Second Marriage with the Alliance Marshal (BL) Novel

Bölüm 42

İlk aşama sarhoşluğu

Ling Changfeng'in şakağı iki kez zonkladı.

Yemek masasına yine garip bir sessizlik çöktü.

Ancak bu seferki sessizlik öncekilerden farklıydı. Herkesin yüzündeki ifadeler artık saf şok, korku veya zoraki gülümsemeler değildi.

Aksine, şok, korku ve kahkaha atmaya tahammülsüzlükten oluşan farklı bir ifade vardı.

Zaten biraz sarhoş olan General Waite gözlerini açtı ve sormak için ağzını açtı: "Az önce ne dedi? Ne kedisi?"

Xu Xinghe başını çevirdi ve yüksek sesle tekrarladı: "Dedim ki, bu benim büyük ke... uh! Uuuuuu!"

Bu kez Ling Changfeng ağzını açar açmaz hızlı bir hamle yaptı ve Xu Xinghe'nin ağzını kapattı.

Ne yazık ki yine de yarım vuruş geç kalmıştı.

Herkes sonunda Xu Xinghe'nin bahsettiği şeyin büyük bir kedi ve görkemli Mareşal Ling'in ta kendisi olduğunu duydu ve sonunda emin olmaya cesaret etti.

Tencere patladı.

Bir dakika önceki sessizlikten aniden volkanik bir patlamaya benzer bir kargaşaya dönüştü.

"Pfft, hahahaha, büyük kedi mi? Yardım edin! Bu tanım da ne böyle?"

"Xiao Xu harika! Çok cesur!"

"Hahaha artık yapamam! Şimdi nasıl hissediyorsun, Lao Ling? Sana daha önce de böyle mi seslendi?"

"Aranızda özel bir şey mi var?"

"Hahaha, kim düşündü bunu?"

Xu Xinghe'yi daha önce hiç sarhoş görmemiş olan arkadaşları gibi, Ling Changfeng ve onlar da insanların onu sadece "aslan", "kaplan", "kartal" ve diğer hayvanlar olarak tanımladıklarını duymuşlardı.

Tüm Gama galaksisinde, hatta tüm İttifak'ta, hiç kimse bu " Savaşın Kara Tanrısı "nı kedi gibi yumuşak ve kibirli bir peluş yaratıkla ilişkilendirmezdi.

Lin Ting gülmekten nefes nefese kalmıştı. Alkol içmeyi ve Waite ile tartışmayı bıraktı. Bunun yerine Waite'in omzuna asıldı ve gülümsedi, "Hahaha Changfeng, yeni bir lakabın var! Bir kehanette bulunmama izin ver - bu lakap ileride yıllık sınıf toplantısında karşına çıkacak ve unutman en az on yıl sürecek! Oh hayır, belki de beni mezara kadar takip edecek! Hahaha..."

Tartışmanın merkezinde olan Ling Changfeng konuşmadı.

Eski sınıf arkadaşlarına bile bakmadı.

İki farklı sınıf öğrencisi baştan sona Xu Xinghe'ye baktı.

Bu adamın küçük ağzını kapatamadan, belli belirsiz "benim" sesini duydu.

Benim büyük kedim.

Bu ön ekle, bu utanç verici ve saçma isim bile bir anda kabul edilebilir gibi görünüyordu.

Masada mutsuz olan tek kişi Xu Xinghe idi.

"WUuuuuuuuuuuu!"

Ling Changfeng'in pençelerinden kurtulmak için çabaladı ama rakibi ondan o kadar güçlüydü ki kurtulamadı.

Bunun çok zor olduğunu gören Xu Xinghe aniden sessizleşti.

Geyiğin bir çift siyah gözünü kaldırarak hevesle Ling Changfeng'e baktı.

Ling Changfeng: "..."

Bu bakış karşısında ancak yufka yürekli olabilirdi.

Gözlerini kaçırdı ve bu adamın elini bıraktıktan sonra şaşırtıcı bir şekilde konuşmaya devam edip etmeyeceğini merak etti.