"Dağılmak üzere olan bir rüyanın içindesin. Uyan."
Bir anda irkilerek uyandım. "Ne?" dedim kendi kendime. Yatakta doğrulup etrafa baktım. Draco yoktu.
"Yinemi kabus görüyorum ben?"Yataktan kalktım ve odanın içinde dolaştım. Banyonun ışığı yanıyordu. gidip kapıyı tıklattım. "Dray? Burdamısın?" dedim. Kapıyı yine çaldım ama ses gelmedi. İçeriye girdiğimde kafam eğikti.
Kapıyı tamamen açtım ve kafamı yavaşça kaldırdığımda yerde göğüsü yarılmış, bütün organları gözüküyordu. Atabildiğim en büyük çığlığı attım ve geri geri yürüyerek banyodan çıktım. Arkamı döneceğim sırada karanlık birşey beni tuttu ve diğer elindeki bıçağı havaya kaldırdı.
"Sıra sende!" dedi ve bıçağı bana sapladı.
Çok büyük çığlık attım ve bir anda doğruldum. Nefes nefese kalmış bir şekilde etrafa baktım. Draco doğrulmuş bana bakıyordu. "Güzelim? İyi misin?" dedi ve beni kendine çekip sarıldı. "Sadece kabustu bebeğim. Geçti." dedi sakinleştirici bir tonla.
Saçlarımı okşadı ve bir öpücük kondurdu. Kollarımı beline sımsıkı sardım ve kokusunu içime çektim. "S-s-sen b-b-bany-y-yoda.."
"Şşş tamam güzelim sakinleş biraz." dedi. Tir tir titriyordum.
Biraz zaman geçtikten sonra kokusu beni mayıştırdığı için tekrardan uykum gelmişti. Ben kollarının arasında gevşerken beni yatırdı ve kendisine çekti.
***
"Çok kötü bir rüyaydı Hermione." dedim hala rüyamı düşünürken. Altın üçlüyle beraber kütüphaneye gelmiştik ve bu tuhaf şeyin ne olduğunu araştırıyorduk.
"Benim rüyalarımda git gide tuhaflaşmaya başladı. Normalde hiç rüya görmezdim. Ama artık görmeye başladım." dedi Harry. Ron ürkekçe bize baktı. "Ben korkmaya başladım." dedi.
Hermione "Ron sen herşeyden korkuyorsun." dedi ve göz devirdi. Ardından heyecanla ekledi "Çocuklar şuna bakın!" dedi. Biz hepimiz açtığı sayfadaki şeyi okumaya çalışıyordum.
"Kafanı çek Harry göremiyorum." dedim kafasını sağa doğru ittirerek. Tam okuyacağım sırada bir anda. "ÖCÜÜÜ!!!"
"AAAAAĞĞĞĞ." hepimiz aynı anda bağırarak yere üst üste düştük. "Ah, bacağım. Ron öküzsün. Kalk üstümden!" dedim sinirle. Bizi korkutana baktığımda ikizleri gördüm.
Hermione sinirlice kalktı. "Siz aptalmısınız ya kafayı sıyırdınız galiba." dedi ve üstünü sirkeledi ve kitabı okumaya devam etti.
"Çok korkarsınız demi Fred?" dedi George. "Kesinlikle öyle kardeşim." dedi Fred. Ayağa kalktım ve üstümü sirkeledim. "Sizin yapacağınız zamanlamaya.." derken biri sözümü kesti.
"Hey, sen Kaytie'misin?" dedi tanımadığım kız. Kıza döndüm. "Evet. Sorun nedir?'' dedim. Çocuklar Fred ve George ile konuşuyorlardı. "Seni Mc gonagell çağırıyor. Seni benim götürmemi istedi." dedi.
Tek kaşını kaldırarak baktım ona. "Nerde? Ben kendim giderim." dedim. Kız bana bakmayı sürdürdü. "Benim getirmemi istedi." dedi. Bu işte bir iş vardı ama neydi bilmiyordum.
Cübemin cebindeki asamı kontrol ettim. Ordaydı.
"Peki gidelim." dedim. Kızla beraber kütüphaneden çıktık ve koridorda boylu boyunca yürümeye başladık.
Kız benim biraz önümden yürüyordu ve slytherin deydi. "Sen Draco'nun sevgilisi değilmisin?" dedi. Bu kız niye bu kadar tuhaf davranıyordu? "Evet?" dedim sorarcasına.
"Bu seni ne ilgilendirir?" diye ekledim. Burnundan nefes vererek güldü. "Şansılısın. Yakışıklı bir sevgilin var ve o bir Malfoy gerçekten harika." dedi
Yavaşça sinirlendiğimi hissediyordum. "Seni. İlgilendirmez." dedim tane tane ve sertçe. Yürüdüğümüz koridordan dışarısı gözüküyordu.
Kara bulutlar etrafı kaplamış ve hiçte gidecek gibi durmuyorlardı.
Önümdeki kız durdu ve dışarıya baktı. "Söylesene Flores, Draco ile güzel sevişiyormusunuz? Ben kız arkadaşı olsaydım onunla her an sevişebilirdim." dedi sırıtarak.
Kanımdaki sinir dalgasını hissettim ve cebimden asamı çıkarıp kıza doğrulttum. Sinirden nefes nefese bir şekilde konuştum. "Seni. Şuan. Tam burda. Öldürebilirim!" diye bağırdım.
Ben bağırdığım an öyle bir gök gürlediki şato başımıza yıkılacak sandım. Kız bir adım geriledi. "Tamam bu işin şakası kalmadı hava durumu kız." dedi.
"Ne diyorsun sen ya yeter artık!" dedim ve ağzımın içinden bir kaç büyü mırıldanarak onu geriye savurdum.
Dışarda çok büyük bir fırtına başlamıştı ve çok fazla şimşek çakıp, gök gürlüyordu.
Kız karşı duvara çarptı ve yere düştü. Yanına gidip onu yakalarından tuttum. "Bir daha söyle Dracoyla ne yaparsın ha?" dedim ona sinirle bakarak.
Kız yavaşça yutkundu. "Bir şey yapmayacağım gerçekten lütfen bırak artık." dedi kız çoktan ağlamaya başlamıştı. Merlin! binamdan umarım puan kırılmazdı.
Ağzımı açıp bir şey söyleyeceğim sırada biri beni kolumdan çekti sert olmayacak bir şekilde. "Kaytie. Merlin! Her yerde seni arıyorum. Dışarda felaket bir fırtın var ve dışarısı çok soğuk. Sen napıyorsun burda?" dedi gözleri bir bana birde yere serdiğim kıza bakarak.
İşte o an, tam o an sinirim geçmişti işte. Sakinlemiştim onun gözlerine bakınca. Ona bakmaya devam ederek. "Hafızasını silmeliyiz Draco. Sana sonra anlatırım hadi." dedim
Draco tuttuğu kolumu yavaşça bıraktı. Kıza döndüm. "Umarım bir daha kimseye bulaşmazsın küçük şeytan." dedim ardından hemen ekledim. "Obliviate." Asamı ona doğrulttum aynı zamanda.
Bir kaç saniye sonra kız bana şaşırmış bir şekilde bakmaya başladı. "Nerdeyim ben?" dedi etrafa bakarak. "En son kütüphanedeydim buraya nasıl geldim?" dedi.
Kıza baktım ve sırıttım. "Seni burda uyurken buldum. İyimisin değilmisin diye kontrol ediyodum." dedim. Kız ayağa kalktı, üstünü sirkeledi ve bana elini uzattı. "Çok teşekkür ederim. Emily ben." dedi.
Uzattığı eline baktım ve elimi uzattım. "Riley." dedim ikinci ismimi söyleyerek. Kıza sinsi bakışlar atarken elini bir anda geri çekti. "Ah elim." dedi bana baktı ardından. "Galiba elektrik çarptı. Neyse görüşmek üzere Riley." dedi ve gitti.
Kız gidince Dracoya döndüm. Bana sırıtarak baktı. "That's my girl." dedi. Gülerek ona baktım. "Tabikide." dedim gülerek. Kollarımı boynuna doladım aynı zamanda.
Oda ellerini belime sardı. "Sen çok kötü bir kızsın Flores." dedi sırıtarak. "Öyle mi dersin?" dedim bende gülerek.
Beni kendine çekti ve ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
bölüm sonu.
Lütfen vote vermeyi unutmayın🥰