559 34 1
                                    


" Ne kadar çok uyudun Chim Chim? Hadi kalk bakalım."

Başımdan aşağı dökülen buzlu su ile gözlerim açılmıştı. Etrafıma bakmaya başladım ama biri çenemi tutup kendine döndürene kadar.

" Bana bak. Etrafa değil."

" Nerdeyim ben?"

" Aslında ben de burdayım Jim."

Yan tarafa döndüğümde Taehyung'un da benim gibi kolları ve ayakları sandalyeye bağlı ve sırılsıklam halde görmüştüm. Ama onun hali benimkinden kötüydü. Yüzünde kesikler vardı. Galiba kurtulmaya çalışırken yaralanmıştı.

" Taehyung fazla direndi. Sonunu kendi yaptı. Bizim suçumuz yok. "

" Siktiğimin herifleri! Bırakın bizi!"

" Sizi bırakamayız Chim. Anca bir kahraman gelip sizi kurtarmalı. Galiba o da imkansız. Çünkü sadece biriniz aşık. O da resmen bir kurye bozuntusuna!Hahaha hahaha!"

Taehyung sinitle tısladı. Seokjin konusunda laf ettirmezdi kimseye. Hele hele laf eden Yunwoo ise.

" ONA LAF EDEMEZSİN! TAMAM Mİ?! "

" Kulağım kanadı! Bağırma be! Neyse. Asıl konuya gelelim. Sizi burda baya bir süre rehin tutacağız aynasızlar. O sürede her türlü şiddet olacak. Hazırlıklı olun derim."

Pis sırıtış ile ikimize son kez bakıp odadan çıktı. Taehyung ipleri zorlayıp kurtulmaya çalışıyordu ama boşuna uğraşıyordu. İp aşırı kalındı ve kesici alet olmazsa asla çözülmezdi.

" Uğraşma Taehyung. Asla çözemezsin."

" Pes edemem! Buradan çıkmalıyız!"

" Ya sen demiyor muydun? Tatil yap diye. Bak hem sen hem de ben tatil yapıyoruz."

" Dalga geçmeyi bırak! İşe yaradığın da yok! Namjoon ile birlikte olsaydın şu an kurtulmuştuk!"

" Bu olanlar benim suçum değil! Zorla kimseyle olamam! Sen de işe yarar biri sevseydin! Bana laf edeceğine kendine bak!"

" Bence de Taehyung. Kendine bak."

Gelen tanıdık sesle kafamızı çevirdik. Belinde silahı ve elinde keskin bir bıçakla yanımıza gelen Jungkook'u görünce istemsizce gülümsedim. Bileklerimizdeki ipleri hızlıca çözdü. Yanıma gelip yüzümü elleriyle kavradı.

" İyi misin? Yaralanmadın? Değil mi?"

" İyiyim de sen nerden geldin?"

" Seni bulamadım. Endişelendim. Çok şükür ki bir şeyin yok."

" Öhm! Yalnız burda ben de varım!"

" Sen sus çocuk. "

" Asıl sen sus, suçlu."

" Seni geri bağlarım buraya. Jimin'i alır giderim. Sen burda kalırsın."

" İyi be! "

" Yunwoo az sonra gelir. Hadi gidelim. "

Tam koşmaya başlayacakken Jungkook beni hızlıca kucağına almıştı. Gözlerim far görmüş tavşan gibi açıldı. Taehyung'un da.

Beni taşıyarak koştu. Kurşunla kilidini kırdığı kapıdan çıkıp siyah arabasına bindik. Daha doğrusu Taehyung bindi ben de bindirildim. Ayağımın altındaki poşette eşyalarımızı görünce kaşlarımı çattım. Tam neden burda olacaklarını soracaktım ki Jungkook direk Yunwoo'nun eşyaları dışarı attığını söyledi. Pek inanmasam da kafa sallamakla yetinip ilk Taehyung'un eşyalarını verdim. Kendiminkileri de alıp silahı da arkama koydum. Poşeti elimde toparlayıp geri ayağımın altına attım.

EN BÜYÜK SUÇUM / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin