arkadaşlar tatili uzatmak istemiyorum gerçekten ne yazicagim hakkında aklıma bişey gelmiyo o yüzden Hogwarts'tan devam edelim
iyi okumalar :)
peronda beklerken ilerde Pansy'nin buraya doğru koşarak geldiğini gördüm. "Pansy!" kollarımı acarak bende ona doğru kosturdum ve birbirimize sımsıkı sarıldık.
"Kaytieee seni çok özledimm." geri çekilip ona baktım. "Ah evet bende." gülerek bana baktı. "Valizlerimi alayım arkada kaldılar." güldüm. "Tamam hadi."
Koşarak geriye gidip valizlerini alıp geldi. "Tatil boyunca sana ne yaptığımı anlatmam lazım. Ne olaylar oldu kızım ya."
Ona gözlerimi kısarak baktım. "Bana hiç mektup göndermedin! Aşk olsun sana." hızlı hızlı yürüdüm. Arkamdan koşturdu.
"Ya öyle deme tatildeydim! Hey Kaytie!" kıkırdayarak ona baktım ve geri geri yürümeye başladım. "Biliyomusun gerçekten seni özlemisim."
O da gülerek; "Düşüceksin düzgün yürü." kulaklarımı kapatarak dil çıkardım. Sonra arkama baktı ve kaşlarını çattı. Bende kaşlarımı çattım ve tam önümü dönecekken birine çarptım.
Burnuma gelen yeşil elma ve erkek parfümü kokusuyla gerilen bedenim yumuşadı. kollarını açıp bana sarıldı. Bende ona kollarımı sardım.
Kafamı kaldırıp ona baktım. Gülümseyerek. "Nabeer?" oda gülerek "Seni görünce daha iyi oldum." gülüşüm daha da büyüyünce beni gülüşümden öptü.
"Öhm." Pansy boğazını temizleyince ondan ayrıldım. "Hadi artık trene geçelim." dedi Pansy. kafamı salladım bende.
her zamanki oturduğumuz yere gelip oturduk. "Blaise yok mu?" dedim ve etrafa baktım. "Gelir birazdan." dedi Pansy.
Sonra aklına bişey gelmiş gibi heyecanla öne doğru eğildi. "Ah, benim bir yere gitmem gerek hemen dönerim." dedi. ona anlam veremeden bakım ve omuz silktim.
Dracoya döndüm. beni izliyordu. "İyi röntgenledinmi iç organlarım falanda görünüyomu bari?"
kafasını geri atarak kahkaha attı. "Gel buraya minik şey seni." beni kendine çekip sarıldı. kaşlarımı çatarak ona aşağından baktım. "Bişeyler var sende iyi misin?"
Biraz duraksadı. "Hayır nerden çıkardın bunu?" o'da kafasını eğip bana baktı. "Sessizsin biraz tuhafsın."
"Sana öyle gelmiştir." dedi. sonra geri önüne dönünce onu çenesinin altından öptüm."Eteğinin bu kadar kısa olması çok sinir bozucu herkes bacaklarına bakıyor." kıkırdadım. "Çen büyüdünde beni mi kıskandın. Oy kıyamam yavrum benim." güldüm.
"Kaytie gerçekten hepsine avada çakmamak için zor duruyorum. Ayrıca" diyip bana baktı. "bu havada mini etek giyip üstüne kazak giymişsin."
Kollarından sıyrılarak geri çekildim. "buna tarz deniyo sarışın tarz tarz ablan star olduğu için çok tarz giyiniyo." güldü. "Sarışın mı? bu lakabı sevdim. kızıl."
gülerek geri kollarının arasına girdim. bir süre sonra tren hareket etti ve Pansy ve Blaise geldi.
"Nerdeydin yada iz mi demeliyim?" diye sordum. Pansy "Şu yakışıklıyı almaya gittim."
Draco Blaise bakarak "Dediğimi hallettinmi?" Blaise de evet anlamında kafasını salladı. "Güzel."
"Ah sizin bu tuhaf hareketlerinizi dinleyemem. Bak kaytie ne dicem yazın harika bir sahile gittik aslında ayrı ayrı yerlere gittik ve gerçekten acayip güzel yerlerdi ve inanabiliyomusun ultra mega yakışıklı çocuklar vardı."