Yattığım yerden gözlerimi açıp tavanı izlemeye başladım. Etraf çok sessizdi, bu yüzden'de dışarda yağan yağmurun sesini duyuyordum.
Yatakta doğruldum. Saat kaçtı acaba? Duvarda asılı olan saatime baktım. Saat 04:00 ü gösteriyodu.Bu saatte nasıl uyanmayı becermiştim bende bilmiyorum.
Gözlerimi ovuşturarak kalktım ve camın önüne gittim. Dışarısı karanlıktı ve çok şiddetli yağmur yağıyordu.
Duyduğum tıkırtı sesiyle başımı kapıya çevirdim. Kesin Dracoda uyuyamamıştı. Kalkıp kapıyı açtım ama kapıda kimse yoktu.
Kafamı dışarı uzatıp birileri varmı diye baktım ama yine kimseyi görmedim. Kapıyı kapattım, camın önüne gitmeye hazırlanırken kapı bida çaldı.
"Sikicem şimdi ha yeter be kim bu saatte?" sinirlice kapıyı tekrar açtım ve yine kimseyi görmedim. kapıyı kapatıp tam önüme döneceğim sırada o karanlık silüeti gördüm.
Çok büyük bir çığlık atarak yataktan kalktım. Ellerimi kaldırıp ellerime baktım ve kendime tokat attım. "Rüyaymış." derin bi nefes aldım.
Ayrıca dışarda yağmur falan yağmıyordu ama bulutluydu. Saat 6'ydı. Kalkıp lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Noluyordu bana böyle?
Kışlık formamı çıkartıp üzerine cübbemi giydim. Asamı alıp cebime attım ve odadan çıktım. Slytherin ortak salonuna geldim ve koltuğa oturdum yavaşça.
Sanki dünde o siyah silüeti görmüştüm. Kafayı yiyordum heralde o da neydi öyle? Bir anda birisi bana dokununca yerimden sıçradım.
Dokunan kişi Pansy'ydi. "Napıyorsun burda sabah sabah?" dedi gözlerini ovuşturarak. "Kabus gördüm. Geride uyuyamadım." dedim yanan şömineyi izlerken.
Pansy kendini koltuğa attı ve başını yastığa yaslayıp bacaklarını kendine çekti. Ardından gözlerini kapattı. "Anlat bakim şu kabusu." dedi.
Bende kafamı geriye atıp tavana baktım. "Uykum var." dedim gözlerim kapanırken. "Bende 6'da kalksam benimde uykum olur." diyerek homurdandı.
1 saat sonra
Burnuma gelen tanıdık kokuyla gözlerimi açtım. Draco'nun odasındaydım. Doğrulup yorganı kenara ittim ve ayağa kalktım. Cübbem kırışmıştı.
Öfkeli bir nefes alıp; "Lanet olası." dedim. "Günaydın uykucu güzeli." sesini duydum odada. başımı çevirip sol tarafa baktım. Draco kolunu kapıya yaslamış beni izliyordu.
"Günaydın sarışın." dedim baygın gözlerle bakarak. "Hala uyuyosun galiba." diyip güldü Draco. O tarafa doğru ilerleyip onu es geçerek odadan çıktım.
"Açım ben kahvaltıya gidelim hadi." dedim kolundan tutup çekiştirmeye çalışarak. Koridor boştu. "Saat kaç sarışın?" dedim ona dönerek.
"Sarışın deyip durma." dedi biz koridorda giderken. "Niye sen sarışın değilmisin? Bu arada Pansy nerde en son uyukluyordu uyandirmamiz lazım."
Draco sabır dilenircesine yukarı baktı. "Merlin! sabah sabah bu enerji sana nerden geliyo Kaytie?" dedi.
Gülerek ona baktım. "Bilmiyorum ama galiba Harry'nin yanına gitmeye ihtiyacım var bi kaç soru sorucam." dedim. O sırada büyük salona girdik.
İçerde çok değil ama az da değil insan vardı. Harry'i gözüme kestirmiştim çoktan. Dracoya baktım o da bana bakıyordu. "Hızlı olmazsan sıkıntı çıkar." dedi ve dudağıma küçük bir öpücük bırakıp Blaise'in yanına gitti.
