Kitapçıda ki izin günlerini Huzurevine giderek değerlendiren Zeynep Hafsa, sadece kendisiyle güzel bir iletişim kuran Duru ile çok iyi anlaşmaktadır. Yine bir izin gününde Duru'nun yanına gitmiştir fakat bu sefer Duru ona dargındır, tekrardan barışm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🎧
Soner Avcu, Bize Kalsa.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli Okumalar, bence çok minnoş bir bölüm oldu.
✨🤎
Ailem hiçbir zaman bir olmamıştı ama hiç bu kadar da dağılmamıştı.
Yiğit Ali'nin kolları arasında öyle çok ağlamıştım ki önceden ağlayamadıklarımın yerine de ağlamış gibiydim. Ona ilk kez Ali dedim, o an sanki Ali'ydi benim için, Ali olmuştu. Ben ağlarken saçımı okşamıştı yavaş yavaş, beni incitmekten korkarak. Belli bir sürenin ardından ağlamam derin iç çekişlere döndüğünde Yiğit Ali benden ayrıldı.
"Sana ıhlamur yapayım, için ısınır. Sende üzerini değiştir, çok ıslanmış hasta olacaksın."
"Hiç halim yok." Dedim ona bakarken, "Ihlamura da gerek yok." Dediğimde ayağa kalkmıştı. Elimden tutarak beni de kaldırdı ardından elimi bıraktı ve yatak odasına ilerledi. El mecbur bende onu takip ettim, odaya girdiğinde dolabına ilerledi. İçinden benim için bir şeyler çıkarttı ve elindekileri bana uzattı. "Banyoya gir, sıcak bir duş al istersen. Baya ıslanmışsın, saçlarını da kurut güzelce."
Elime bıraktığı şeyler, havlu ve kurutma makinesiydi. Beni odada bırakıp çıktığında elimdekileri dolabın üzerine bıraktım. Ardından antreden çantamı alarak banyoya geçtim.
Kapıyı ardımdan kapattım, kilitledikten sonra sıcak suyu açtım ve üzerimdekileri çıkartarak bedenimi sıcak suyun altına getirdim. Sıcak su bedenime değdiğinde içimden bir titreme geçti, soğuk yağmur damlaları bedenime işlemişti sanki.
Bir yandan duş almış, bir yandan da kalan son göz yaşlarımı akıtmıştım. Havlu ile kurulandıktan sonra aldığım kıyafetlerden bir pijama takımı çıkartarak giyindim. Gürültü duymak istemediğimden dolayı saçıma baş havlusunu dolayıp banyodan çıktım.
Oturma odasına girdiğimde, her zaman oturduğum koltuğun üzerindeki gri pikeyi, üzerime alarak bacaklarımı kendime çekip oturdum. Gözlerimi yorgunlukla kapatmıştım ki Ali içeriye girdi ve hemen yanıma oturdu.
Gözlerimi açıp ona baktığımda bana uzattığı ıhlamur doldu fincanı ellerimin arasına alarak burnuma götürdüm. "İyi misin biraz daha?" Diye sordu çekinerek.
