanına oturmuştu.
"Ver bakalım ellerini."
Her iki elini de tutmuş ve güzelce öpmüştü. Heeseung, gözlerine biriken yaşlar ile bakıyordu ona. Cidden onu bu kadar seviyor muydu? Sonunda Nishimura ellerini bırakmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Öpüyorum"
Ses tonu sorarcasına çıkmıştı ve bu ton Heeseung'ın çok hoşuna gitmişti. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle yanaklarından tutmuş ve onu doya doya öpmüştü. Geri çekilip devam etmişti.
"Seni çok seviyorum ben."
Bu seferde kollarını beline dolamış ve boynunda dinlenmeye bırakmıştı kendini.
"Bende seni çok seviyorum bebeğim."
O da çenesiyle başına baskı yaparak yavaşça gezdirmişti, kolları zaten çoktan onu sarmıştı. Heeseung kendini geri çektiğinde dudaklarından öpmüştü onu.
"Ne zaman bitecek bu kamp işi?"
"Sıkıldın mı?"
"Yanii, üç gündür buradayız."
"İki gün daha var aslında ama istersen sen gidebilirsin."
Bunu söylemeyi hiç istememiş olsa da onu sıkmak istemiyordu.
"Ya neden gideyim. Senin için geldim ben. Eğer kamptan çıkabilseydik belki bize daha çok zaman ayırırız diyordum."
Nishimura yeniden onu kolundan çekmiş ve öpmüştü. Heeseung'ın canı acısa da dudaklarını hissetmeyi sevdiğinden bir tepki vermemişti.
"Çıkarız tabii, sen yeter ki iste."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lâl | Heeki
Short StoryÇektiği fotoğrafları ve hissettiklerini yazdığı sözleri ile sosyal medyada ün kazanmış Heeseung, içine attığı onca şeyi bir yabancının anlayabileceğini çok sonradan anlamıştı.