Heeseung yürüdüğü ara sokaktan caddeye çıkmiıştı. Cadde de tam karşısından gelen ultra yakışıklı daha önce sadece telefon ekranından gördüğü Nishimura ile, kelimenin tam anlamı ile şok olmuştu.
Aynı saatte aynı yerde olmaları ne tür bir tesadüftü? Adımları neredeyse durmuştu gencin, daha ilerisine gidemiyordu. Heyecanlanmış mıydı? Bir şey de diyemezdi ki, ya Nishimura onu fark etmezse? Yanından öylece çekip gidecek miydi?
Gerçekten öyle oluyordu Nishimura onu görmemişti. Yanından geçip gidiyordu. Hayır bu olamazdı bir şey yapmalıydı. Tam yanından geçeceği sırada koluna asıldı Heeseung can havli ile.
Nishimura vücuduna değen soğuk eller ile irkilmiş başını gömdüğü telefonundan kafasını kaldırarak gence bakmıştı. Heeseung yüzünde ki kocaman gülümseme ile ona bakıyordu. O içinde bulundukları bu durumu anlayamayıp etrafına aptalca bakınmaya başladı. Gerçekten Heeseung karşısında mıydı? Böyle bir anda mı oluvermişti?
Nishimura da her şeye bir anlam yüklemeye başladığında onun sa heyecan ile gözleri büyümüş ve karşısında ki gence kollarını dolamıştı. Ama Heeseung'ın aklında ki tek şey nasıl iletişim kuracaklarıydı. Mesajlaşırken her şey çok daha iyiydi. Yüzyüzeyken nasıl anlatacaktı kendini ona?
"Sanırım dışarıda telefona bakmayı sevmiyorum derken bundan bahsetmiyordun değil mi?"
Hayır tabii ki bu değildi, nasıl aynı anda aynı yerde olabiliyoruz? Diye geçirdi Heeseung içinden ama cevap veremedi. Tanıdıklarıyla işaret dili ile anlaşırdı Nishimura onu nasıl anlayacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lâl | Heeki
Short StoryÇektiği fotoğrafları ve hissettiklerini yazdığı sözleri ile sosyal medyada ün kazanmış Heeseung, içine attığı onca şeyi bir yabancının anlayabileceğini çok sonradan anlamıştı.