Bende gidip Harry'nin yanına oturdum. "Günaydııınn keyifler nasııll?" dedim üçlüye bakarak. "Hiç sorma." dedi Hermonie. Kaşlarımı çatarak onlara baktım.
"Noldu?" dedim yan şekilde Harry'e dönerek. Gözlerini baktığı yerden çekmeden "Tuhaf rüyalar görmeye başladım. Veya korkunçmu demeliyim?" dedi sonlara doğru kafasını bana çevirerek.
"Ağzından, tereyağından kıl almıyormuş gibi hissettim doğru düzgün anlatsana." dedim
Derin bir nefes aldı. "Rüyalarımda Voldemortu görmeye başladım. Ve tuhaf karanlık bir şeyler." dedi.
Kafam karışmıştı Voldemort gitmemiş miydi? ve karanlık silüet. Ron korkakça Harry'e baktı. "Voldemort gitti sanıyordum." dedi.
"Şu karanlık şey ne tam olarak?" diye sordum Harry'e. "Rüyalarımda ve gerçekte gördüm onu. İlk başta ruh emici sanıp korktum ama sonradan fark ettimki değil. Koridorun sonunda bana bakıyordu ve çok ürkütücüydü." dedi.
Hermione tam bir şey diyeceği anda Prf. Dumbledore bardağına vurdu. "Lütfen öğrenciler kendi binalarının masasına geçebilirmi?" dedi. Bütün öğrenciler kalkıp masalarına geçtiler. Bende.
Draconun yanına oturduğumda bana baktı. "Sen iyimisin Kaytie betin benzin atmış." dedi yüzümü incelerken. Kısık bir sesle "Sence Voldemort yaşıyormu?" diye sordum.
Kaşlarını çatarak baktı. "Nerden çıkardın bunu?"
"Sessizlik!"
Sustum.
"Yeni bir Hogwarts yılından herkese günaydınlar. Dün gece geldiğiniz için yorgun olacağınızı düşündüm ve sabah yapmak istedim bu programı."
"Bu yıl Hogwarts cadıcılık ve büyücülük okulu biraz daha karanlık. Bildiğiniz üzere yasak saatlerde dışarı koridorlara çıkmak yasaktı. Ama artık cezası ikiye katlandı ve kesinlikle ceza alınıcak. Kimse yasak saatte dışarı çıkmasın."
"Çıkanlarla prf. Snape ilgilenicek." dedi Prf. Snape dik bir şekilde köşede bekliyordu. "Bina seçimlerinden sonra yemek yiyeceğiz." dedi ve binalarla ilgili bir şeyler konuşmaya başladı.
"Draco bak duydunmu bu sene tuhaf bir şeyler olucak buna adım gibi eminim. Zaten Harryde öyle söyledi rüyalarıma da-"
"Günaydın." diye bir ses girdi araya. Pansy gözlerini ovalayarak masaya oturdu ve kollarının üzerine kafasını koydu. "Bu saatte mi uyandın?" dedim. Kafasını kaldırmadan sinirle bana baktı.
"Bazı insanlar beni uyandirmayinca ortak salonda uyuya kalmışım." dedi ardından Dracoya baktı. "Insan bi uyandırırdı be yazıklar olsun sana." dedi ve tekrardan uyumaya devam etti.
Dracoyka döndüm tekrar. "Rüya mı anlatmam lazım sana." dedim. "Çok endiselisin sen rahatlayama noluyor böyle?" derin bir nefes verdim.
"Bilmiyorum ama korkuyorum sizleri kaybetmekten." dedim. Draco beni kendisine çekerek sarıldı. Yoğun kokusu ciğerlerime nüfus ederken uykumu getirmişti.
"Bizi kaybettiğin falan yok nerden çıkardın bunu?" dedi geri çekilirken saçlarımı karıştırarak. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Yapma şunu ben sabah bir saat uğraşıyorum senin bozman yarim saniye bile sürmüyo."
dedim gülerek.O da güldü. O sırada önümüze yemekler geldi ve yemek yiyerek Pansy'nin uyuklamasıyla dalga geçmiştik.
Ben tam ortak salondan çıkacağım sırada Harry kolumu tuttu. "Kaytie dur."
ya şu kitabı yazmaya bayılıyorum bem yazacaklarımı bilsem de genede heyecanlanıyorum yaaaa