360 26 2
                                    


Üç hafta geçmişti üstünden...

Yaşanan onca şeyin üstünden...

Jungkook üç haftadır beni sallamıyordu bile. En son attığım mesajı dikkate almadığı çok belliydi. Sanki iki iş arkadaşı gibiydik. İş dışında konuşmazdık. İşte baya iyi hale gelmişti. Müdür Min onu hepimizin başı olarak seçmişti. İtiraz etmemiştim. Şu an mevki falan umrumda değildi. Jungkook bana hiç bakmıyordu. O ceylan gözlerindeki değişik bakışı yoktu.

Unutmaya çalışıyordu beni. Başka bir açıklaması olamazdı. Unutmasını eskiden olsa çok isterdim. Ama şu an Unutmasını değil yanımda olmasını istiyordum. Evet, bana ne deseniz haklısınız. Aptalım, koca bir aptal. Kaybetmeden değer bilmeyen bir varlığız. Kaybettim onu ve şu an eski halini deli gibi özlüyordum. Jangwook değil Jungkook istiyordum. Maalesef ki artık böyle bir şeyi istemeye hakkım yoktu. Ben yapmıştım onu. Ben getirmişti bu hale. Geri istemeyemezdim.

Karakolda yan yana otururken arada gözüm ona kayardı. Her şeyi değişmişti. Saçlarının uçlarını mavi yapmış ve biraz zayıflamıştı.

Benim adımı dövme yaptırdığı yeri kapatmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Benim adımı dövme yaptırdığı yeri kapatmıştı. Açık bırakırdı özellikle ama orası artık yoktu. Simsiyahdı. Unutmuştu beni. Bitmişti.

Birden bana döndüğünde dolu gözlerimle karşılaşmış ve elindeki dosyayı kenara koymuştu.

" Ne oldu?"

Bir şey olmadığını söyleyip yaşlarımı hızlıca silmiştim. Öğle arası olduğu için kalkmış ve arabama binip her zaman gittiğim restorana varmıştım. Bir kaç şey sipariş ettikten sonra gözlerimi kapatıp içimdeki ağlama isteğini durdurmaya çalışmıştım.

Karşımdaki sandalye gürültüyle çekilince gözlerimi açmış, karşımda onu görmüştüm. Kafamı eğip ellerimle oynamaya başlamamla bana seslenmedi bir olmuştu. Kafamı yavaşça kaldırıp ceylan gözlerine baktım. İstediğim şeyi yememi, kendinin ödeceğini söylemişti. Sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Siparişlerim gelince çekine çekine yemeğe başlamıştım. Kendi siparişleri de gelince o da yemeğe başlamıştı. Ondan önce kalkıp gitmek için hızlıca yemiştim. Ağzımı peçeteyle silip masadan kalktım. Jungkook'a ısmarladığı için teşekkür edip oradan ayrıldım.

Karakola girdiğimde Taehyung'un Seokjin ile karşılıklı kahve içtiğini gördüm. Tam yanlarına gidecektim ki birden Taehyung Seokjin'i kendine çekip öpmeye başladı. Şaşkınca baktım onlara kulağımın dibindeki boğuk sesi duyana kadar.

" Biz de böyle olabilirdik.."

Yavaşça ona döndüm. Bunca zaman sonra ilk defa gözlerimin içine bakmıştı. Kafamı eğip yanından geçtim. Ne diyebilirdim ki? Benim suçumdu. Seokjin ile Taehyung'u birbirlerini deli gibi severken görünce daha çok suçlu hissetmiştim. Jungkook haklıydı. Onlar gibi olabilirdik. Kendim yapmıştım bunları. Şimdi ise ağlamamın bir mantığı yoktu.

EN BÜYÜK SUÇUM / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin