286 18 2
                                    






" Bu kadını bir gün öldüreceğim."

Söylene söylene görev yerine gidiyordum. Sadece ben ve Taehyung'u, tam da şehir çıkışında olan ormandaki cinayete göndermişti. Jungkook'un da gelmesi gerektiğini söylesem de kendi müdüreymiş de onun yerine karar veremezmişim! Sevgilime askıntılık yapan bir müdüresin pis kaltak demeyi o kadar istiyordum ki! Ama orada, müfettişin önünde, tek yaptığım kafa sallamaktı. Kapıda Jungkook'u iyice tembihlemiştim. Ona güveniyordum ama sarı çıyana hiç güvenmiyordum. Daha yeni sevgili olmuşken Jungkook'u kaybedemezdim. Elin kaltağın yüzünden.

Ormanın içine girdikten sonra yoğun bir koku gelmişti burnuma. Ceset kokusuydu. Yaklaştıkça bir ev görmüştük Taehyung ile ama gördüğümüz evden sonra ikimiz de birbirimize bakıp yutkunmuştuk. Burası Jungkook'un annesini kaldığı evdi. Biz yeni eve geçtiğimizin üstünden iki hafta anca geçmişti. Katiller bizim evden gitmemizi beklemiş olmalıydılar.

Evin kırık kapısını elime taktığım eldivenle açıp içeri girdiğimde yerde yatan birden fazla adam görmüştüm. Mutfaktan gelen seslerle hızlıca oraya koştum. Bayan Jeon 'u son kez bıçaklayıp ayağa kalkan adam bize döndüğü an küfürü basmış ve kaçmaya başlamıştı. Taehyung peşinden gittiği an ben de Bayan Jeon'un yanına çömelmiştim. Boynuna elimi koyduğumda nabzının olmadığını görünce dolu gözlerle buz gibi yüzüne bakmış ve açık kalan gözlerini kapatmıştım. Şimdi ben ne diyecektim Jungkook'a? Nasıl açıklama yapacaktım?

Telsizle olay yeri incelemeyi çağırıp evden çıktım. Ağzımı kapatarak ağlamaya başladım. İkinci annemi kaybetmiştim. Gelen ayak sesleriyle yan tarafa baktığımda Taehyung'un adamı kelepçelemiş bir şekilde getirdiğini gördüm. Yere fırlattığı an adamın karnına sayısız tekme indirdim. Taehyung durdurmaya çalışsa da delirmiş bir haldeyken durmam imkansızdı. Gücüm bittiğinde hıçkırarak ağlayıp Taehyung'a sarılmıştım. Onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. Saçlarımı okşadı tan sonra çekildi.

" Ağlama Jimin.. Bayan Jeon ağlamanı istemezdi. Ağlama. Daha hesap soracağımız bir piç var."

Kafamı salladıktan sonra Taehyung adamı bindirmişti arabaya. Karakola vardığımız gibi adamı içeri sokmuştuk. Jungkook tam önümüzde olduğunu fark edememiştik. İkimizin de yaşlı gözlerini görünce Taehyung'a kaşlarını çatarak bakıp yakasını kavramıştı.

" Sen mi üzdün lan meleğimi?! "

" Jungkook bırak! O bir şey yapmadı!"

" Kesin yaptı! Ne yaptın ulan?! Cevap ver!"

" Jungkook! Konu ben ya da o değil! Konu farklı! "

Taehyung'un yakasından ellerini çekip bana döndü. Hala akmaya devam eden yaşlarımla nasıl söyleceğimi düşünürken Taehyung benim yerime söylemişti bile. Jungkook gülerek onu sinir ettiğimizi düşünse de doğru diyerek Taehyung'a katılmıştım. Jungkook donmuştu. Benim omuzlarımı tuttu. Şaka olduğunu söylemem için direttiği an ağzımdan hıçkırık kaçınca dizlerinin üstüne çöktü. Yere öylece bakarken ben de yanına çöküp ona sarıldım. İkimiz içinde büyük bir yıkımdı. Jungkook sayıklayarak daha da şiddetli ağlayınca saçlarını okşadım. Taehyung çoktan adamı götürmüştü sorgu odasına.

Nerdeyse yarım saat ağlamıştık. Sakinleşemiyordu Jungkook . Az da olsa ağlaması durur gibi olduğunda su getirdim. Zar zor bir yudum içmişti. Yüzünü tutup gözlerine öpücük bıraktım tek tek.

" Jungkook'um.. Ağlama artık.. Annen ağlamanı ister miydi.? Seni üzgün görmek ister miydi.? Yapma bunu.. "

" S-sevdiğim herkes tek tek g-gidiyor.. İlk b-babam sonra a-annem.. "

EN BÜYÜK SUÇUM / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin