8

156 23 8
                                    

Sabah kahvaltıya indiğimde karşımda namjoon'u gördüğümde merdivenden ayağım kaydı, kalçam acımıştı.

"Hay sikeyim"

Namjoon gülerek kolumu tutarak beni kaldırdı.

"Dikkat et salak"

"Ne işin var burada"

"Jin'in yardımcısıyım"

Sırıttığında kafasına vurdum.

"Jin le ne işin var?"

"Sana bahsettiğim platonik olduğum çocuk var dı ya"

"Ee"

"Jin işte, babama anlattığımda 'ne bok yersen ye, torun yüzü göremiycem' diyerek beni saldığında direkt jin'in sarayında bittim"

"Sen tam bir aptalsın"

Gülerek yemek salonuna girdik, masada jungkook, jimin, taehyung, yoongi ve jin diye düşündüğüm kişi oturmuştu.

Bize baktıklarında sustuk, yoongi bana baktı.

"Oturun"

Namjoon bana baktığında kolunu tutarak oturttum, siyah saçlı çocuk yani jin bana baktı.

"Bu kim?"

Jungkook hemen açıkladı.

"Hoseok, Jung hoseok, ateş krallığı prensi"

Şaşkın ca bana baktı.

"Ne işin var burada?"

"Kaçtım"

"Peki namjoon?"

"Tek arkadaşım"

Kafasını salladığında önüme döndüm, anlaşabileceğim biri gibi duruyordu.

Yemekten kalktı ve bize baktı.

"Biraz dinlenicem, görüşürüz"

Namjoon da kalkarak arkasında gittiğinde güldüm, yoongi de kalktığında taehyung da kalktı, odadan çıktıklarında jimin ve jungkook'a döndüm.

"Bir sorun yok değil mi?"

Kafalarını salladılar, jimin yumurtasını yuttu.

"Yoo, niye ki?"

"Hiç, merak ettim"

Jungkook jimin'e ve bana baktı.

"Ben biraz uyuyacağım, yorgun hissediyorum"

Kafamızı salladık, kalkarak jimin'in yanağını sıktığında güldüm,jungkook gittiğinde jimin'e eğildim.

"Sevgili misiniz?"

"Sayılır"

"Neden sayılır lan?"

"Teklif etmesini bekliyorum"

"Edecek mi?"

"Prova yapıyor"

Güldüğünde bende güldüm, geri yaslandım.

"Çok tatlıı"

Kafasını salladığında yutkundum.

"Siz hep bu sarayda mıydınız?"

"Ben hep buradaydım, jungkook sonradan katıldı, yükümlüsü benim ama o benden daha becerekli"

Göz devirdiğinde güldüm.

"Yakışıyorsunuz"

Gülüşü genişlediğinde bende güldüm ve kafamı eğdim, ben yoongi'yi etkileceğim diye uğraşırken ona kapılıyordum ve bu istemediğim bir şeydi.

Jimin bana eğildi.

"Sen? Yoongi ile yakınlaşıyorsun, ne iş"

"Bir şey yok, arkadaşız"

Gözlerimi kaçırarak konuştuğumda güldü.

"Arkadaş? Hangi arkadaş diğerinin gülüşüne dalar?"

"Abartma"

Kalktık ve odadan çıktık, omuzuma vurdu.

"Abartmıyorum, bal gibi de hoşlanıyorsun"

"Bilmiyorum, sonuçta düşman-"

"Aşk söz konusu ise, düşman da olsan ona kavuşmak için ne olursa olsun her engeli aşar, olduğun yeri bile yakıp kül eder o aşka kavuşursun, aşk bahane tanımaz"

"Hadi ben kabul ettim, o ya beni sadece arkadaş olarak görüyorsa?"

"Bunu öğrene bilirsin"

Sırıttığında ona baktım, aklından neler geçiyordu acaba.

"Ne o sırıtma"

"Bu gece iki şişe içki kap ve odasına git, biraz cilve yap, baktın sana karşı kendini dizginlemeye çalışıyor hoşlanmaya başlamış ama seni direkt red edip itiyorsa geçmiş olsun"

"Deniycem"

Güldüğünde bende güldüm, umarım beni itmezdi, tek temennim buydu.

/

sope : LossHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin