Ben odama çıkarken ikisi hala birbirlerine laf atmaya devam ediyorlardı." Senin yüzünden bana kızacak!"
" Suçlu zaten sensin! Sana değil de bana mı kızacaktı?! Dümbük!"
Merdivenin geldiğim basamağına sertçe adım atınca susmuşlardı. Odama girdiğim an Jungkook da girmişti. Ona dönüp yüksek sesle konuştum.
" Taehyung'un yanında benden bahsetmeyi bırakır mısın?! Birbirimize aşık olduğumuzu düşenecek! Müdür Min'e ağzından bir kaçırırsa ne halt yiyeceğiz?! Senin yüzünden ben de yanacağım! Hem de yok yere!"
" Benim suçum değil. Arkadaşın düzgün biri olsun, laf etmem. "
" Jungkook cidden sınırı aşıyorsun! Taehyung da sen de! Beni bırakın lütfen! Sizinle mi uğraşayım bir de?! Zaten Yunwoo etrafımda her an her şey olabilir bana! "
" Asla olmayacak. Benim yanımda saçını teline zarar gelmez."
" Bir siktir git Tanrı aşkına! Sanki koruyucu meleğimsin de yanında bir zarar gelmeyecek!"
" Seni sevdiğimi anlatmaya çalışıyorum Jimin. Ama sen başka yerlere çekiyorsun."
" Sevme beni ya sevme! Sevmeyin beni! İstemiyorum! Tek isteğim bir an önce Yunwoo'nun yakalanıp benim de tehlikeden kurtulmam! Aşka meşke harcayacak ne vaktim ne de halim var! O yüzden biz burdan gidene kadar mümkünse fazla yakınlaşma bana! "
Haklıydım. Kimse inkar edemezdi. Aşkla uğraşamazdım. Tehlikedeyken kendimden başkasını düşünemezdim.
Jungkook bir şey demeden bana uzunca baktı. Gözleri kırgın bakıyordu. Ama yapacak bir şey yoktu ki. Hayatımın tehlikesi geçene kadar böyle olmalıydı.
" Peki.."
Kısık bir sesle 'peki' diyip odadan çıkmıştı. Merdivenlerden indiği sesten belliydi. Ve evin kapısı hızla kapanmıştı. Taehyung'un 'yavaş' diye söylenmesini bile duymuştum. Oflayarak odamdan çıkıp aşağı indim. Taehyung hemen beni sorulara boğmuştu.
" Kavga mı ettiniz? Neden basıp gitti? Bizi kim koruyacak? "
" Taehyung sus artık! Cidden bıktım! Hanginizi düşüneyim şaşırdım! Rahat bırakın beni!"
Ben de evden Aynı Jungkook gibi çıkıp gitmiştim. Evinin önündeki yataklara gidecektim. Gökyüzünü izleyerek belki rahatlardım. Yatağa uzandım. Rüzgarın yüzüme çarpması çok güzel hissettirmişti. Bir kaç dakika sonra telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkarıp baktığımda arayanın Müdür Min arıyordu. Hızlıca açtım.
" Buyrun Müdürüm."
" Jangwook orda mı?!"
" Bilmiyorum. Bastı gitti."
" Hassiktir! Yunwoo seni aramaya başlamış! Karakolu talan etmiş! Bazı polisler vurulmuş! Hastaneye kaldırmışlar! "
" NE?! NASIL?!"
" Jangwook'u bulun! Hepiniz bir arada olun! "
" Tamam Müdürüm!"
Telefonu kapatır kapatmaz içeriye koştum. Jungkook'u içeri girmiş sigara içerken görünce derin bir nefes verdim. Yanına hızlıca gelip bağırdım.
" Neden basıp gidiyorsun?! Bize bile olsaydı ne yapacaktın?! Güya beni koruyorsun değil mi?! "
" Bana bir sürü laf eden sendin. Suçlu sensin ben değil. Hem neden size bir şey olacakmış? "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN BÜYÜK SUÇUM / JİKOOK
Fanfiction" Baksana bize. Çok yakışmıyor muyuz?" " Bir suçlu ve bir polis. Yakışmamız imkansız. " " İmkansız diye bir şey yok Komiserim. " " Konu sen ve bensek her şey imkansız Jeon Jungkook."