17. Bölüm

145 9 0
                                    

Geç gelen bir bölüm dahaaa


Yanıma gelen Altaya hızlıca sarıldım. İkimizde ağlıyorduk. Ve şaşıracaksınız ama Altay daha şiddetli ağlıyordu. "Ağlama yeter." dediğinde sinirden kahkaha atmıştım. Salya sümük ağlayan oydu ama beni teselli ediyordu. "Bakıyordum da sen baya sakinsin." dediğimde derince nefes aldı ve alnıma dudaklarını bastırdı. Şuan tek dilek hakkım olsa, böyle ölene kadar durmak isterdim.

"Özür dilerim." dediğinde kaşlarımı çattım ve ondan ayrıldım. "Neden özür diliyorsun?" dediğimde yumruğunu sıkmaya başladı. Sinirlenince böyle yapıyordu. "O piç..." dedi ve sustu. "Benimle derdi vardı ama sana da sardı. Benim yüzümden." dediğinde güldüm. Bu gülüş mutlu olduğum için değildi. Ya da sinirden değildi. Bu gülüş ağlamamak içindi. Altayın bu kadar beni düşünmesi ağlamama sebep oluyordu.

Hayırdır ne bu duygusallık?

Bilmem sana sormalı?

Altay bana doğru yaklaştı ve dudaklarıma öpücük bıraktı. Geri çekilmek için yüzümü uzaklaştırdım anda yüzümü kavradı ve öpmeye devam etti. Arkamızdan gelen öksürük sesiyle ayrıldık. Bir kadın vardı. Kadın fazladıyla alımlı ve güzeldi. "Anne." dedi Altay. Kahretsin! Annesimiydi?

Annesi seni ilk görme şekline bak!

Ya iç ses sus zaten utanıyordum.

Yiyişmeseydin banane

"Oğlum." dedi ve hızlıca Altayın yanına gidip sarıldı. Kadın sesli bir şekilde ağlamaya başladığında Altay annesini öptü "Şşşş sakin ol bir şeyimiz yok." dediğinde annesi Altaydan ayrıldı ve Altayı süzdü. Sonra Altayı bıkarıp bana baktı. Tereddüt eder gibi Altayla bana bakıyordu. Altay annesine baktı ve tebessüm etti. Annesi tekrardan bana doğru baktı. Az önce Altayla beni öpüşürken görmüştü. Bu utanç verici bir şeydi. İç ses haklıydı. Kadın beni çok farklı tanımıştı.

"Sen iyi misin kızım?" dediğinde Altaya baktım. İkimize bakıyordu. Annesi bana kızım demişti, ve bu nedense bana garip hissettirmişti. "İyiyim efendim." dedim ve başımı öne eğdim. Göz ucuyla Altaya baktığımda gülmemek için dudağını dişliyordu. Elimde olmadan çekiniyordum.

"Gelin hemen eve gidelim, buralarda daha fazla kalmayın." dedi ve bize doğru gelen arabaya el salladı. Araba önümüzde durdu ve kapılarını açmak için arabadan şöför indi.

Altay beklemediğim bir anda elimi tuttu ve arabaya bindirdi. Annesi olduğu için yaptığımız şeyi yanlış buluyordum. Bir de o kadar şey yaşamıştık. Şuan böyle yakın olmayı kaldıramıyordum.

Elimi yavaşça ondan çektiğimde bana baktı. Oturduğumuz koltukta dikleştim ve biraz daha cama yaklaştım. Altay şaşırmıştı. Daha doğrusu bende şaşırmıştım. Ama içimden böyle davranmak geliyordu.

Annesi de arabaya binince araba çalıştı ve depodan uzaklaşmaya başladık. Altay elini ikide bir bana doğru uzatıyordu. Sonrasında pişman olup tekrar geri çekiyordu.

Yol boyunca annesi bizimle konuşmak için çabalasa da ne Altay ne de ben cevaplamak konusunda istekli değildik.

Sonunda eve vardığımızda arabadan hızlıca indim ve derin nefes aldım. Yağmur yağmamasına rağmen toprak kokuyordu. Bu kokuya bayılıyordum. Arkamdan gelen Altay elimi tutacağı an hemen ondan uzaklaştım ve annesinin yanına gittim. Az önce öptüğüm, kokusunu hissettiğim, sarıldığım adamdan nedense utanıyordum.

Annesi bana güldü ve sırtıma ellerini koydu. Annesinden uzaklaşmak istiyordum. Şuan kimse bana temas etsin istemiyordum. Zaten dokunsanız ağlayacak durumdaydım. Biraz daha böyle kalırsam daha da kötü olacaktım.

Sevgili günlük | Altay BayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin