Galata Kulesi

7.1K 340 26
                                    

Merhaba sevgi pıtırcıklarım, yep yeni bir bölümle karşınızdayım. Sizden minnacık bir isteğim var. Okuduktan sonra yorum ve votelerinizi bekliyorum <3 <3 <3 <3 <3.... (Multide Güneş var.)

YENİ KİTABIM "EN GÜZEL KABUSUM"A BAKMAYI UNUTMAYIN:)
VOTE VE YORUMUDA TABİ SEVİLİYORSUNUZ BEBEKLERİM

Mesaj sesiyle güneşli bir hafta sonuna merhaba dedim. Telefonu komedinin üstünden alıp mesaja baktım. Deniz'dendi.

'Günaydın gün ışığım, senin gibi (ama senden daha az) güzel güneşli bir güne uyanmanın mutluluğu içerisindeyim. Bugün kimseye söz verme, bugün benimsin. Yarım saat sonra yurdun önündeyim. Not : seni seviyorum'

Attığı mesaj beni gülümsetmişti. Bende hemen yatağımdan kalkıp hazırlanmaya başladım, altıma bileğimde biten siyah pantolonumu ve leopar desenli vanslarımı, üstüme de kirli gri renkli tişortumu geçirdikten sonra hafif bir makyaj yapıp Deniz ile buluşmak üzere yurttan çıktım. Aşağı indiğimde Deniz yurdun karşısındaki bankta oturmuş beni bekliyordu. Beni gördüğünde hemen yanıma geldi ve sıkıca sarılıp öptükten sonra

'Çok bekletmedim değil mi?'

'Ben senin için ölmeyi göze almışım, beklemek nedir ki güzelim.'

'Off Deniz ya, ne o öyle kamyon arkası yazısı gibi?'

'Sana da bir şey beğendiremez olduk Güneş Hanım.'

'Neyse. Bugün nereye gideceğiz Deniz Bey?'

'Sürpriz.'

'Çiğköfteci falan değildir umarım?'

'Hayır değil de çiğköfteci ne alaka?'

'Sorma ya, iki hafta önce Efe size bir sürprizim var, sizi harika bir yere götüreceğim dedi yol boyunca da anlata anlata bitiremedi. Bir gittik anlata anlata bitiremediği yer Adıyamanlı Ömer Usta'nın Yeri çıktı.'

'Hahaha hadi ya? Merak etme sevgilim ben seni öyle bir yere götürmeyeceğim.'

'İyi bakalım' dedim ve taksi durağına doğru yürümeye başladık. Taksiye bindiğimizde Deniz şoföre dönüp 'Galata Kulesi'ne abi.' dedi. Ve oraya doğru hızla yol almaya başladık. Yol boyunca etrafı izledim. Doğrusu İstanbul garip bir şehirdi ; içinde o kadar pislik bulundurarak temiz kalmayı beceren bir şehir. Arabadan indiğimizde fotoğraflarda gördüğüm Galata Kulesi tüm heybetiyle karşımda duruyordu. Adeta büyülenmişcesine etrafı izlerken Deniz'in sesi beni içinde bulunduğum büyülü dünyadan çıkarıp gerçek dünyaya döndürdü.

'Hadi aşkım.' Dedi ve beni Galata Kule'sine doğru sürüklemeye başladı. Anlamayan gözlerle ona bakınca da bana dönüp

'Aşkım kuleye çıkacağız hadi.' Dedi ve uzun bir kalabalığı gerimizde bırakıp birlikte kulenin içine girip yukarı çıkmaya başladık. Yukarı çıktığımızda İstanbul, tüm heybetiyle ayaklarımın altındaydı. Martılar etrafımızda uçuşuyor, deniz ise tüm güzelliğiyle bizi selamlıyordu. Deniz, arkama geçip ellerini belimde kenetledi ve çenesini omzuma koyup kulağıma bir hikaye fısıldamaya başladı.

'Kız Kulesi'nin o ihtişamlı boğaza bakışlarını görmüşsündür. Kız Kulesi İstanbul Boğazı'nın en görkemli yerinde nazlı nazlı kısmetini beklemiş durmuş senelerce. Fakat onun o güzelliğine yaraşır bir delikanlıyı bulamamış koca İstanbul'da. Aradan yıllar geçmiş İstanbul Boğazı'na tepeden bakan yakışıklı heybetli bir delikanlı yükselmiş. Yükselmiş ya bir de ne görsün boğazın en görkemli yerinde güzelliğini yıllarca korumuş gönlünü verebileceği bir sevgili arayan Kız Kulesi. Senelerce birbirlerine melül melül bakmışlar. Ulaşmalarının imkânsız olduğunu anlamışlar Fakat vazgeçmemişler. İmkânsızlıklar daha da âşık etmiş iki ihtiyar aşığı. Kız tarafı nazlı tabi bekliyor ki sevdiği bir adım atsın. Böyle yaklaşık 1000 sene beklemişler. 1632 yılında yakışıklı delikanlı bir mektup yazmış. Hazarfen Ahmet Çelebi'ye mektubunu vermiş. Hazarfen mektubu bir posta güvercini misali uçarak Kız Kulesine götürmüş. Kız Kulesi mektubu alımış. Mektupta Galata'nın dilinden Kız Kulesi'ne olan aşkı dökülüyormuş. Seneler geçmiş durmuş ikisi de halen Boğaz'ı eskisi gibi görebiliyor. Etrafına yapılan onca yapıya rağmen ikisi de birbirlerinden vazgeçemediler.' Dedi ve Deniz beni kendine döndürerek

SON İKİ ÜÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin