Yeni müdürün gelmesine bir kaç dakika kalmışken ben hala aynada üstümü düzeltiyordum. Taehyung kolumu çekip kapıya götürür götürmez yeni müdür gelmişti. Gelmez olaydı keşke!" Selam gençler!"
Yeni Müdürümüz bir kadındı ve bu kadın Jungkook'un kurtulmaya çalışıp bir türlü başaramadığı kadındı. Önceki görevli olduğum yerin de müdürüydü. Jungkook kaçmasın diye ona çok yanaştığını görmüştüm. Ve bir ayda olmuştu bütün olanlar. Jungkook tam hapse gireceği sırada beni görmüş ve öyle vurulduğunu anlatmıştı bana. Bu kadın bir nevi bizi bir araya getirmiş olsa da ona gıcıktım. Jungkook'a yaklaşırsa vallahi belasını sikerdim bu kadının. Önümden geçecekken Jungkook'un elinde kahveyle ve burada olduğunu görünce topuklularını hızlı hızlı yere vurup yanına gitmişti. Jungkook'un yanağını öptüğünü gördüğümde sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekildeydim. Yumruğunu çok sıkıyordum. Nerdeyse tırnaklarım etimi delecekti. Taehyung halimi fark edince elimin üstüne elini koyup sakin olmamı söyledi. Boynumu sağa sola sallayıp sinirle yanlarına gittim. Kadının kolunu Jungkook'un omzundan attırdım.
" Ellerin rahat dursun Müdüre Hanım."
" Sen hiç karışma Jimin. Bizim aramızda ."
" Sizin aranızda ben dışında bir şey olmayacak. Bundan emin olabilirsiniz. Ve benim olana dokunulmasından hoşlanmam. Bunu da belirteyim."
Jungkook dediklerimden sonra sırıttığında kolunu cimcikledim. Susması gerektiğini anladığı için konuşmamıştı. Kadın bana sinirle baktıktan sonra odasına gidince Jungkook'un kahvesini alıp kafama dikiştim. Boğazımı yakacak kadar sıcaktı ama benim sinirden vuran ateşim bunun sıcaklığında bir hiçti. Karton bardağı çöpe atıp kollarını göğüsünde birleştirip bana sırıtarak bakan Jungkook'a döndüm. Yakasından tutup kendime çektim ve dudağına sertçe bir öpücük bıraktım.
" O kadına güldüğünü görmeyeyim bir daha.."
Kafasını salladı ve bu sefer o benim dudaklarıma sertçe öpücük bıraktı. Gülümseyerek ona sarıldım. 'Benimsin' diyerek odaya ilerlemiştik. Jungkook, ben yerime oturunca karşımdaki boş sandalyeye oturmuştu. Tabii oturmasıyla kalkması bir olmuştu. O faişe, Jungkook'u odasına çağırmıştı. Jungkook'a kaş göz işareti ile 'gitme' desem de gitmişti. Elimdeki kalemi sertçe fırlattığımda tam da Taehyung'un kafasına gelmişti. Kafasını acıyla tutup sakin olmamı söylediğinde olamadığımı deyip bacağımı sallamaya başlamıştım.
Nerdeyse yarım saattir -cidden yarım saattir - Jungkook içerideydi. Daha fazla dayanamayıp sandalyemi sertçe itip kalktım ve kapıyı çalmadan içeri girdim. Gördüğüm görüntüyle sinir küpüne dönmüş, kadının Jungkook'u öperken arkasından saçını çekip yüzünü kendime çevirmiştim. Kadın acıyla bağırsa da sikimde değildi. Benim olana dokunulmuşken sakin de olamazdım onun acı dolu bağırışlarını da umursayamazdım. Dişlerimin arasından konuştum.
" Sana ben olana dokunamazsın, demedim mi faişe?"
" AHHH! SAÇIM! BIRAK SAÇIMI!"
" Saçını alır münasip bir yerlerine sokarım sarı çıyan! Bir daha seni sevgilimin yanında görürsem gebertirim! Duydun mu?!"
" MÜDÜRENE BÖYLE DİYEMEZSİN PİSLİK HERİF! "
" Seni burdan hapse götürürüm o zaman da 'bana bunu yapamazsın Jimincim' dersin. Sarı saçlı faişe! "
Kadın ağlamaya başlayınca Jungkook benim elimi tutup saçtan çekti. Sinirli ve dolmuş gözlerimle baktım ona. Kadının saçını bırakıp ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN BÜYÜK SUÇUM / JİKOOK
Фанфик" Baksana bize. Çok yakışmıyor muyuz?" " Bir suçlu ve bir polis. Yakışmamız imkansız. " " İmkansız diye bir şey yok Komiserim. " " Konu sen ve bensek her şey imkansız Jeon Jungkook."