don't wanna keep secrets

264 29 9
                                    

Chapter 10: don't wanna keep secrets

"Yemin ederim ki onu tezgahın üzerinde bırakan ben değildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Yemin ederim ki onu tezgahın üzerinde bırakan ben değildim." Felix kendini savunma amacıyla açıklamaya çalışırken Hyunjin onlara yargılayıcı bakışlar atıyordu.

Geçen gün Hyunjinlerde kaldıktan sonra orada kahvaltı yapıp evlere geri dönmüştük. Tabii arada kaynayan bir adet kırık yumurta tezgahın kokmasına sebep olmuş ve kimsenin bunu temizlemediğini eve dönünce fark eden Hyunjin sinirden küplere binmişti.

"En son yumurtaları Hyejin çırpmıştı." Jisung konuşurken Changbin elindeki americanoyu masaya koyup hışımla ona dönmüştü.

"Sen benim kardeşime mi yıkıyorsun suçu?" Tırsan Jisung da ellerini iki yana sallamıştı.

"Hayır, hayır gördüğümü söyledim o değildir canım." Changbin geri önüne dönüp kahvesini yudumlarken ben de kafamı iki yana salladım. Laurel'ı havaalanına bırakıp buralarda bulunan ferah dekore edilmiş bir kafeye geleli bir saat olmuştu ama şimdiden hepsi kaos yaratmaya başlamışlardı.

"Sonuçta olan olmuş, belki kalabalıkta kimse fark etmemiş olabilir çok takılmayın. Bundan sonra dikkatli oluruz." Tartışmayı bitirmek amacıyla konuştuğumda kimse bir şey dememiş ve önündeki kahveleri yudumlamaya geri dönmüştü. Yanımda oturan Jiwoo kahvesini bitirip buzları yemeye başladığında güldüm. Her zaman tüm buzları yiyene kadar oturduğu yerden ayrılmazdı. Onunla de geçen gün uyumadan önce yaptığımız ufak diyalog hala kafamın içinde dönüyordu.

Artık sır saklamak istemiyordum.

Benim de içimde büyüyen bir stres ve sıkıntı topu vardı ve istemeden de olsa Felixle olduğum ortamlarda eskisi kadar normal kalamıyordum ama en azından çabalıyordum. Şimdiye kadar anlamamış olması bile mucizeydi. Yoksa onunla böylesine yakın arkadaşlar olarak kalacağımızı zannetmiyordum.

"Bu akşam bara gitmeye ne dersiniz?" Jeongin önündeki telefonu kapatıp masaya koyduğunda ellerini de dizine yerleştirmişti. Bar fikri aşırı cazipti, benim de kafamı dağıtmam lazımdı.

"En küçükten iddialı sözler ha? Ne zaman yetişkin oldun sen bakalım?" Hyunjin onunla dalga geçerken Jeongin de göz devirmişti.

"Güzel yerler olduğuna eminim, bana uyar." Felix omuz silktiğinde ben de ona katıldım.

"Bana da uyar, Chan gelmez ama."

Felix, "Neden ki?" diye sorduğunda Jisung onu cevaplamıştı.

"O bu tip gürültülü yerlerden çok hoşlanmıyor. Ev kuşudur o." Ben de kuzenime katılırcasına kafa salladımda Felix de 'anladım' der gibi bir ifadeyle oturduğu sandalyede geriye yaslanmıştı. Zaten bugün de öğlene kadar uyuyacağını söyleyip kafeye gelmeyi de reddetmişti. Onunla en büyük ayrı düştüğümüz kısımlar da buydu. Ben dışarıya düşkünken o daha çok evde takılmayı severdi, tatilde olsa bile.

"Akşama kadar böyle oturacak mıyız yani?" Jisung sıkıntıyla konuşurken Jeongin göz devirdi.

"Bir gün de otursan ölmezsin Jisung, zaten akşam çıkacağız."

Jisung Jeongin'in çıkışmasından sonra oflayıp kafasını geriye atmıştı.

"Yan kafede falcı var oraya mı gitsek?"

"Han Jisung!" Jiwoo dayanamayıp kardeşine ufak bir azar çektiğinde en sonunda o da pes etmişti.

"Kahretsin!" Büyük bir ihtimal lavabo için ayağa kalkan Jeongin elinde içecek taşıyan garson kıza çarptığında  gözlerimiz oraya dönmüştü.

"Çok çok pardon ben gerçekten sizi göremedim." Jeongin mahçup bir şekilde kızın elindeki devrilen içecekleri kaldırmaya çalışırken kız da ondan özür diliyordu.

"Eline koluna dikkat etmeni öneririm." Kızın yüzünde mimik dahi oynamadan soğukça söylediği sözlerle Jeongin yutkunmuş ve bir kez daha doksan derece eğilmişti.

"Tekrardan özür dilerim amacı-" Kız bıkmış bir ifadeyle içecekleri taşıdığı tepsiyle birlikte giderken biraz sonra da elinde paspasla yerleri temizlemişti. Biz de resmen azar yemiş kadar olan Jeongine gülememek için elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk.

"Felix Hyung alttan alttan güldüğünü görebiliyorum." Jeongin sinir bozukluğuyla neredeyse utanmasa kahkahalara boğulacak Felixe göz devirmişti. Sonunda ise kimse saklamaya gerek duymadan yaklaşık on dakika boyunca yediği azarla dalga geçmişti.

"Ben lavaboya gitmeyi unuttum utançtan.". Jeongin en sonunda avcunu alınına vurarak masadan kalkmış ve lavaboya gitmişti.

"Aman dikkat et lavabodakileri de yerle bir etme!" Jisung arkadan ona sırıtarak bağırırken Jeongin de yüzünü buruşturup göz devirmişti.

"Kız güzeldi bu arada, aralarını yapsak mı?" Jiwoo ortaya attığı fikrin ardından kıs kıs gülerken ben de gözlerimi kocaman açıp ona 'çak' dercesine elimi uzatmıştım.

Felix kafasını sağa sola sallarken Hyunjin konuştu;

"Bu kız bizimkini çiğ çiğ yer haberiniz olsun, hem bence sevgilisi var gibi duruyor."

Ben tek kaşımı kaldırdığımda o da ne var dercesine kafasını sallamıştı.

"Senin hoşuna gitti kız sanırım ha?" Hemencecik kafasını sağa sola salladı.

"Flörtleştiğim biri var zaten." Masadan şaşırma nidaları yükselirken Changbin ellerini masaya vurup ayağa kalkmıştı.

"Hwang Hyunjin bana nasıl ihanet edersin!" Bizi bir gülme tufanı alırken lavabodan çıkan Jeongin de sandalyesine geri oturmuştu.

"Gülüşmeleriniz lavaboya kadar geliyordu." Geriye yaslanıp konuşan Jeonginin ensesine vuran Jisung kafasını salladı, "Seni şu kıza ayarlamaya çalışıyorlar."

Eliyle işaret ettiği yere baktığımızda ben ve Jiwoo'nun gözleri hem şok hem hayal kırıklığıyla dolarken bu sefer diğerleri bize gülüyorlardı.

"Ben size demiştim değil mi?" Hyunjin bilmiş bir tavırla konuşurken ona yan yan bakıyorduk. Bizi bu duruma sokan görüntü ise kızın aynı kafede çalıştığı elemanla arkadaşların yapmayacağı kadar yakın olmasıydı. Kısaca Hyunjin haklı çıkmıştı.

"Tanrım sizden bana sevgili bulun diyen mi var sanki." Jeongin elini kafasına vurup onaylamaz şekilde bize bakarken biz de omuz silktik. Ne yapalım bizim de biraz yaz maceralarına ihtiyacımız vardı.

"Her neyse akşama hepimiz çıkacaksak benim eve geçmem lazım daha hazırlanacağım." Jiwoo bitmiş kahvesinin pipetiyle oynarken benim de aklıma akşam ne giysem fikri düşmüştü.

"O zaman hesabı alıp kalkalım hep birlikte." Felix konuştuktan sonra da hep beraber kasada hesabı ödeyip evlere dağılmıştık.









MERHABA
yine uzun bekletiorm malsf ama beni bu grip illeti rahat birakmiyor
dun 100. Yil kutlamalarina da gidemedim sirf bu yuzden aglicam

her neyse hic kontrol etmeye halim olmadan atiyorum bu bolumu de siz de yorum atmiyosubuz yazasim kaciyo hep bu yuzdeen oy ve yorumlarinizi unutmayin optummm 😽

cruel summer ★ lee felixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin